15 Aralık 2024

Suriye Sivil Savaşı’nın sonlandığı olağanüstü bir haftada olağan bir sürgün

Beşar Esad Rusya’da da çok popüler değil. Rusya’nın bundan sonraki Suriye pazarlıklarında önemli bir satranç taşı olabilir

Bu hafta Suriye’deki rejimin çöküşü sıra dışılığıyla dünyanın en büyük konusuydu.

Suriye için yeni bir dönem başlarken, Esad ailesi için de Rusya’da sürgün hayatı ile yeni başlangıç söz konusu.

Sürgün, gücünü kaybeden diktatörler için ikinci en olağan sondur.

Şaşırtıcı olsa da ilki idam veya linç edilmek değil, kendi ülkelerinde ceza görmeden kalmalarıdır.

(Journal of Politics’de yayınlanan bir araştırmaya göre İkinci Dünya Savaşı ile 2012 arasında güçten düşen diktatörlerin neredeyse yarısı ülkelerinde yaşamaya devam ettiler.)

Çok ilginç bir ayrıntı olarak, sürgüne gidenlerin büyük çoğunluğunun ülkelerinin eski sömürgecisine sığınmaya teşebbüs etmelerini not etmeliyiz.

Filipin lideri Ferninand Marcos 1986’da devrime yenik düşünce, Hawaii’ye kaçmıştı.

Aynı yıl ülkesinden kaçan Haiti lideri Jean-Claude Duvalier, kendisi Fransa’da sürgünde bulmuştu.

Elbette istisnalar var.

1979’da Uganda’dan kaçan İdi Amin kendisini önce Libya, sonra Suudi Arabistan’da bulmuştu.

Zaire lideri Mobutu Sese Soku Fas’a, Liberya lideri Charles Taylor Nijerya’ya kaçmıştı.

Kaçabilecekleri çok fazla ‘dost’ ülke yoktu.

Bu hafta Esad ailesi de benzer bir şekilde, oldukça sınırlı sürgün seçenekleri arasından Rusya’yı seçti.

Telegram gibi bazı sosyal kanallarda birçok farklı mahallenin Esad ailesinin yeni yaşam alanları olduğu iddia edilmekte.

Bu iddiaların hepsinin ortak yanı, oldukça pahalı bir yaşam türü gerektiren bölgeler olmaları.

2019 yılında Financial Times’da yayınlanan bir araştırmaya göre Esad ailesi Moskova’da 18 adet lüks apartman satın almış, burada on milyonlanca dolar saklamaktaydı.

Yani hazırlıksız yakalandıkları bir sürgün değildi.

Aile olarak servetlerini ölçmek kolay olmasa da 1-2 milyar dolar arası bir rakam tahmin edilmekte.

Haber ortaya çıktığında Ukrayna lideri Volodimir Zelenski konuyu kendi davasına bağlamadan edemeyerek ‘Cesur Esad Rusya’ya kaçtı, Putin nereye kaçacak?’ diye sordu.

(Daha sonra ortaya çıktı ki; Ukrayna Suriye’deki isyancılara askeri destekte bulunmuş.)

Fakat sorusunun altında yatan ilginç bir detay var.

Rusya, Batı ülkelerine kaçamayan, sürgünde olan birçok eski devlet başkanına ev sahipliği yapmakta.

Oldukça lüks içinde yaşamaktalar.

Moskova’nın batısında, çevre yolunun biraz ötesinde Barkhiva adlı bir köy var.

Sovyetler döneminde özel konutlara atanan Komunist Parti elitleri ve önemli yerel kültürel aktörlerin yerleşim bölgesiydi.

Barkhiva artık şehrin yeni zenginleri olarak, sürgünde yaşayan eski liderler ve ailelerine ev sahipliği yapıyor.

Ana yoldan bakıldığında çok ayırt edici özelliği bulunmamakta.

Ama ara sokaklara bakınca, uzun duvarlar ve normal güvenliğin çok ötesinde metal kapılar görmek mümkün. Bunların arkasında gizlenenler ise, eski sade Rus yaz evleri ile çok bağı kalmamış, dev gösterişli daçalar.

Lahey’de savaş suçlarından yargılanan, Sırbistan eski devlet başkanı Slobodan Milošević’in ailesi burada sürgünde.

Kırgızistan’da 2005 yılındaki ‘Lale Devrimi’ ile devrilen Askar Akayeb, Gürcistan’ın Acara Özerk Cumhuriyeti Başkanlığı yapmış, Gül Devrimi’nden sonraki süreçte kaçmak zorunda kalmış Aslan Abaşidze ve 2014 yılında Maidan Devrimi ile devrilen Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in burada sürgünde oldukları biliniyor.

Esad ailesinin de yeni adresi Barkhiva olabilir.

Burada ev sahibi olmak kolay değil.

On milyonlarca dolarlık bir ev satın almanın yanı sıra, yüksek sayıda özel güvenlik ve ihtiyatlı hizmetçiler gerektirmekte ki bir kısmı mutlaka devletin güvenlik güçlerinden oluşacaktır.

Bunu karşılayacak maddi imkanları mutlaka vardır.

Fakat bu lüksün tek bedeli sadece para olamaz!

Rus Devleti’nin ailece onlara biçeceği her türlü misyonu üstlenmeleri ve üstlenirken de bunu mutlulukla yapmaları gerekecek.

Ne de olsa şu anda Beşar Esad Rusya’da da çok popüler değil.

Rusya’nın onu koruduğu süreçte sağlanan fırsatı kullanamayıp, hem ciddi bir barış sürecini uygulamamak hem de temkinsiz bir şekilde ordusunu güçlendirmemekle suçlanıyor.

Yine de Rusya ondan kolayca vazgeçmez, çünkü ittifak kurduğu ülkelerin liderleri ile konuşulmayan sosyal sözleşmesi; yolun sonunda her zaman Moskova’ya sığınabilecekleri kuralı ve bu jeopolitik ilişkileri için önemli bir koz.

Rusya’nın bundan sonraki Suriye pazarlıklarında önemli bir satranç taşı olabilir.

Bu rolü ne kadar iyi oynayabileceğinde para kadar, başka ne tür bilgiler ve ilişkiler ile kaçtığı da önemli olacaktır. Zaman geçmişi daima açığa çıkarmıştır…

Mehmet Önal Kimdir?

Mehmet Önal İstanbul'da doğdu. Hukuk lisans ve yüksek lisans tahsilinden sonra İngiliz Parlamentosu ve Atlantik Konseyi'nde çalıştı. İzleyen dönemde enerji sektöründe çalışmaya başladı. Ticari görevlerden sonra enerji dönüşümü ve iklim değişikliği kamu politikaları üzerine uzmanlaştı.

Avrupa Birliğini'nin teknik iklim değişikliği danışman organı olan Sıfır Emisyon Platformu'nda ve İngiltere'de Karbon Yakalama ve Depolama Derneği'nde görev aldı. İklim değişikliği temalarında Avrupa'da, Orta Doğu'da ve Asya'da birçok devletin yürüttüğü çalışmalara katıldı.

Profesyonel olarak kamu politikaları ve siyasi gelecekler üzerine senaryo çalışmalarında yer alıyor, büyük toplumsal gelişmeler, sosyolojik değişimler, insanlık için varoluşsal tehdit oluşturan etkenler ve küresel jeopolitik konular üzerine kafa yoruyor. Enerji sektörü profesyoneli olarak Londra ve İstanbul'da yaşıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Temelleri sallanmayan son demokrasi

Singapur, ülkesinin refahını ve güvenliği misyon edinip, yeni bir kimlik kurarak, demokrasisi en iyi işleyen ülke haline geldi; otoriter yaklaşımının en büyük ironisi, dünyanın en sağlıklı demokratik ülkesini kurmuş olması olabilir

Medellin mucizesi

Doğa temelli çözümlerin birleşik etkileri, şehir planlamacıları arasında oldukça popülerleşti ve Medellin mucizesi küresel çapta büyük ümit yarattı. ‘Yeşil Koridor’ sadece doğayı değil insanı da birbirine bağladı

Faşizm kelimesi hâlâ bir anlam ifade ediyor mu?

Küresel olarak gençlik kültürü, sol tarafından domine edilse de bu politika bilinenden çok daha güçlü bir kalabalık tarafından destekleniyor. Seçkin aşağılaması, sadece merkezin desteğini sessizleştiriyor

"
"