Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nın yalancısıyım; “Yargı paketi ekim ayında yasallaşacak, düşünce özgürlüğü gelecek” dedi...
Bu demeçten şu sonuç çıkıyor... Demek ki; bu topraklarda düşünce özgürlüğü yok... Kısmetse Feyzioğlu'nun desteğiyle AKP/MHP ikilisinin çabalarıyla ülkemize bu kış düşünce özgürlüğünün gelmesi bekleniyor...
Gerçekten gelecek mi? Gelir mi?
Nerdee... Yargı reformu diye sundukları paket kelimenin tam anlamıyla boya badana, ambalajlama, göz boyama...
Özgürlük adına yeni bir şey getirmiyor...
Nasıl olur diyecekler; Terörle Mücadele Yasası'nın 7. maddesini değiştiriyoruz... Artık haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri yapılan düşünce açıklaması suç sayılmayacak...
İyi güzel de zaten suç olmaması gerekiyor...
Neye göre... Anayasa'nın 28. maddesine göre... Ceza kanunun 301. maddesine göre... O madde 'eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamak suç teşkil etmez' diyor... Reform diye sundukları, size özgürlük veriyoruz diye pazarladıkları paket yeni bir şey getiriyor mu?
Hayır...
Zaten haber ve eleştiri suç olmaz/olmamalı... Ama savcılar, hâkimler “örgüt propagandası, örgüt talimatı, örgütün çıkarı doğrultusunda” şemsiyesini açarak suç sayıyor... Yüzlerce gazeteci bu sebeple hapiste!...
Yargı reformu bu durumu değiştiriyor mu?
Hayır... Haber mi, eleştiri mi olduğunu savcı bilir hâkim bilir diyor... Tamam savcı bilsin de duruma göre iktidarın çıkarına göre karar vermesin... Seçimlerden önce Abdullah Öcalan mektup yayınladı, HDP'lileri tarafsız olmaya çağırdı... Yani İmamoğlu'na oy vermeyin dedi. Devletin resmi ajansı (A.A) yayınladı... Kardeşi, kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan TRT'ye çıkarıldı...
Suç mu?
Duruma göre değil... Devletin ajansına demeç verdikleri için, devletin televizyonuna konuştukları için savcı suç saymadı... Haber verme özgürlüğü kapsamında gördü...
İyi, güzel de, mesele şu başka bir televizyon Öcalanların sözlerine yer verseydi ne olurdu?
Terör örgütünün propagandasını yapmaktan çoktan hapsi boylamışlardı...
Bir de şu tutukluluk meselesi var... Aslolan tutuksuz yargılamak. Ama önce tutuklama veriliyor, sonra delil aranıyor... Kural bu oldu... Adam tweet atmış; Cumhurbaşkanı'na hakaret, propaga veya devlet ve hükümeti aşağılamak suçlamasıyla tutuklanıyor...
Tamam yargılansın da neden tutuklanıyor?
Tutuklama nedir? Şüphelinin delilleri karartmaması, tanıkları etkilememesi için alınan tedbir değil mi? Tweet atam adam daha neyi değiştirecek, neyi karartacak? Yaptığı iş ayan beyan ortada... Niye tutukluyorsun?
Niyesi belli ceza vermek için!...
Reform paketi aslında tutuksuz yargılamayı değil süreyi düşürerek tutukluluğu onaylıyor... Sevinelim mi ağır cezalık suçların dışında eskiden bir yıl tutuklu kalacaktık şimdi altı ay yatacağız diye!...
Reform dedikleri bu mu?
Düşünce özğürlüğü denilince akla önce medya geliyor... Bu paket medyaya özgürlük getirir mi?
Hayır... Medyanın sorunu başka mı?
10 yıl yazarlık yaptığı Yeni Şafak gazetesinden ayrılmak zorunda kalan Özlem Albayrak şöyle demişti:
“Adil olmaya çalışarak yazmak bile başlı başına cesaret gerektiren bir tavır haline geldi. Sadece işini kaybetmekten söz etmiyorum. Bu uğurda özgürlüğünü kaybeden, yargılanan, hapse atılan gazeteciler var.”
Evet var... Bu yargı paketi gazetecilere, yazarlara, çizerlere,n fikrini beyan edenlere özgürlük mözgürlük getirmeyecek... Getireceğini iddia eden varsa açıklasın...
Başta TBB Başkanı... Ekimde paket yasallaşacak düşünce özgürlüğü gelecek diyor ya...
Nasıl olacak bize bi izah etse!...