Marx'ın Komünist Birlik Merkez Komitesi için Engels ile birlikte yazdığı kurumları yıkma eylem planı; Vladimir Lenin'in Rusya'da Bolşevik Devrimi'ni gerçekleştirirken yaptıklarının birebir senaryosu gibi okunabilir.
Marx’ın Yahudi köklerine rağmen; ‘Yahudi’nin toplumsal kurtuluşu, toplumun Yahudilikten kurtuluşudur,’ demeye uzanan nefreti 1930’larda Nazi "ırk bilimcilerine" şaşırtıcı derecede ilham vermiştir.
Tarihçiler, bu Marksist "yeni toplum" ve "yeni insan" vizyonuyla “daha iyi" dünyayı yaratma çabasında öldürülen insan sayısını 200 milyon olarak ölçüyor, köleleştirilen on milyonlarca insanın olduğunu tahmin ediyorlar.
Karl Marx, ‘zararlı fikirleri’ nedeniyle anavatanı Prusya, Fransa ve Belçika’dan kovulup yerleştiği Londra’da ancak bir düzine kişinin olduğu sade bir törenle toprağa verilmişti.
Ölümünden yüz on altı yıl sonra Marx, "Bin yılın en iyi düşünürü" seçildi.
Bu muazzam tarihi figür hakkında düzgün bir biyografi yoktu.
Marksistler ve komünist hükümetler, ‘büyük önderin sıradan özelliklerinin’ ideolojiye zarar vermesi ihtimaline karşı sessizlik sağlamışlardı.
Marx’a ait kayıtların çoğu Moskova'daki arşivlerdeydi.
İngilizceleri hiç yayınlanmamıştı.
1989’dan sonra Hollanda Uluslararası Sosyal Tarih Enstitüsü ile Rusya Sosyal ve Politik Tarih Devlet Arşivi, ellerinde bulundurdukları materyallerin mikrofilm kopyalarını değiş tokuş ederek düşünür biraz daha aydınlandı.
"Marx ailesinin hikayesini" anlatan ABD’li yazar Mary Gabriel’in Love and Capital adlı eseri (birçok eksiğine rağmen), düşünür üstüne yazılmış en iyi biyografi olarak kabul edildi.
Bu biyografideki Marx, sınıfsal elitizme sıkı sıkıya bağlıydı.
Hayatını kendisine adayan aristokrat eşi Jenny’e rağmen karısı ve 7 meşru çocuğuyla aynı çatı altında yaşayan aile hizmetçisini metres yapmış, ondan da çocuk sahibi olmuştu.
Evlatlık verdirdiği ve eve sadece hizmetçi kapısından girebilen gayri meşru çocuğunun, annesini görmesine asla izin vermemişti.
Marx, sırrının keşfedilmesinin devrimci bir lider ve kâhin kimliğine ölümcül bir zarar vereceğinden korkuyordu.
Mali destekçisi ve entelektüel işbirlikçisi Fredrick Engels; Marx’ı sosyal bir utançtan korumak için, çocuğu üstlendi.
Engels sırrı mezara götürmedi.
Ölürken, konuşamadığı için bir tahtaya “'Freddy, Marx'ın oğlu!” yazarak, Marx’ın kızına itiraf etti.
Prusya polisi için çalışan bir casusun izlenimlerine göre Marx, Bohem bir sarhoştu; “(Marx’a göre) ortaklarının hepsi, önemli yeteneklerine rağmen, kendisinden çok aşağıda ve geridedirler. Eğer bunu unutmaya cesaret ederlerse, onları bir Napolyon'un küstahlığıyla yerlerine geri koyacaktır.”
Devrimcilere katılan Prusyalı bir subaya göre ise hem dostlarını hem de düşmanlarını küçümseyen, güç tutkunu biriydi:
“Davamız nedeniyle, bu adamın olağanüstü zekasının yanı sıra, emrimize sunacak asil bir kalbe sahip olmamasından dolayı üzgünüm. İçindeki her iyi şeyin, en tehlikeli kişisel hırslar tarafından yutulduğuna ikna oldum. Verdiği tüm güvencelere rağmen, kişisel egemenliğin her faaliyetinin amacı olduğu izlenimini edindim.”
Marx'ı gözlemleyen Rus yazar Pavel Annenkov, "sadece emir kipinde konuştuğunu, hiçbir çelişkiye tahammül etmediğini" ve "demokratik bir diktatörün kişileştirilmiş hali," olduğunu yazmıştı.
Günümüz Marksizm’i, LGBT hareketinden feminizme; çeşitli ırkların, göçmenlerin ve onların getirdiği kültürel çoğulculuğun kabul edilmesine kadar uzanan konuların ideolojik bayrağıdır.
Oysa Marx, Engels'e yazdığı bir mektupta, önde gelen Alman sosyalisti Ferdinand Lassalle'den: “Yahudi Zenci Lassalle...Hem başının şekli hem de saç dokusundan anlaşıldığı üzere, Musa'nın Mısır'dan kaçışına katılan Zencilerden geldiği artık benim için kesin olarak açık…Almanlık ve Yahudiliğin, esas olarak Zenci bir maddeyle birleşmesi tuhaf bir ürün yaratıyor. Adamın saldırganlığı da zenciye benziyor,” diye söz etmişti.
Marx’ın finansörü Engels’in hikâyesi yine başka çelişkileri içeriyor.
Engels, birkaç fabrikası olan zengin biri olarak Marx'a inanmış ama işçi haklarının kendi fabrikalarına sızmasına özenle mâni olmuştu.
Dönemin İngiltere’sinde çalışanlarına en kötü davranan patronlardan biri olarak anılıyordu.
Uzun yıllar birlikte yaşadığı sevgilisi ölünce onun kardeşi ile evlenmişti.
Sevgilisi öldüğünde ona ne kadar üzgün olduğunu bir satırla geçiştirip, mektubun kalan uzun bölümünde para isteyen Marx’tan artık sıkılmış olduğunu söylemek mümkün. Çünkü para karşılığında Kapital’de imzasının olmasını istemişti.
Marx’ın sekiz çocuğundan dördü çocuk yaşta dönem için normal kabul edilen hastalıklardan ölmüşlerdi.
Yetişkinliğe ulaşan üç kızından ikisi eşlerinin kendilerini aldatması sonucu intihar etmişler, en büyük kızı ise 38 yaşında kanserden ölmüştü.
Gayrimeşru çocuğu Freddy evlatlık verildiği için hakkında pek bilgi yok.
Marx'ın proleter bir ayaklanmaya dair öngörüleri, kapitalizmin ana üslerinde gerçekleşmeyince, takipçileri kırılgan alanlara sızdılar ve ‘sömürü’ teorilerini kültüre kaydırdılar.
Bugün paha biçilmez tarihi sanat eserlerinin geri dönüşü olmayacak şekilde tahrip edilmesinden, sokak yağmalarına uzanan birçok eylemden sorumlu anlayışa Kültürel Marksizm deniliyor.
Tanım o kadar geniş alanı kapsıyor ki; uyuşturucu karteli Latinlerden, aşırı milliyetçi etnik isyancılara kadar hemen herkes Marksizmin koruyucu zırhına sahip olabiliyor.
Gelenekleri yerle bir eden bin yılın en büyük düşünürü bugün temsil edildiği alanları görebilseydi hangi toplumsal çelişkileri yazardı, diye düşünmeden edemiyor.
Mehmet Önal Kimdir?
Mehmet Önal İstanbul'da doğdu. Hukuk lisans ve yüksek lisans tahsilinden sonra İngiliz Parlamentosu ve Atlantik Konseyi'nde çalıştı. İzleyen dönemde enerji sektöründe çalışmaya başladı. Ticari görevlerden sonra enerji dönüşümü ve iklim değişikliği kamu politikaları üzerine uzmanlaştı.
Avrupa Birliğini'nin teknik iklim değişikliği danışman organı olan Sıfır Emisyon Platformu'nda ve İngiltere'de Karbon Yakalama ve Depolama Derneği'nde görev aldı. İklim değişikliği temalarında Avrupa'da, Orta Doğu'da ve Asya'da birçok devletin yürüttüğü çalışmalara katıldı.
Profesyonel olarak kamu politikaları ve siyasi gelecekler üzerine senaryo çalışmalarında yer alıyor, büyük toplumsal gelişmeler, sosyolojik değişimler, insanlık için varoluşsal tehdit oluşturan etkenler ve küresel jeopolitik konular üzerine kafa yoruyor. Enerji sektörü profesyoneli olarak Londra ve İstanbul'da yaşıyor.
|