TOGG A.Ş. tarafından tüm yetkinin verildiği söylenen CEO Gürcan Karakaş bir "basın sohbeti" yaptı. Beni de T24 adına davet ettiler, gittim dikkatle dinledim; müthiş bir konuşma idi.
Konuşmada tüm az anlaşılır ve gelişmeye aday; mobilite, ekosistem, otonom, akıllı şehirler, empati, bağlantılı, çevik organizasyon gibi konseptler bolca, otomobil ise eser miktarda anlatıldı.
Ben de bu konuşmadan anladıklarım neticesinde hiç de parlak görmediğim "bu otomobilin geleceği" ile ilgili inşallah yanılırım diye dua ettim.
YAZININ EN BAŞINDA BİLDİREYİM;
Benim beş Türk iş insanının bir araya gelip ne tür bir yatırım yapacaklarına karışma hakkım yok.
Ben sadece bu aracın "YERLİ" sıfatı taşımaması gerektiğini söylüyorum. Benim açımdan bu otomobilin Bursalı Renault veya FIAT’tan hiç farkı yok; hatta daha endişe ve şüphe ile bakıyorum çünkü yabancı markaların şartı şurtu ortada.
Önce bu noktaya nasıl geldik; hatırlatayım.
Konunun "resmen" gündeme gelmesinden bu yana 9 yıl geçti.
Yıllardır YERLİ OTOMOBİL konusunda çalıştığım arkadaşlarımı da temsilen, aziz dostum Sayın Kürşad Tüzmen ile birlikte 2010 Ağustosta Sayın Başbakan'a otomobilin TAMAMEN YERLİ OLARAK nasıl yapılabileceği anlatan bir "RAPOR" sunmuştuk.
Sayın Başbakan bana "Raporu Sanayi Bakanı Nihat beye yolluyorum; oradan takip edin ve bilmem gereken bir şey olursa haberim olsun!" dedi.
(Muhtemelen) bu görüşme neticesinde Sanayi Bakanlığı sektör ile toplantılar yaptı.
Kasım 2012’de TÜBİTAK-KAMAG programı çerçevesinde kazanana "Tüm parasını devlet verecek!" diye ELEKTRİKLİ OTOMOBİL, MOTORU, YAZILIMI VE BATARYA üretimi olmak üzere bir başvuru "ÇAĞRISI" yapıldı.
Tekliflerin bu 4 konuyu da kapsayan "konsorsiyumlar" kurularak verilmesi istendi.
Biz de "EVRİM Binek Otomobil" adı verdiğimiz konsorsiyumu kurarak başvuruda bulunduk ve elemeleri geçtik.
Bu arada Sayın Başbakan TÜSİAD İstişare Konseyi toplantısında iş dünyasından "yüzde 100 yerli otomobil" geliştirilmesi talebinde bulunmuş, "Yok mu bir babayiğit!" demişti.
Bu çağrıya bir cevap alınamadı.
Bu arada Sanayi Bakanlığı'ndan Nihat Bey ayrıldı; Sayın Fikri Işık bakan oldu. TÜBİTAK projesi de sebepsiz "kayboldu!"
Fikri Bey "İŞTE YERLİ OTOMOBİL!" diye bir SAAB 9.3 getirdi; Beklendiği gibi bu proje çöplükte bitti.
2017’de Sayın Cumhurbaşkanı bu defa TOBB Genel Kurulu'nda;
"Bir teklifim var. Bu milletin evladı olarak buna hasretim. Gelin, şu yerli yüzde 100 üretimi olan otomobilimizi TOBB camiası içerisinden çıkartalım. TOBB yüzde 100 yerli otomobili 'Made in Turkey' olarak çıkarsın. Biz bu konuda yanınızdayız. Montajcılık bu millete yakışmıyor. Artık bu millet üretebilecek beyine de ürüne de sahip..." dedi.
Anadolu Grubu, BMC, Kök Grubu (Karsan), Türkcell, Zorlu ve TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) güçlerini birleştirdi ve 25 Haziran 2018'de Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu Sanayi ve Ticaret A.Ş.'yi (TOGG) kurdu. Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu oldu. Başına CEO olarak BOSCH’dan Sayın Gürcan Karataş getirildi
27 Aralık 2019’da, TOGG; Hintli (İtalyan temelli) ünlü ototasarım şirketi Pininfarina ve Çinli (Hong-Kong) elektrikli otomobil üretim şirketi Hybrid Kinetic Group’un 2015 dan beri üzerinde beraber çalışıp geliştirdikleri elektrikli otomobilleri "İşte YERLİ OTOMOBİL" diye lanse ettiler.
"YERLİ" sözcüğü;
Türk Dil Kurumu'na göre;
- Yurt içinde yapılan veya bir yurdun kendine özgü niteliklerini taşıyan
- Belli bir bölgede yetişen, otokton
- Bir yerin ilk sakini olan, otokton
- Doğduğu bölgede doğup büyüyen, ataları da orada yaşamış olan.
OICA’e göre; (Organisation Internationale des Constructeur d'Automobiles/ Uluslararası Otomobil Üreticileri Organizasyonu)
- Başka ülkede tasarlanmış/üretilmiş olan Built-Up (tamam vaziyette) ve CKD (Completely Knocked Down/Tamamen sökülmüş) veya yarı sökülmüş SKD (Semi-knocked down) olan araçlar; o ülke için montaj sanayi ürünüdür.
YERLİ OTOMOBİL, CKD koleksiyonunda bulunan tüm parçalarının (hazır yoksa) bir araya getirilip monte edilebilmesi için tasarım, çizim, mühendislik ve ilk imalatın O ülkede yapılması ile oluşur,
demek oluyor.
Görüldüğü gibi ne terminolojik, ne teknik, ne de Sayın Cumhurbaşkanı'nın istediğine uygun olarak bu araç "Yüzde 100 YERLİ" değil. Hatta yüzde 1 bile yerli değil.
Mesela otomobilin önemli parçalarından elektrik motoru yapabilecek ve yapmış olan benim bildiğim, ülkede ciddi fabrikalar varken; araştırdım onlara sorulmamış bile.
İfadeye göre doğrudan BOSCH Almanya ile çalışılacak.
Gürcan Bey konuşmasında "en iyisi" ile çalışacağız diyor. "İyi" ne demek? "Yemek mi bu ağız tadına göre karar verilsin?"
Bu tip malzeme ve ürünler için "NORMLAR", "ÖLÇÜLER"; var.
Global değerlendirme laboratuvarları senin koyduğun parametreler içinde "olur-olmaz" diyorlar. "Olur" dedikleri anda önce O fabrika daha sonra istediğin Ürün senin adına "Homologe" ediliyor; Fabrika YERLİ ise ürün YERLİ; değilse "YERSİZ!" oluyor. Temel şart; parametreleri koyacaksın;
Buna "mühendislik" diyorlar!
VW BUG, hiçbir zaman dünyanın "EN İYİ" otomobili olmadı ama Alman otomobil endüstrisini başka bir boyuta çıkarttı.
Biz "Türk" olduğumuz için yabancıdan medet ummak yerine "Biz iyi bir şey yapalım" diye gayret göstermeliyiz!
Elimizde ne varsa onlar ile ne yapılır diye kafa patlatmalıyız.
Yoksa en ucuz davranış, dünyadan en iyisini(?) alıp (Üstelik en pahalı fiyata satacaklar; kimse ne salak ne de -AMAN TÜRK ENDÜSTRİSİ GELİŞSİN!- diye üstünü parçalıyor.) sonunda da fiyat tutturamayıp batmak olur. Dünyada 20.000 defa olmuş; geriye kalan marka sayısı 100’ün altında.
Ağırıma giden olaylardan biri de eski bir GM müdürünün (Sergio Rocha) COO (Operasyonlardan Sorumlu Yönetici) olarak atanması. Kısaca "işi" yapacak olan bu Brezilyalı adam.
Bu ülkede 50 yıldır otomobil yapılıyor. Bunları yapan onlarca "YERLİ" COO var. Kimseyi layık görmediniz mi?
Ama bu zata Türk vatandaşlığı verilir; adı da Sıtkı konursa düşünülebilir! Bobby Dixon ne güzel Ali Muhammed olmadı mı?
Bir dostane tavsiye daha; sakın "bir icat çıkartır!" zararı devletten alırız diye beklemeyin; AB ile yaptığımız GÜMRÜK ANLAŞMASI anlaşılır bir lisan ile "AB İLE AYNI ÜRÜNÜ ÜRETEN FABRİKAYA HİÇBİR ÖNCELİK SAĞLAYAMASSIN!" diyor.
Israr ederseniz AB de, Türkiye'de üretilen kendi markalarını geri almaktan vazgeçebilir veya bir gümrük vergisi koyarsa; yıllardır ihracat yaklaşık bir milyon adet araç ile liste başı olan, ve 30 milyar dolar civarı ihracat gelirini tehlikeye atarsınız.
Cumhurbaşkanı'nın bu kadar destek vermesinin sebebi herhalde bu 5 yatırımcıyı devlet eli ile zengin etmek değil.
Apaçık ifade ediyor; Yatırımda "Türk teknolojisi kullanılsın" istiyor. Hatta kendi İktidarına da pay çıkartıyor "Artık bu millet üretebilecek beyine de ürüne de sahip! " diyor. "Paraya sahip" demiyor! Zaten olmadığımız ortada.
Yeri gelmişken size küçük bir matematik problemi;
22 Milyar TL yatırım + yüzde 70- 15 Milyar TL kredi + yüzde 10 Faiz (İnşallah!) 3 yıl sonra (İnşallah!) üretim + satış + 4.5 milyar TL FAİZ ödeme + araç başına 1500 TL (İnşallah!) brüt kar = O yıl 3.000.000 (yanlış okumadınız üç milyon adet) araba satışı.
(Konu ile herhangi biri ilgili hesabın yanlış olduğu bana yazarsa büyük bir mutluluk ile özür diler; sizlere de yazarım.)
Bütün bu GERÇEKLER tevil edilmez şekilde ortada dururken; demek ki Sayın Cumhurbaşkanı'nın isteği hilafına, hatta bir bakış açısı ile karşı durup; sanki istediği yapılıyormuş gibi yapılıyor; yani bir aldatma girişimi var.
Bir önemli konu da şu: Eğer TOGG batarsa TÜM TÜRK MİLLİ ÜMİTLERİ DE BATAR; BİR DAHA DA YERLİ OTOMOBİL SÖZÜNÜ KİMSE AĞZINA ALMAZ.
Kore menşeili global bir marka yaratmak isteyen Kore devleti yöneticileri aynı anda 4 tane farklı markaya destek verdiler. Bunlardan 3’ü sınıfı geçti. Bizim ANADOL battıktan sonra da biri 3'üncü global marka oldu.
Bunlar "FİKİRLERİM!" filan değil; TARİHTE OLMUŞ OLANLAR… Hiç mi ders almıyoruz acaba?
Çok önemsediğim; otomotiv sektörünün Cumhurbaşkanı'nın bu samimi desteğini değerlendiremiyor olması.
Sayın Cumhurbaşkanı'na da KORE misalini hatırlatarak EN AZ 3 FARKLI PROJE DESTEKLEMESİNİ TAVSİYE EDECEĞİM; BİLMESİ GEREKEN ÇOK ŞEY VAR AMA ETRAFI BİR TÜRLÜ GEÇİLEMİYOR.
Her şeye rağmen; TOGG otomobiline de iyi şanslar dilerim.
Bir de küçük tavsiye; boş verin lale motifi, kale çizgilerini, YERLİ OTOMOBİL takıntısını filan; hatta bahis bile etmeyin; otomobilin bir "PİNİNFARİNA" olduğunu, motorun BOSCH olduğunu daha çok vurgulayın.
Daha çok satarsınız; öncelik ile bizim ülkede…
Gerek SERT BİR ŞEKİLDE kritik ettiğim bu konunun "DOĞRUSU NE OLMALI" konusunu yazmak; bugünü araştırmak ve Sayın Cumhurbaşkanı'nı kimin aldattığını bulmak, gerekse 27 Ocak basın sohbetine katılan gazetecilerin yazdıklarını da yorumlamak için önümüzdeki yazıya kadar izin istiyorum.