Geçtiğimiz hafta da belirttiğim üzere yeni bir yıla başlamadan önce geri dönüp 2024 yılında yaşadıklarımıza bakmanın, olumlu olumsuz yaşananları sindirmeye çalışmanın, geçen yılın muhasebesini yapmanın ve bitmekte olanla helalleşmenin tam zamanı.
2024 yılı dünya için de ülkemiz için de kolay bir yıl olmadı.
Bilim ve teknolojide gerçekleşen gelişmelerle birlikte, artık geniş insan kitlelerinin ölümüne yol açan kıtlıklar ve salgınlarla boğuşuyor olmasak da insan türünün önüne geçemediği açgözlülüğü ve kanaat etmek yerine hep daha fazlasını arzulama sevdası sebebiyle hala akıl almaz savaşlar ve katliamlar yaşanıyor dünya üzerinde.
Dünyada ve ülkemizde yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen her bir günü bilinmezlerle dolu yeni bir yılı umutla ve heyecanla karşılamayı seçmek direnç ve bilinçli bir tercih gerektiriyor.
İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda, yaşadığımız dünyayı ruh-zihin ve beden bütünlüğümüzü koruyarak sağlıklı bir şekilde deneyimleyebilmemiz için yılmazlık becerilerimizin, adaptasyon kabiliyetimizin ve direncimizin kuvvetli olması gerekiyor.
Bu becerileri kuvvetlendirmemiz gündelik hayatımızdaki alışkanlıklarımıza gösterdiğimiz özenden geçiyor.
Benim ‘Sihirli Yedili’ olarak adlandırdığım, yılmazlık becerilerimizi kuvvetlendirmek üzere yapılacaklar listesinin başında pozitif ve güvenli bağlar kurarak oluşturduğumuz sosyal ağlar içinde olmayı tercih etmek geliyor.
Bunu uyku sağlığı, sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite, espri anlayışı, hayata anlam katan bir amaç sahibi olma ve yeni beceriler edinme takip ediyor.
Mizah
Son dönemde yaşamakta olduğumuz tüm krizlerin gölgesinde, belki de eksikliğini en çok çektiğimiz şeylerden biri de mizah.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi toplama kamplarında tutsak olarak yaşamış olan Nörolog ve Psikiyatr Victor E. Frankl ‘İnsanın Anlam Arayışı’ adlı eserinde yaşama sanatında ustalaşma sürecinde, mizahın olayları espri ışığında görmeyi sağlayan bir çeşit sihir olduğunu belirtir.
İnsanın Anlam Arayışı
Frankl, yaşadığı kamp şartlarında her gün ölümlere şahit olurken hala gülebilecek bir şeyler bulabilmesini ve hayatta kalabilmesini sağlayan en önemli faktörün mizah olduğunu anlatır.
Bu kitaptan bahsetmişken, mizahın ve hayal gücünün insan üzerindeki etkisini çarpıcı bir şekilde izleyiciye aktaran, çok etkilenerek seyrettiğim 1998 yapımı yönetmen Roberto Benigni imzalı ‘Hayat Güzeldir’ filmini anmadan geçemeyeceğim. Hatırlamak ve yeniden izlemek isteyenler için filmin bağlantısını buraya bırakıyorum.
Hayat Güzeldir
İnsanlık tarihi İkinci Dünya Savaşı ve benzeri birçok zorlu zamandan ve eşikten geçti. O günün şartlarına, her türlü zorluğa rağmen direnç gösterebilenler yaşamaya devam etti. Bizler ve bizden sonraki nesiller de yılmazlık becerilerimizi ve adaptasyon kabiliyetimizi geliştirebildiğimiz ölçüde bu dünyada var olmaya devam edeceğiz.
Mizah anlayışı, hayatı göğüslememizde bize önemli bir destek sunuyor. Tüm olumsuzluklara karşın hayatı yaşanabilir kılıyor. Bizi gerçekliğin acımasızlığı ve çirkinliği karşısında bile kahkahalarla gülebilir hale getiriyor. Mizahın yarattığı bu sihir ve insana kattığı güç, katlanılamaz sandığımız halleri hafifletiyor.
Mizah anlayışına sahip olmak, mizah geliştirebilmek ve bununla birlikte gülmek, kahkaha atmak bizi hem ruhen hem de bedenen besliyor. Kahkaha attığımızda beynimizde mutluluk hormonları olarak da adlandırılan kimyasallar salınıyor ve bedenimizdeki stres hormonu seviyesi düşüyor. Bu durum da bağışıklık sistemimizin güçlenmesine katkı sunuyor.
Yani mizah; ruhumuzun da bedenimizin de es geçmememiz gereken bir gıdası ve şifası.
Şifasının yanı sıra mizah üretmek, buna katılmak ve kahkahalarla eşlik etmek, insanın hayatı bu kadar zorlaştırdığı bir dünyada devrimci bir eylem.
Dünya üzerinde insan canlısı var olduğu sürece çilenin ve ıstırabın bitmeyeceği bir gerçek.
Bu gerçeğin kabulü ile dünya üzerinde var olamaya devam ettiğimiz sürece mizahın iyi oluş hallerimize olan katkısını içinde olduğumuz şartlar her ne olursa olsun es geçmemekte fayda var.
Yeni yılda, her şeye rağmen mizahın da katkısıyla ne halimiz varsa gülelim!
Umutla beklediğimiz yeni yılın dünyaya, memleketimize, insanlığa ve tüm canlılar alemine barış, huzur, mutluluk ve sağlık getirmesini dilerim.
İlksen Utlu kimdir?
Çukurova'da doğdu ve büyüdü. Orta ve lise eğitimini Tarsus Amerikan Koleji'nde tamamladı.
Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu.
10 yıl İngilizce öğretmenliği yaptı.
Eğitim yolculuğu son yıllarda farkındalık çalışmaları alanında devam ediyor.
Bir eğitimci ve hayat öğrencisi olarak hayatın içinde yaptığı gözlemleri ve farkındalık üzerine yaptığı çalışmaları harmanlayarak, insan gelişimine ve iyi oluş hallerine katkıda bulunmak üzere kitaplar yazıyor.
Yazarın "Üzüntü ile Neşe, Gezerler Hep El Ele' ve "Ahenk İçinde' adlı kitapları bulunuyor.
|