05 Temmuz 2024

Özgür Özel, hadi gari…

Eminim Özgür Bey, bu yeni dönemdeki “parti içi yönetimi kurgusunda” bazı şeyleri çalışma arkadaşlarına anlatabilecektir. Başlangıç çok iyi. Gölge kabine çok çağdaş bir fikir. İnşallah uygulama da o kadar iyi olur

Bugün anlıyorum ki CHP Başkanı Özgür Bey, daha seçilmeden önce bazı gelişmeleri ön görmüş ve tedbirler düşünmüş. Ben hangisi doğru hangisi yanlış bilemem; siyasetten anlamam, anlamak da istemem. Ancak, bu yaptığı "davranışlar bütünlüğü" hedefi çok barizdi.

Bizim ülkede siyaset benim gibi mühendis kafalılara göre bir şey değil. Biz her zaman yanlış yapar, herkese rezil olabiliriz. Çünkü, siyasetçi tarafından anlatılan ya da yapılan, tam tersi çıkabilir.

Mesela Sinan Oğan nam bir (eski) milletvekili var.

Bu adam 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi aday oldu, seçim öncesi epey şişirildi, özellikle "kaçak mülteci" meselesi ile çok ciddi miktarda seçmen desteği edindi. İlk turda Erdoğan yüzde 49.5, Kılıçdaroğlu 44.9, Oğan 5.2 oy aldı. Böylece Oğan, 3 milyona yakın oy ile Kılıçdaroğlu ile Erdoğan'ın finale kaldığı seçimde tayin edici haline geldi. Kendi iddiasına göre, ikinci tur seçimden önce Kılıçdaroğlu kendisini desteklemesi halinde Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve 3 bakanlık teklif etmiş; ancak, Kılıçdaroğlu'nun bu teklifini kabul etmemiş.

Kendi ifadesi ile "İkinci turda bedava destek vermeyiz!" dediğine göre, desteklediğini deklare ettiği, (Bu arada; "kaçak mülteci" meselesi yaratıcısı olan AKP genel başkanından yardımcılık, bakanlık filan almadığına göre*), başka "bir şeyler?" almış olmalı.

Her ne aldı ise, ortakları olan Ata İttifakı yöneticileri de "bizim haberimiz ve ilgimiz yok" manasına gelen açıklamalar yaptığına göre; bu adamın ne almış olduğunu bilemiyoruz. Son zamanlarda gayri menkul ve binek otosu TL envanterinde yedi sıfırlı artmalar görülmüş. Kendi ifadesine göre bunlar "önceki başka mallar" satılarak elde edilmiş. Ama hayatında sadece kurumlarda maaşlı memur olarak görev yapan birisinin bu miktarda "önceki başka mallar" edinebilmiş olması olası pek değil?

Medya mensuplarına göre bu ciddi miktarda para olabilir. T.C. Cumhurbaşkanlığı ve üç bakanlığı kaç para eder? Ben pek bilemem; böyle bir hesap olabilir mi? Onu da bilemem… Galiba yine "hiçbir şey olmamış ama bir şeyler olmuş!"

Şimdi bu tip insanların siyasetçi, üstelik milyon oy alabilen siyasetçi olabildiği bir ortam ve dönemde benim gibi zavallı bir mühendis nasıl akıl yürütsün?

Ancak, Sayın Özgür Özel'in planı böyle bir şey değildi.

Belki biraz şahsiyeti ile de ilgisi var. Özgür bey yapı itibari ile Kavgacı biri değil, Geldiği kültür; uzlaşmacı ve işlerini güçle değil, akıl ve bilgi ile çözen "Rumeli göçmeni" kültürü. Başka türlü "Anadolu insanı" ile bu derece içli dışlı olamazlardı.

CHP başkanlık seçimi öncesi de kendisinin "istişareci" yani danışmacı, görüşmeci olacağını söylemişti.

Bu söylem ile yola çıkıp, AKP Genel Başkanı ile görüşme yaptığı vakit çok ciddi bir "taraftar itirazı" ile karşılaştı. Kısaca "Erdoğan ile görüşülmez, mücadele edilir" dendi. Çok fazla dikkate almadı, bildiğini yaptı, gitti gayet kibarca konuştu.

O tarihte yazdığım köşemde şöyle demiştim:

"Sayın CHP Başkanı Özgür Özel'in AKP Genel Başkanı'nı ziyaret edip artık ülkenin birinci partisi olarak öncelik ile vatandaşın sıkıntılarını, yurt dışı imajımızı, kısaca İktidar partisinin yaptığı yanlışları hem yazılı hem de sözlü olarak bizzat uygulamanın başına iletti ve bunların düzeltilmesini istedi.

Bu olay çeşitli "dozlarda" yazılan, söylenen bir "tepki" ile değerlendirildi. Tepki şu, "AKP Başkanı Özgür Özel'e" tuzak kuruyor! İktidar yanlıları, "CHP yumuşama istiyor, bunu Sayın Cumhurbaşkanı da istiyor diye Özgür Bey'e methiyeler düzüyor.

Muhalif medya ise tam tersi, Özgür Özel'in hata yaptığını söylüyor. Ancak, hatanın "ne olduğunu" söyleyenine daha rastlamadım…

Bence Özgür Bey özlenen yumuşaklıkta ancak öte yandan da siyaseten halk tabiri ile "Karaman'ın koyunu" bir siyasi figür olacak..."

O günde bugün de herkesin tam tersini düşünüyorum. Belki de tamamen yanlış; ancak bir varsayım. Acaba fikrimi açıklarsam, Özgür Bey'in kurduğu bir oyunu bozar mıyım?" diye de endişe ediyordum.

O günü takip eden günlerde, Özgür Bey, istifini hiç bozmadı, kibarca konuşmaya devam etti.

AKP Başkanı'nı CHP Genel Merkezi'nde ağırladı, ilk toplantıda söylediklerini tekrar söyledi.

Hatta; en problemli bölüm olan "ekonomi" konusunda, iktidarın Maliye Bakanı ile, CHP'nin "gölge" maliye bakanı Prof. Dr. Yalçın Karatepe'yi görüştürüp, sahiden vatandaşın ekonomik durumunun düzetilmesi konularında görüşme sağladı.

Her iki görüşmede de iktidar tarafı; ülkeyi bugünkü ekonomik çıkmaza getiren görüşlerde ısrar ettiler.

Netice de bu ülkenin en büyük partisinin genel başkanı olarak bugün artık tarih vererek "erken seçim" demeye başladı.

Şu ana kadar yaptıklarını en büyük AKP taraftarı bile (AKP'den geçinenler ve AKP mlletvekilleri değil tabii; onlar için seçim dünyanın sonu; kendilerini ve vasıflarının içten içe farkındalar) AKP Genel Başkanı yanında saf tutup el etek öpmeselerdi, bugün bulundukları "lüküs hayatı" rüyalarında bile göremeyeceklerini iyi biliyorlar.

Ancak bu ülkenin yüzde 66'sı askarî ücret ve altı kazanç sahibi. AKP'yi İktidarda tutan da bu insanların bir bölümü idi.

Bu insanlar bugün CHP'nin de AKP'nin de ne yapmak istediğini Özgür Bey'in tavrı ve görüşmeleri ile daha net öğrendiler.

İlk yazıda bahsettiğim "Karaman'ın koyunu, sonra çıkar oyunu!" Sayın Özer sayesinde ortaya çıktı.

Öte yandan, gördüğüm kadarı ile bu ayni zamanda CHP için de bir zaman kazanma operasyonu.

Benim kişisel tecrübelerime göre, Özgür Özel öncesi CHP'sinde kimin ne yaptığı belli olmadığı gibi, "parti için yönetim" hiç yoktu. Telefon edersiniz, cevap alamazsınız, davet edilirsiniz davet eden yetkili başka yerdedir; bir büyük kaos hakimdi. Belki de Sayın Kılıçdaroğlu'nun sadece devlet memuru yönetim tarzı tecrübesi olduğu için böyle idi.

İnsanların telefonu kullanma şekli, her ne kadar yüzünü görmediğiniz bir insan ile konuşuyor olsanız bile, yüz yüze de olduğu gibi kurallara bağlıdır. Birine bir not bıraktığınız vakit, geri dönüş beklersiniz. Bu tip davranışlar yerleşmemişti. Bir yönetici "çok işim vardı; onun için şöyle oldu, böyle oldu!!" demek lüksüne sahip değildir. Durum bu ise "o" işi yapamıyorsunuz demektir.

Bir siyasi parti işlevini yerine getirebilmek için önce kendi içinde görev ve yetki dağılımı yapmalı; Özellikle karar konusunun günlük hayatlarında ne kadar önemli olduğunu bilmeliler. Bir üniversite hocam, "Her yönetici her gün çok çeşitli çok miktarda karar vermeli; kararın doğru yanlış olması önemli değil!" derdi.

Önceki yönetimde kendileri için de önemli olan bir konuyu Sayın Genel Başkan ile bir akşam yemeği yememe rağmen anlatamamıştım.

Eminim Özgür Bey, bu yeni dönemdeki "parti içi yönetimi kurgusunda" bazı şeyleri çalışma arkadaşlarına anlatabilecektir. Başlangıç çok iyi. Gölge kabine çok çağdaş bir fikir.

İnşallah uygulama da o kadar iyi olur.

Belagat (iyi konuşma, ikna etme) ustası CHP yöneticileri bir şeyler de yapmalılar artık... İktidar köşe başında…

Yazarın Diğer Yazıları

Can Kıraç, Başkan İmamoğlu, Başkan Erdoğan

Belediye Başkanı Sayın Ekremİmamoğlu, Büyükada'ya vatandaş öncelikli bir "toplu taşıma çözümü" bulmağa çalışıyor. Adalıların ne istediğini çok iyi biliyor ve hükümetinin Sanayi Bakanı'ndan, "bu senin işin!" diye bu hizmeti istiyor. Ancak, Cumhurbaşkanı'nın yanlış bildiğini, yönettiği Sanayi Bakanı nereden doğru bilecek?

Neredeeen nereyee… Maarifi-i umumiye nazırı...

Şimdi sen, Yusuf Tekin Efendi 10 yıl çalışıp, 4000 yıldan süzülüp gelen bir “müfredatı” değiştirmeye çalışıyorsun. Hadi canım sen de!

Taşralılık, kültür…

İstanbul’a 1960’lı yıllarda başlayan hücum hiçbir şekilde önlenmeye çalışılmadı. Siyasi iktidarlar, “Neler neler yaptık. Neredeeeen nereye!” mantığı ile ne tabiat bıraktı ne düzgün insan ilişkileri. O zamanların en moda kavgası İstanbul’a köprü yapılması idi