13 Ekim 2023

Amerika, İsrail, bulgur tenceresi

Netanyahu ve Trump gibi insanlar hep var ve olacaklar. Ancak Jimmy Dore ve Zvi Bar'el gibiler de var

 Güneyimizde kıyamet kopuyor. Ne kadar medya kuruluşu, TV kanalı varsa, “Bu işi kim planladı, kim başlattı?” diye soruyor.

Benim tarih ve uluslararası siyaset bilgim, sizlere ahkâm kesecek seviyede değil. Onun için verdiğim bu bağlamdaki bilgiler yanlış olabilir; ihtiyat ile okuyun. 

Zaten gayem İsrail-Arap anlaşmazlığını incelemek, bu konuda kristal topa bakmak, ukalalık etmek değil. Zaten al birini vur ötekine… Ben bu yazımda olayın bambaşka bir yönünü incelemek istiyorum.

Kimilerine göre Hamas zaten Amerika tarafından (kimine göre ise İsrail tarafından) kuruldu, sonra değişti. Bunların başında aklı başında, hesap yapabilen kimse yok mu?  Böyle bir olaya kalkışmaları düpedüz intihara teşebbüs sayılabilir. Ancak bazı teröristlere, “ABD ne derse (ne verirse manası da çıkabilir!) yapar” deniyor.

“Terörist” diyorum, çünkü her iki tarafın da yaptığının lügat manası terörizm. Dünya kim önce başladı; onula ilgileniyor. 

Olaya ilk bakışta, “İsrail’in toz kondurulmayan MOSSAD örgütü ayakta uyuyor muydu?” Suali çıkıyor.

Mısırlıların (hele hele bir bakanın) bizzat Netanyahu’ya bir hafta önce haber vermiş olduğunu söylemesi kafa karıştırıyor. Netanyahu “Yalan” diyor, ABD “Doğru” diyor. Öte yandan ABD uçak gemisi yel yepenek Doğu Akdeniz’e gidiyor.

Bunları alt alta yazınca, suçlu ABD ve İsrail gibi mi duruyor?

Bizde de Hamas’a kimisi terör örgütü diyor. Ama bazı sakallılar, (uluslararası siyasetten benden çok daha az anlayanlar) ise toplantı ve yürüyüş yapıyor, toplantıda içlerinden Salih Turhan isimli bir şahıs, mücadelelerinin süreceğini belirterek, "Mehmetçiğin Gazze'ye, Filistin'e gönderilmesini talep ediyoruz. Gazamız mübarek olsun!” diyor.

Mehmetçik bir asır önce o topraklarda neler olduğunu çok iyi biliyor. Lawrence ve Şerif Hüseyin’i de hiç unutmuyor. Hani şu İngilizlerin 1 milyon altın sterlin verip, Mehmetçik’i Araba kestiren Arap lider… İngilizlerin “kurnaz, yalancı, safdil, kuşkucu, inatçı, kendini beğenmiş, kibirli, bilgisiz, arsız ve gaddar bir Arap şeyhi” dedikleri Arap lider.

Ben Mehmetçik’in oraya gideceğini hiç sanmam, ancak benim bildiğim Hamas örgütü dışarıdan “cengâver üye” kabul ediyor. Salih Turhan’a derhal, yanındaki sakallı kardeşlerini de alarak oraya gitmelerini tavsiye ederim.

Gerek medyada gerek sanal medyada yine bir “terminoloji” hatası yapılıyor. Bahsi geçen olayın geçtiği ülkede yaşayan ve yöneten kimselere “Yahudi ya da Yahudiler” deniyor. Bu tam doğru değil, doğrusu “İsrailliler.” İsrail, Yahudilerin çoğunlukta olduğu bir ülke ancak Hasidikler-Ortodoks Yahudiler, İsrail diye devleti kabul etmiyorlar.

Özellikle Osmanlıdan bu yana Anadolu topraklarında 500 yıldır kardeşlik yaptığımız Yahudi vatandaşlarımız ile İsraillileri karşılaştırma hevesi cehaletin en önde gitmesidir.       

Dünyanın diğer ülkelerinde yaşayan Yahudi vatandaşlar ile İsraillileri karşılaştırmak, “ikisi de Müslüman” diyerek Türkler ile Taliban’ı denk tutmaya benzer. Ben mesela birkaç defa gittiğim İsrail’e bir daha gitmem. Son defa, dönüşte havaalanında bir İsrail polisi bana olmadık hakareti etti.. Empati iyidir de bu biraz zorlama oluyor.

Bu olay üzerinden bugün 5 gün geçti ve duman hala dağılmadı. İsrail, Filistin’i (Gazze’yi) kelimenin tam manasıyla karadan, denizden ve havadan yıkmak ile meşgul.

Aynı 11 Eylül gibi neyin kim tarafından yapıldığı tam anlaşılmıyor. Aynı tarihte ABD, doğrudan geniş manada Müslüman dünyasını hedefe koyarak, “İntikam alacağız” demişti, o günden beri de burnunu bu dünyadan çıkartmıyor.

ABD’de hala bir sürü aklı başında insan 11 Eylül’ün bizzat “ABD derin devleti” tarafından organize edildiğini söylüyor.  Resmi 11 Eylül Komisyonu, jet uçaklarının yüksek hızla çarpma etkileri ve çıkan yangınlar ile birlikte İkiz Kuleler'in çöktüğünü  kabul ediyorlar. Ancak “11 Eylül gerçeği için mimarlar ve mühendisler grubu” adlı bir sivil toplum örgütü de dahil olmak üzere bir sürü “komplo teoristi” grup ve kişi bu argümanlara katılmıyor ve ABD derin devletinin marifeti olduğunu “kendi çaplarında” ispat dahi ediyor.

Bu bakış açısı ile Netanyahu’yu incelersek; adamın bu işi nerede ise planladığı iddia edilebilir...

Sevgili okur, şimdi gelelim söylemek istediğime: Dünyada bazı devlet yetkilileri bazı şeylerle suçlanıyor. Elle tutulur bir şey olursa savcılar adamları pat diye mahkemeye veriyor.  Bakınız, Trump davasına. Tarafsız mahkemeler adamı mahkum ediyor.

Resmen mahkum olamazlar ise, bu defa kamuoyu hiç durmadan bağırıyor. Jimmy Dore, Amerika’nın en ünlü stand-up’çılarından biri olmanın yanı sıra TV habercisi ve siyaset kritiklerinden biridir.

Miting konuşmalarında, TV programlarında şöyle diyor: “Dünyanın en büyük teröristi ABD’dir, 20 yıldır Ortadoğu’da milyonlarca insanı planlayarak öldürdük. Ukrayna savaşını biz kışkırttık. Bizim düşmanımız, Rusya veya Çin ya da Araplar değildir. Ben size en büyük düşmanımız kim söyleyeyim: Bu ülkenin silah endüstrisidir. Siz kararları Joe Biden mı alıyor sanıyorsunuz? Kararları ‘savaş makinaları’ alıyor. Eğer bir yerde ABD askeri varsa biliniz ki oranın tabii zenginliklerini çalmaktayız.”

Jimmy Dore gibi onlarca insan var…

Öte yandan, Tel Aviv merkezli Haaretz gazetesinin 41 yıllık köşe yazarı Zvi Bar'el, İsrail'in Başbakanı Benyamin Netanyahu için “yozlaşmış bir lider” diye yazıyor.

Başbakan'ın ülkeyi, "kimsenin hedeflerini net olarak bilmediği bir savaşa sürüklediğini" iddia eden ödüllü yazar, Netanyahu'nun "sorumluluktan arındırılması gereken bir çete lideri" olduğunu söylüyor.

Rahmetli anneannem, “Bulgur tenceresinden pirinç pilavı çıkmaz” derdi.

Peki, büyük sual şu: Dünyanın naiv denecek kadar saf ve iyi niyetli insanları olan sokaktaki Amerikan vatandaşı ve dünyada sürekli herkesten dayak yemiş olan, çalışkan ve akıllı İsrailli Yahudiler; nasıl oluyor da ellerine güç geçince birden bire ‘Yeşil Hulk’a dönüşüyorlar?

Daha da zorlu sual da şu: Muhalif medya, nasıl oluyor da korkmadan kritik edebiliyor?  

Netanyahu ve Trump gibi insanlar hep var ve olacaklar.

Ancak Jimmy Dore ve Zvi Bar'el gibiler de var. Ama onlar da susar ya da sustururlarsa işte o zaman dünyanın sonu gelmiş demektir.

Yazarın Diğer Yazıları

Diyalog Monşer Büyükelçi Ahmet Süha Umar, Trump...

Son birkaç yıldır bu ülkede ucuz ve bol balık yiyebiliyorsak bunda Süha’nın ciddi emeği vardır. 20 yıl, kurduğu ve başkanlığını yaptığı, Av ve Yaban Hayatı Koruma, Geliştirme Ve Tanıtma Vakfı faaliyetleri ile iki kez, Birleşmiş Milletler Çevre Ödülü, Global 500’e aday gösterilmiş ve daha bir çok ödül almış bir, “iyi vatandaş”tır

T.C.’nin beka sorunu - 2

Beka, TDK’ya göre kısaca “kalıcılık”  yani konmuş olan kuralların devamı, değiştirilmemesi ya da  kaldırılmaması demek. Bundan sonra, tamamen “mantık olarak” bekanın değişip değişmediğini, partilere veya kişilere atıfta bulunmadan ve hiç kritik etmeden “beka sorunun” nereden geldiğine bir analiz yapalım

T.C.’nin beka sorunu

Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti, zaten insanlarda var olan ve yukarıda sayılan bir çok filozof ve düşüncenin ışığı üstüne çağdaş Batı’nın hürriyet ve demokrasi anlayışlarını da katarak, dünyanın ilk laik, kadin eşit, demokrat devletini kurmuştur

"
"