2023 yılının en ilgi çekici filmlerinden birisi “Bir Düşüşün Anatomisi “ idi. Fransız Alplerinde başlayıp, mahkeme salonunda “suçsuzluğun ispatını” irdeleyen filmi izlemekten büyük keyif almıştım.
Beşiktaş maçıyla başlayıp, Young Boys maçıyla devam eden düşüş sürecine, Galatasaray yönetimi de iletişim noksanlığını ekleyince, Galatasaray’ın nasıl toparlanacağı merak konusu olmuştu elbette. Herkes bir düşüşün anatomisi için kalemini sapını gül yerine biber ile donatırken, buna set çeken isim ise yine Okan Buruk oldu.
Düşüş sonrası yükselişin başlangıcı ise milli ara oldu Galatasaray’da. Bu ara sadece oyunculara değil, Okan Buruk ve ekibine de iyi gelmiş olacak ki, Galatasaray’da toparlanma emareleri de bu süreçte başladı. Ligin kalitesinden ve karşılaştığı ekiplerden bağımsız; Okan Buruk’un hastalığı teşhis etmesi ve tedavi sürecini başlatması lig maçlarında gözükmüştü. Derbiye kadar sakin kalıp sessizliğini bozmayan Okan Buruk, doğru kurgu ve plan ile ezeli rakibini hem de evinde bir kez daha 3 golle sürklase edince gözler de haliyle Paok maçına çevrildi. Zira taraftar her ne kadar derbi galibiyetinden memnun olsa da Young Boys maçında midesine yediği yumruğu hazmedebilmiş değildi.
Gerek derbi sonrası gerekse Paok maçı öncesi beyanları, Okan Buruk’un talihsiz “Başarı isteyen City ya da Madrid’i tutsun” açıklamasından dolayı taraftardan dilediği sessiz özürünü de temsil ediyordu.
Paok maçı da bu duyguyla başladı zaten. İsyan bayrağını açan ve transfer dönemi sonrası çehresini değiştiren Galatasaray henüz 20. saniyede Osimhen ile gole yaklaşınca, derbi sarhoşu olmayan taraftarını da maçın içine hemen almaya başladı. Gabriel Sara ve Jakobs’un etkili oyunu, takımı İcardi gibi sahiplenen Osimhen’in yırtıcılığı, sezonun beklenmeyen oyuncusu olmaya aday Yunus’un özgüveni ibreyi Galatasaray lehine çevirmeye yetmişti. Yedek kalecinin önemi devre biterken gelen Paok atağında anlaşılırken, en azından benim kafamda soru işareti yoktu. 2. yarı başında gelen gol sonrası, Mertens’in etkisini tamamen kaybetmesi ve değişiklik beklenirken yenen gol akıllara yine “Okan Buruk ve geç gelen oyuncu değişiklikleri” düşmesine sebebiyet verse de, mükemmel pas örgüsü sonrası Mertens ve Osimhen’in akıl dolu kafa pasları sonucu atılan Yunus Akgün golü endişeleri bitirdi.
Geceden notlar
1 ) Osimhen: Yine kendisine yazılamayan bir gol sevinci yaşamış olsa da hem çalışkanlığı hem de İcardi’nin takım üstündeki hakimiyetini kabul eden mütevazılığı ile taraftara esprili "Galatasaray Ada’sı kaça gider" acaba sorusunu yine sordurtmaya başladı.
2 ) Yunus Akgün: Bu sezonun "x" faktörü kendisi olacak gibi. Doğru rolde doğru oyunu oynayarak özgüvenini kazanırken, Okan Buruk’un değişen kurgusundaki kilit isimlerden olmayı da başardı. Artık topu eveleyip gevelemiyor ve her an pozisyonun ve oyunun içinde kalıyor.
3 ) Gabriel Sara: Ödenen bonservis bedeli sebebiyle kafasında soru işareti olanlar, şüphelerini babaanne sandığına naftalinle kaldırmışlardır. Pas ve oyun görüşü kalitesi bir yana, çabuk öğrenme ve öğrendiklerini sahaya yansıtması ile Sara Galatasaray adına gecenin en iyilerindendi. Sezon bittiğinde 100 aileye “ yılın transferi kim” diye sorulursa, ilk 5 cevap arasında adı kesinlikle yeralacaktır.
4 ) Abdülkerim: Sakatlık sonrası "o eski halinden eser yok" şarkısını söyleten Abdülkerim nihayet toparladı. Davinson ile olan uyumu, önsezisi ile kestiği hücumlar ve oyuna katılımı ile Galatasaray taraftarının yüreğine su serpen günlerine geri döndü.
5 ) Okan Buruk: “Benim oyunum budur” ısrarından vazgeçti ve yine özel hazırlık ile derbi zaferini Avrupa galibiyetiyle taçlandırdı. Ki taraftarın isteği de Okan Buruk’un “özgüvenli mütevazi” patronluğuydu. Şampiyonlukların “ araç” Avrupa’nın “ amaç” olduğu günlere dönüş için konuşmak erken ama Okan Buruk en azından başlama vuruşunu Paok maçıyla yapmış oldu.
|