15 Şubat 2022

Kıtaları aşan Özgürlük Konvoyu

Kanada'nın başkenti Ottawa'dan dünyaya yayılan Özgürlük Konvoyları, pandemi kısıtlamaları ve aşı zorunluluğunu protesto etmek ile başlamış olsa dahi, toplumların yaşadığı bir çok sorunu ve taleplerini dile getirmenin yeni bir aracı haline geldi. Bu kişilerin seslerini duyurmaya ihtiyaçları va

Son iki haftadır, Kanada'dan dünyaya yayılan yeni bir protesto dalgası sürmekte. Kanada hükümetinin ülke dışına taşıma yapan kamyon sürücülerine aşı zorunluluğu getirmesinin ardından bir grup kamyon sürücüsünün başlattığı eylem, pandemi kısıtlamalarına karşı olanların da katılmasıyla büyüdü. Kanada'nın başkenti Ottawa'da başlayan eylem bir çok şehre sıçrarken, yollar ulaşıma kapandı, ABD ile kritik bir sınır geçişi kapatıldı, başta otomotiv sektörü olmak üzere ticaret sekteye uğradı, fabrikalar kapandı. 

Kendilerini "Özgürlük Konvoyu" olarak adlandıran grup, yaptıkları eylemin ülkeye verdiği ekonomik zarara değdiğini belirtirken, Başbakan Justin Trudeau ve ailesinin koruması arttırıldı. Şehirlerde gerginlik artarken, şehir sakinleri kendilerini sokakta güvende hissedemediklerini belirtiyor. Tüm bunlara protesto aracı olarak kullanılan kamyon kornalarını da eklemek gerek. Son olarak mahkeme kararıyla kornalar susturulabildi. Ancak bu protestoların durdurulması o kadar hızlı olmayabilir. 

İlginç olan, Kanada Covid-19 aşılanmasında dünya sıralamasında en üst sıralarda. Verilere göre halkın yüzde 80'i aşılanmış durumda. Aşılanmadaki bu ciddi başarı, halkın desteği olmadan mümkün olamazdı. Halk ayrıca pandemi nedeniyle yapılan kısıtlamalara da uyum sağlamakta, en azından şimdiye kadar öyleydi. 15 bin sürücüyü temsil eden Kanada kamyon sürücüleri derneği de yaptığı açıklamada üyelerinin yüzde 90 oranında aşılandığını ve bu eylemlerin sürücülerin genelini temsil etmediğini, bir azınlık tarafından başlatıldığını belirtti. 

Sosyal medya öfke, nefret ve korkuyu tetikliyor. #FreedomConvoy tag'i altında örgütlenen protestoculara desteğin özellikle sağcı politikacılardan ve Eski ABD Başkanı Donald Trump'tan gelmiş olması da ana amaçları hakkındaki şüpheleri arttırıyor. 

Öte yandan pandeminin getirdiği ekonomik ve sosyal sıkıntılar toplumdaki birçok arazı da ortaya çıkarıyor. Protestolarda ırkçı sloganların atılmasının yanı sıra, sosyal medyada dolaşıma sokulan komplo teorileri de daha görünür oldu. 2017'de ABD'de ortaya çıkan, sosyal medya ve Trump'ın mitinglerinde dikkat çeken Qanon komplo teorisi de bunların başında yer alıyor. 

ABD'de Capitol Hill'i basan Qanon'culara göre, her şeyi kontrol eden bir derin devlet var ve dünyanın bir çok güçlü kişisi en korkunç suçlarla suçlanıyor. Trump'ın Reich'ı (Nazi Almanyası İmparatorluğu) kurmak için bir orduya liderlik edeceği, Obama ve Clinton'un büyük bir pedofili çetesini desteklediği gibi iddiaları var. Qanon, ABD sınırlarını çoktan aştı ve özellikle Latin Amerika'da ciddi bir takipçi kazandı. 

Kanada'da 60-70 kamyon sürücüsünün başlattığı Özgürlük Konvoyu, kıtaları aşarak birçok ülkeye sıçradı. İlginç çözümler de bulunduğunu belirtmek gerek. Yeni Zelanda hükümeti, yine farklılığını gösterdi. Parlamento önünde bulunan yaklaşık bin kişilik topluluğu dağıtmak için hoparlörlerden Copacabana şarkısı ile tanıdığımız Barry Manilow'un şarkıları çalındı. Macarena da seçilen diğer şarkılar arasındaydı. Ancak görüntüler protestocuların dağılmaktan çok müziğin ritmiyle dans etmeyi tercih ettiğini gösteriyor.

Fransa'ya baktığımızda ise protestocular tüm barikatlara rağmen Paris'in merkezine girmeyi başardılar. Ancak onları Champs-Élysées'de şarkılar değil biber gazı bekliyordu. Yaklaşan seçimin baskısı altındaki Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, son iki yıldır yaşananların herkesi bıktırdığını ve bir çok kişide yorgunluk, depresyon ve öfke olarak dışarıya yansıdığını söyledi. Konvoya katılanlara hitaben sakin olmalarını, taleplerinin duyulduğunu ve saygı gösterildiğini belirtti. 

Ancak konu sadece pandemi değil. Hayat pahalılığından, enerji fiyatlarına, yüksek enflasyondan fırsat eşitsizliğine bir çok sosyo-ekonomik konuyu kapsıyor. Bu da 2018 yılında yaklaşık 300 bin kişinin katıldığı Sarı Yelekliler hareketini hatırlatıyor. Yüksek akaryakıt fiyatları ve sosyal adaletsizliğe karşı başlamıştı. Ancak sonradan banliyöde yaşayanların öfkesi Macron'un politikalarına karşı bir protesto niteliği almıştı. Bu nedenle, tekrar seçilmek isteyen ve rakiplerine bakılınca şansı yüksek olan Macron, Özgürlük Konvoyu adı altında Sarı Yelekliler hareketinin yeniden güçlenmesini engellemeye çalışıyor. 

Özgürlük Konvoyu'nun asıl varış noktası ise Avrupa Birliği kurumlarının yer aldığı ve NATO'ya ev sahipliği yapan Brüksel. Bu satırları yazarken, Paris'ten Lille'e geçen konvoy farklı Avrupa şehirlerinden katılımlarla Brüksel'e doğru yola çıkmıştı. Belçika ise konvoyun ülkeye girmemesi için yoğun tedbirler uyguluyor. Ancak benzer tedbirler Paris'te başarılı olamamıştı. 

Kanada'nın başkenti Ottawa'dan dünyaya yayılan Özgürlük Konvoyları, pandemi kısıtlamaları ve aşı zorunluluğunu protesto etmek ile başlamış olsa dahi, toplumların yaşadığı bir çok sorunu ve taleplerini dile getirmenin yeni bir aracı haline geldi. Bu kişilerin seslerini duyurmaya ihtiyaçları var. Fikirlerinin sadece seçimden seçime sorulmasından rahatsızlar. Pandemi nedeniyle hükümetlerin aldığı bazı kısıtlama kararları demokratik toplumlarda tartışmaya açılabilir. Ancak sosyal medyanın enjekte ettiği komplo teorileri ve nefret söylemi ile protestolar amacından sapıyor, diyalog yolları kapanıyor, meşru talep ve endişeler ise bu karmaşada duyulamıyor bile. 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Labirentlerle dolu bir süreç olarak Suudi Arabistan-İsrail normalleşmesi

Yargı reformu tartışması nedeniyle kutuplaşmış ve zayıflamış görünen bir İsrail sadece ABD için değil Suudi Arabistan için de ciddi bir kaygı kaynağı

Sportmenlik, Hitler ve "Bir daha asla!" bilinci

Nefret söylemi ve ayrımcılığın karşısında durmak önce yapılanın nefret söylemi olduğunu belirtmekle, adını koymakla başlar. İtiraz, eleştiri, ayıplama ile mücadelede ilk adım atılır. Eğitim ise bu kronikleşen sorunun elimizdeki yegane panzehr

Türkiye - İsrail ilişkilerinde yeni bir eşik

İsrail'de seçimler (şimdilik) bitti. Artık Türkiye seçimlere hazırlanırken, Türkiye-İsrail ilişkileri yeni kritik bir eşiğe yaklaşıyor. Daha önceleri tanık olduğumuz gibi iç politika dış politika kararlarını etkileyebilir, oy uğruna bazı ilişkiler harcanabilir