08 Nisan 2019

Bahçeli’nin önerisi iktidarın son kozu

MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin seçimden bir gün sonra yaptığı öneriyi çok ciddiye almak gerekiyor...

Herkesin dilinde aynı soru; bu işin sonu ne olacak?

Hangi işin demeye gerek yok...

Seçimin; İstanbul’un...

İstanbul 25 yıl sonra CHP’ye geçecek mi, geç(e)meyecek mi?

İktidar partisi daha doğrusu iktidar bloğu ilk hamlesinden istediği sonucu alamadı... Geçersiz oyları yeniden saydırdı ama maksat hasıl olmadı...

İkinci hamlesine yaptı... YSK’ya başvuracaklarını İstanbul’da tüm sandıkların yeniden sayılmasını isteyeceklerini açıkladılar...

YSK, iktidar partisinin bu talebine ‘evet’ der mi?

9 milyona yakın oy yeniden sayılır mı?

Evet demek zor, hayır böyle şey mi olur mu demek de zor!.. Çünkü YSK’nın ne zaman ne yapacağı belli olmuyor... Bugün verdiği kararın yarın tam tersini verebiliyor…

Güvenilir olduğu söylenemez... Referandumda sandıklar kapanmadan tüm ülkede mühürsüz pusulaların geçerli sayılacağını ilan etmesiyle güven erozyonuna uğradı...

(Hâlâ bu kararının gerekçesini, hangi seçim bölgelerinde yapılan yanlışlıklara dayanarak bu kararı verdiğini açıklayamıyor.)

YSK Başkanı, Anadolu Ajansı veri akışını kestiği saatlerde İmamoğlu’nun ipi göğüslediğini açıklayarak güven tazelemeye çalıştı ama itiraz yolları açık diyerek iktidara bu yolu deneyin mesajı vermeyi de ihmal etmedi...

Neyse...

Diyelim ki; YSK tüm oyların yeniden sayımını reddetmedi...

Diyelim ki; YSK tüm oyların yeniden sayımı kabul etti, 60 gün bekledik, gergin günler yaşandı ve yine CHP’nin adayı önde çıktı...

Soru şu; iktidarın başka hamlesi var mı?

Var…

İşte bu yazı üçüncü yolu irdeliyor…

*

İzah edeyim...

MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin seçimden bir gün sonra yaptığı öneriyi çok ciddiye almak gerekiyor...

Öyle an itibariyle, durduk yerde, irticalen ortaya atılmış bir öneri değil..

Stratejik bir hamlenin işaret fişeği...

İktidar bloğunun son kozu...

Bahçeli’nin önerisini tahlil etmeden önce neden çok önem verdiğimi açıklayayım...

*

BİR: 7 Haziran seçimlerinden AKP iktidar gücünü kaybetmişti... İbre muhalefete dönmüştü... Bahçeli daha ilk günden hükümete girmeyeceğini ilan ederek AKP’nin elini güçlendirdi...

AKP’yle bile koalisyona ‘hayır’ diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arzusunu yerine getirdi; ülkeyi yeniden seçime götürdü... ( 1 Kasım seçimi)

O gün AKP’yle koalisyon yapmayanların bugün ittifak yapmaları, seçimlere omuz omuz girmeleri manidar değil mi?

*

İKİ: Bahçeli “Cumhurbaşkanı Anayasa’ya uymuyorsa Anayasa’yı Cumhurbaşkanı’na uyduralım” diyerek rejim değişikliğinin kapısını açtı, başkanlık rejiminin kilometre taşlarını döşedi…

Bu da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en büyük arzusuydu...

*

ÜÇ: Görünen, bilinen büyük bir sorun olmadığı halde, “Ülke 2019 Kasım ayına kadar böyle yönetilemez” diyerek erken seçim istedi... İktidar partisinin elini rahatlattı... iktidar da madem muhalefet seçim istiyor, kaçmayız diyerek baskın seçime gitti...

Bahçeli’nin neden erken seçim istediği kısa bir süre sonra anlaşıldı... Ekonominin gidişatı evlere şenlik miş!.. Türkiye freni boşalmış otobüs gibiymiş!.. Duvara toslamak üzereymiş!..

Dövizin patlayacağı, faizin fırlayacağı, enflasyonun nefes keseceği belliymiş!..

Meğer, Bahçeli bu sebeple erken seçim istemiş...

Ekonomik fırtınadan önce sandıktan kurtulmak...

Ekonomik fırtınadan önce seçim işini bitirmek...

*

DÖRT: Bahçeli Cumhurbaşkanı seçimi için aday çıkarmayacaklarını, Erdoğan’ı destekleyeceklerini açıklayarak siyasete ‘seçim ittifakı’ anlayışını getirdi... Erdoğan’ın ilk turda seçilmesi için elinden gelen desteği verdi… Daha doğrusu ilk turda seçilmesini sağladı...

*

Şimdi gelelim Bahçeli’nin son açıklamasına... Bahçeli seçimin hemen ertesi günü sistemin arızalı olduğunu söyledi... Ve ‘büyükşehir belediye başkanını seçelim o da ilçe belediye başkanını atasın, uyumlu olsunlar ’ dedi...

Bu Ankara kulislerinde uzun süredir fikir jimnastiği yapılan bir mevzu… Yani AKP’nin istediği, Erdoğan’ın arzu ettiği bir model...

Cumhur İttifakı Türkiye’nin en büyük 7 kentinden 6’sini kaybedince Bahçeli bu modeli tartışmaya açtı… Haber kanallarında tartışılmaya da başlandı...

Büyükşehir yasasında yapılacak küçük bir değişiklikle maksat hasıl olur...

*

Gelelim bu satırları okuyanın zihninde oluşan soruya... Bu değişiklik İstanbul’u, Ankara’yı, Adana’yı, Antalya’yı iktidar bloğuna geri getirir mi?

Yani yeniden seçim olur mu?

Olursa, iktidar bloğu kazanır mı?

Onu bilemem ama yeniden seçim olabilir!..

*

İktidar sözcüleri açık açık söylüyor... İstanbul ve Ankara’yı vermek sorunda kalsalar bile (vermemek için her yolu deneyeceklerini açıkladılar) başkanların ellerini kollarını bağlayacaklar...

Birincisi; Belediye meclislerindeki üstünlükleri yoluyla bağlayacaklar... (Örnek; ilk belirlemelere göre, İstanbul’da Cumhur İttifakı’nın 180 üyesi Millet İttifakı’nın 130 üyesi var)

İkincisi; Maliye Bakanlığı üzerinden parasal sıkıştırma yaparak bağlayacaklar... Cumhurbaşkanlığı 17 no’lu kararnamesine göre belediye gelirleri Hazine Bakanlığı hesabında tutulacak... Belediyeler yapacakları harcamayı bir ay önceden Hazine’den talep edecek... Yani gerek görmezse vermeyecek... İsraf sayacak!..

Üçüncüsü; Şehircilik Bakanlığı’nın kentlerin imarını uhdesi altına alma yetkisi var… Bunu sonuna kadar kullanacaktır...

Kısaca, iktidar belediyeleri CHP’ye teslim etse de (zorunda kalsa da) iş yapamaz hale getirmeye çalışacak…

Sonuçta; büyük şehirler (özellikle İstanbul, Ankara) böyle yürümüyor denilerek yeni sistemle yerel seçimi öne çekmeyi deneyeceklerdir...

Mesela; ekonomideki fırtına dinince...

Mesela; seneye sonbaharda...

*

Soru şu; Cumhurbaşkanı veya iktidar bloğu 2023 başkanlık seçimine elinde İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana olmadan girmek ister mi?

Yanıt hayırsa... Tabii ki istemez diyorsanız... Son kozları Bahçeli’nin büyük şehirler için ortaya attığı sistem değişikliğidir... Büyükşehir sayısı 30’den 35’e, bilemedin 40’e çıkarılır...

Bonusu çok olur...

Meclis’te Anayasa değişikliği için sayısal çoğunluk sağlanır...

Referandum kapısı açıldı mı; gerisi!..

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ü camiden silme projesi ve veda…

İmamlara Atatürk’ün adını anmama yasağı koyan eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’di. Yerine gelen Ali Erbaş daha katı daha sert bir üslupla devam ettirdi. Atatürk’e ima yoluyla hakaret edilmesine bile izin verdi.

‘Menfaatimiz’ yeni mi aklınıza geldi?

Menfaatlerimiz için herkesle görüşmeliyiz yaklaşımını destekliyorum ama! Sormadan da edemeyeceğim. Esad ile neden görüşmüyorsunuz?

Bizleri Şi Cinping kurtardı, kendisine minnettarız!

Yurt dışına gitmek isteyen iki Sinovac bir doz BioNTech olmuşsa bile bir doz daha BioNTech olmaz zorunda! Bu duruma bakınca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping iyi ki Sinovac aşılarının zamanında ülkemize gelmesini engellemiş diyorum.

"
"