Bu tip maçları, hayatımıza video kaset sonrası giren video cd (vcd) için çekilen büyük stüdyo imzalı hayal kırıklığı yaratan filmlerine benzetiyorum. O dönem, stüdyolar büyük isimlerle birkaç filmlik paket anlaşma yapar, gişe filmleriyle beraber, sıkıntılı senaryoya sahip filmleri çekici hale getirmek için de bu yıldızların gölgesine saklanırlardı. Robert de Niro, Edwars Norton ve Milla Jovovich'li Stone filmi, ben de hayal kırıklığı yaratan filmlerden biriydi. İkiye bölünmüş VCD formatında ilk bölümü yıldızların nasıl oynadığına dair merakla izlemiş lakin ikinci bölüm için CD değiştirmemiştim, hiç içimden gelmemişti. Dün akşamki oyunun bende bıraktığı tat tam olarak buydu ama tabii ki CD değiştirmeme hakkımız yoktu.
Yeni Ali Sami Yen Stadının ilk efsanelerinden olan ve transferiyle şampiyonluğun seyir dümenini Galatasaray'a kıran Selçuk İnan'ın bu stattaki teknik direktörlük performansı futbolculuğunu aratır şekildeydi. Takımı, ki prosedür gereği oynamayanlar ve sakatlar belini bükmüş olsa da, maç için seçtiği şık kıyafet kombini gibi uyumsuz olunca da, tek perdelik gösterinin tek hakimi Galatasaray oldu.
Normal şartlarda bu yazının Şampiyonlar Ligi ilk maçı yazısı olması gerekirken, Young Boys 2. maçı için ertelenen Gaziantep FK maçı yazısı olması ise bize özgü üzücü bir durum aslında. Galatasaray'ın, hafta sonu oynanacak derbi öncesi oynayacağı oyun ve skor taraftarlar tarafından merak konusu iken, Okan Buruk en azından devre arası transfer dönemine kadar, hangi oyuncuların belirli mevkilerin ikamesi olacağına dair ipuçlarının peşindeydi ki Berkan'a verdiği rolle bizi fazla merakta bırakmadı.
Galatasaray'ın maça yaptığı güçlü başlangıç, ilk 3 dakikada verdiği mesaj "Bu maçta sıkıntı çıkmaz" idi ki öyle de oldu. Berkan'ın verilen görevi basitçe yapıp, 2. yarıdaki gibi pas fantezisine bulaşmaması, Yunus'un topla fazla temas etmeden de etkili olunabileceğini dair emareler taşıması, Sara'nın hızlı oyundaki etkisi, Barış Alper'in orantısız gücü ve Davinson Sanchez'in liderliğinin getirdiği güç, Galatasaray'ın oyunu ve skorunu almasına yeten baş etmenlerdi. Hafta sonu oynanacak derbi kafasına girilen 2. devreye dair en güzel an ise Furkan'ın Muslera'yı orta sahadan avladığı mükemmel goldü ki burada hatalı olan Muslera değil, topun kıymetini bilmeyen Torreira idi. Niçin Muslera olmadığını ise Cruyff ile Zubizarreta arasında geçen diyalog üzerinden anlatalım.
Johan Cruyff bir idmanda kalecisi Zubizarreta'ya savunma hattı ile arasındaki mesafeyi her an korumasını söyler. Takım ataktayken, Zubizarreta'nın da kalesini terk edip, yayın üzerine kadar çıkması gerekmektedir Cruyff'a göre. Deneyimli kaleci, "İyi de o sırada topu kaptırırsak ve rakip, orta sahadan aşırtma bir vuruşla bana gol atarsa ne olacak?" diye sorar. "Çok basit" der Cruyff gülerek, "Dönecek ve golü atan futbolcuyu alkışlayacaksın. Orta sahadan atabildiğine göre alkışı haketmiştir."
Muslera, Okan Buruk döneminde, özellikle de geçen sene tıpkı Zubizarreta gibi oynamaya başlamıştı. Dün Furkan'ın attığı mükemmel golden sonra da Cruyff – Zubizarreta aklıma geldi ve golün tekrarını izlerken de yüzümdeki tebessümü fark ettim; bu oyunu güzel kılan meselelerden biri de, kötü oyunda atılan nefis gollerdi.
Dipnot: Rizespor maçı sonrası, çime dair eleştiri getirmiştim ki dün akşam da zemin sıkıntılıydı. Bu işin profesyonelleriyle konuştuğumda ise çıkardığım sonuç şu oldu: Galatasaray'ın zeminini değiştirme vakti gelmiş. Peki zemin niçin bu durumda? İşi bilenlerin açıklaması aşağıda…
"Arena tarzında yapılmış statlarda seyircilerin yağıştan daha az etkilenmesi için, çatı güneş ışığının girmesini engelleyecek kadar büyük yapılıyor. Galatasaray'ın Stadı bir de 'çatı açılır kapanır' olacak diye, normalden de çok daha büyük bir çatı konstrüksiyonu var ki Galatasaray bu sayede (GES ) kurdu. Sıcaklık ve iklim koşullarına göre çimlerin yetişmesine uygun şartlar yapay güneş ışıkları ve fanlar ile simüle edilmeye çalışılıyor ama doğa kadar da başarılı olunamıyor.
Rizespor maçında gözlemlediğim, özellikle batı tarafında hastalığa bağlı doku kaybı çok fazlaydı ve hastalığı tedavi ederken de başka şeylerden taviz vermek zorunda kalınılmıştı.
Sıcaklık normalden fazla olunca da, sentetik lifler yüzey ısısını arttırıp yanındaki doğal bitkiyi öldürüyor, soğutmak için suladığında da ya mantar oluşumunu destekliyorsun ya da hastalık için attığın ilaçların etkisini azaltıyorsun. Galatasaray'ın kulüp çalışanı olan bir ziraat mühendisi ile beraber bakım irketi ve alanında uzman Portekizli bir adamı da var ama iş tamamen onlarda bitmiyor."