Karanlıkta yürüyeceğiz okula, iş yerine, karanlıkta çıkacağız evimizden, karanlıkta düşeceğiz yollara, karanlıkta doluşacağız otobüs duraklarına, karanlıkta çalacak ders zili, kararlıkta girecek öğretmen sınıfa, karanlıkta başlayacak mesai...
Kısaca; bu yıl yine karanlıktayız!..
Çünkü iktidarımız böyle buyurdu... Bütün Avrupa kış saatine geçerken biz yaz saatinde kaldık...
Neden mi?
Enerji tasarrufu sağlayacakmışız... İngiltere, Almanya, Fransa, Belçika, Norveç, İtalya aptal, biz akıllı!..
Peki, bunca sıkıntıya karşın enerji tasarrufu sağlıyor muyuz?
Bakanlığa göre ‘evet’. Elektrik mühendisleri Odası raporlarına göre ‘hayır’.
Hadi üç beş kuruş tasarruf sağladığımızı düşünelim. İktidar mensuplarına yeni Mercedesler alacak kadar diyelim. Peki, tükettiğimiz, yok ettiğimiz insan enerjisine diyeceğiz?
Sabahın köründe, kör karanlıkta sokağa döktüğümüz ilkokul çocuklarının hayatı ne oluyor? İlk iki ders uyuklayan öğrencilerin, esnemekten yanakları yırtılacak gibi olan çocukların hiç mi değeri yok?
Üç yıldır uygulanıyor; sonuç facia...
Bilim insanları yaz saatinin kışa uygun olmadığını kanıtladı. Hatırlarsınız, iki yıl önce Nobel Tıp Ödülü biyolojik saat üzerine çalışma yapan bilim insanlarına verilmişti. Onlar, bitkilerin, hayvanların ve insanların biyolojik ritimlerinin dünyanın devinimiyle uyumlu hale geldiğini kanıtladılar. Yani geceyle/gündüzle, güneşin batışıyla/ doğuşuyla...
İnsan odaklı olduğunu iddia eden, ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ sözünü sık sık tekrarlayanlar para mevzu bahis olunca maalesef insanı düşünmüyor.
Üç beş kuruş tasarruf edeceğim diye insanların, özellikle altı/yedi yaşındaki çocukların doğasıyla oynuyorlar. Yaşamını karartıyorlar.
Bu arada, kış saatinde kalarak tasarruf ettiği falan da yok ha!..
Dedim ya; Avrupa ülkeleri aptal da biz mi akıllıyız?
Şimdi diyeceksiniz ki neden ısrar ediliyor?
Nedeni belli... Yaz saatinde kalma Berat Albayrak’ın fikri... 2016 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olarak bu uygulamayı başlattı.
Çocuklar sersefil oldu. Dönemin Milli Eğitim Bakanı gıkını çıkaramadı.
Çünkü yaz saati tüm yıl uygulansın diyen bakan aynı zamanda damattı.
Saray’ın içindendi. Onun fikrine karşı çıkmak, yaptığını eleştirmek Cumhurbaşkanı’nı eleştirmek gibi görünüyordu. Bu sebeple Milli Eğitim Bakanı sustu...
Veliler isyan etti, yüzlerine bile bakamadı.
Daha da ötesini söyleyeyim... Karanlıkta servis bekleyen, İETT otobüsü bekleyen, dolmuş bekleyen çocukların görüntülerini yayınlamak, fotoğraflarını basmak, kör karanlıkta ders dinleyen öğrencilerin çilesini anlatmak yasaklandı.
Evet, evet abartmıyorum.
Yasak yoksa neden tek satır haber yapılmadı!
Hiç unutmuyorum, (çünkü bu konuyu üç yıldır yazıyorum) bir gazete (hadi adını vermeyeyim) zifiri karanlıkta okul bahçesinde toplanan, ders başı yapan öğrencilerin fotoğrafını bastı, öğrencilerin şikâyetlerini dile getirdi.
Ve anında fırçayı yedi.
Aynı gazetede ertesi gün şöyle bir haber çıktı; kış saati nedeniyle öğrenciler daha erken yatıyor, uykularını alıyorlar, kış saati nedeniyle sağlıklarına kavuştular.
Bugünlerde hava İstanbul’da yedi buçuk gibi aydınlanıyor. Daha bunun kasım ayı var, aralık ayı var. Hava sekiz de aydınlanacak, sekizi çeyrek geçeye hatta yirmi geçeye kadar gidecek.
Bakalım bu yıl medya ne yapacak? Kör karanlıkta yollara düşen çocukların derdini yansıtacak mı diye soracaktım ama nerde!..
Medya bu meselenin üzerine yatar. Başımız ağrımasın diye görmezden gelirler. Görürsünüz tek satır bile çıkmaz.
Çünkü yazan, dile getiren, eleştiren anında hain ilan edilebilir.
Hatta haklarında; iktidarı yıpratmaya teşebbüs etmekten, ekonomiyi zayıf göstermekten, öğrencileri ve velileri isyana teşvikten, kış saatine geçmeyi savunarak dış güçlere (kış saatine geçen Avrupa’ya) hizmet etmekten dava açılabilir.
Gözaltı, tutuklama bile olabilir.
En çok merak ettiğim, Milli Eğitim Bakanı’nın ne tepki vereceği.
Çünkü düne kadar bakanlar siyasiydi. Berat Albayrak’a karşı gelemiyorlardı. İlk seçimde liste dışı kalırım korkusuyla seslerini çıkartamıyorlardı.
Şimdiki bakan siyaset dışından, eğitim camiasının içinden.
Merak ediyorum; o da diğerleri gibi kulağının üzerine mi yatacak?
*
Meseleyi öğrencilerin/işçilerin/memurların penceresinden ele aldık ama saat meselesinin farklı boyutları da var...
Avrupa aramızda ki fark iki saate çıktı, İngiltere’ye üç. İhracat/ithalat yapanlar sıkıntıda, finans sektörü sıkıntıda...
Ticaret Bakanı itiraz eder mi?
Nerdee!..
O da büyük ihtimalle kulağının üzerine yatacaktır?
Ayrıntı ama önemli; Avrupa maçlarını izleme keyfimiz bile kaçtı. Maçlar gece yarısına yakın; 11’de başlayacak!
Damat Bakan’ın ısrarı ülkeye özellikle çocuklara/öğrencilere pahalıya patladı.
Yılladır bunu bilirim bunu söylerim.