Yapay zekâ teknolojilerinin vadettiği gelişimler gerçekleşir ise bu alanda başarılı ülkeler, arası asla kapanamayacak avantajlara sahip olacaklar.
Google ve OpenAI gibi şirketler, bu tarz bir yapay zekâ devriminin çok yakın olduğunu sürekli dile getiriyorlar.
Alandaki bazı uzmanlar, yapay genel zekâ’ya, yani bir insan kadar veya daha da ileri bilişsel beceriye sahip olan düşünce sistemlerine çok yakında erişeceğimizden eminler.
(Çoğu uzman bunun gerçekçi olmadığını, hatta belki hiç gerçekleşmeyeceğini iddia ediyor.)
Tam potansiyeli tartışma konusu olsa da, her türlü insan faaliyetinin büyük bir dönüşümden geçeceği kesin.
Bu gelişmelerin neye benzeyebileceği ile ilgili de binlerce makale bulunmakta.
Adeta herkes yapay zekanın kendi hayatlarını nasıl etkileyeceğini çözmüş gibi yorumlarda bulunuyor.
Oysa yakın zamanda yayınlanan bir Georgetown Üniversitesi araştırmasına göre; yapay zeka kalitesini bugünkü kapasiteden sadece yüzde 10 arttırmak, 1 trilyon dolara mal olabilir.
Bu rakamlar güvenilir olmasa bile yapay zeka kapasitesinin gelişmesinin çok pahalı olduğu bir gerçek.
Özellikle ‘son mil’ kesinlik yetkinliği; yani insan bir uzmandan kesinlikle daha yetkin olan bir yapay zekânın geliştirilmesi kamuda iddia edildiğinden çok daha zor ve pahalı olacak.
Aslında bu tarihte daha önce yaşandı.
18. yüzyılda ‘Mekanik Türk’ adı verilen ve otonom bir şekilde satranç oynayabildiği iddia edilen bir makine, onyıllar boyunca Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde kamuoyunun dikkatini ve hayal gücünü ele geçirmeyi başarmıştı.
Gerçek sırrı ise içinde bir insanın saklanıyor ve satranç oynuyor olmasıydı.
Bugün gelişen yapay zekânın da benzer bir sırrı var.
Başarısı, bilgisayar gücü kadar insanlara dayanıyor.
Eğitim için kullanılan verilerini tanımlamak, açıklamak ve temizlemekten, çıktılarını filtrelemeye kadar milyonlarca insan, yapay zeka gelişiminin her adımında aktif olarak çalışmakta.
Büyük yapay zeka şirketleri ise bu gerçekten kaçınıp, yapay zekanın bilgisayar gücünün dayandığı grafik işlem birimlerini (GPU) arttırarak kaba kuvvet ile yapay zekayı geliştirebileceğini düşünüyorlar.
Geçen hafta Beyaz Saray’dan açıklanan, ve OpenAI, Softbank ve Oracle şirketlerinin 500 milyar dolara çıkması, beklenen yapay zeka yatırımının bir örneği.
Bu rakamla rekabet edebilecek çok fazla ülke veya kurum yok.
Yatırım ise 20 tane dev veri merkezi kurulmasına harcanacak.
Yani ağırlıklı olarak donanıma...
Dev veri merkezleri… Binlerce mühendis... Milyarlarca dolar...
Bu hafta ise bütün bu hesapları değiştirebilecek bir olay yaşandı.
Çin’de DeepSeek yapay zeka şirketi, dünya önderi Amerikan yapay zeka modelleri ile aynı performansa çok daha az donanım ile, yani çok daha ucuza, erişebildi.
Bu basit bir gelişme değil.
Potansiyel olarak Amerika’nın yapay zeka geliştirme stratejisini ciddi anlamda zayıflatacak bir gelişme.
Yapay zeka söz konusu olunca artık milyarlarca dolar da yeterli olmuyor, trilyonlar konuşuluyor.
Haber yayınlandığında Nvidia gibi yapay zekanın dayandığı pahalı çipleri satan şirketler 1 trilyon dolar değer kaybetti.
Google’ın eski CEO’su Eric Scmidt, ABD’nin yapay zeka konusunda Çin’den 10 yıl ileride olduğunu öne sürüyordu.
Geçen yıl bu sayıyı 2-3 yıla indirdi ama Çin’e karşı yarı iletken yaptırımlarının Amerika’nın yapay zeka hegemonyasını garanti edeceğini iddia etmişti.
DeepSeek’in başarısı ile bu gelişimin bir dönüş noktası olduğunu deklare etti ve Amerika’nın gerçek bir tehdit altında olduğunu kabul etmek zorunda kaldı.
Bu sadece onun görüşü değil.
Anthropic CEO’su Dario Amodei daha da çok yaptırıma ihtiyaç olduğunu savunuyor.
Şu anda Silikon Vadisinde birçok şirket yöneticisi bu gelişmenin ne anlama geldiğini anlamaya çalışmakta.
DeepSeek bazı iddialara göre Amerikan şirketi olan OpenAI’ın veri tabanı ile eğitildi.
Şu an araştırılmakta olan bu bilgi eğer doğruysa, DeepSeek’in ucuzluk iddialarını zayıflatabilir.
Ne de olsa başka bir şirketin geliştirmek için milyarlarca dolar harcadığı bir veri tabanını kullanmak, kendilerinin aynı veri tabanını daha ucuza yaratabileceği anlamına gelmiyor.
Fakat gerçek ise bir devrimden bahsediyoruz.
Çünkü yapay zeka ekonomik modeli kıtlık üzerine kuruluydu.
Sadece birkaç şirket güçlü yapay zeka modelleri yaratabilecek donanım ve finansal kaynaklara sahip idi.
Dolayısıyla bu yarışı ancak bu şirketler kazanabilirdi.
DeepSeek bu varsayıma meydan okuyor.
Ve gerçek ise kimin yapay zeka yarışını kazanabileceği sorusunun cevabı bir anda çok daha genişledi.
Mehmet Önal Kimdir?
Mehmet Önal İstanbul'da doğdu. Hukuk lisans ve yüksek lisans tahsilinden sonra İngiliz Parlamentosu ve Atlantik Konseyi'nde çalıştı. İzleyen dönemde enerji sektöründe çalışmaya başladı. Ticari görevlerden sonra enerji dönüşümü ve iklim değişikliği kamu politikaları üzerine uzmanlaştı.
Avrupa Birliğini'nin teknik iklim değişikliği danışman organı olan Sıfır Emisyon Platformu'nda ve İngiltere'de Karbon Yakalama ve Depolama Derneği'nde görev aldı. İklim değişikliği temalarında Avrupa'da, Orta Doğu'da ve Asya'da birçok devletin yürüttüğü çalışmalara katıldı.
Profesyonel olarak kamu politikaları ve siyasi gelecekler üzerine senaryo çalışmalarında yer alıyor, büyük toplumsal gelişmeler, sosyolojik değişimler, insanlık için varoluşsal tehdit oluşturan etkenler ve küresel jeopolitik konular üzerine kafa yoruyor. Enerji sektörü profesyoneli olarak Londra ve İstanbul'da yaşıyor.
|