Geçtiğimiz pazar gecesi Burkina Faso'dan darbe haberleri ve dedikoduları yükselmeye başladı. Bazı askeri birliklerden yükselen silah sesleriyle başlayan karmaşa ve muamma ertesinde, pazartesi (24 Ocak) akşama doğru ülkede bir darbenin vuku bulduğu kesinleşti. Batı Afrika'daki eski Fransız sömürgeleri darbe yapmak üzere sanki sıraya girmiş durumdalar. Buna mukabil, eski İngiliz sömürgeleri maşallah demokratik düzenlerini titizlikle koruyorlar ve kalkınıyorlar. Mali, Gine (Konakri) ve Çad'ın ardından bu defa sırayı Burkina Faso aldı.
Burkina Faso'da meydana gelen darbenin sebepleri üzerinde, ülkeyi yakından tanıyanlar arasında mutabakat var: 2015 yılından itibaren her geçen yıl giderek artan cihatçı saldırılar karşısında, orduya yeterli kaynakların ayrılmaması sürekli serzeniş konusu oldu ve şikayetlere yol açtı. Silahlı kuvvetlerin bu sebeple saldırılar karşısında kayda değer kayıplar vermesinin, özellikle alt seviyelerdeki askerler arasında ciddi rahatsızlıklara yol açtığı biliniyor ve konuşuluyordu. Son 6 yıl içinde, cihatçı saldırılar karşısında, 3 bin civarında asker ve sivil hayatını kaybetti. 21 milyon nüfuslu ülkede, 2 milyon kişi evini terk etmek zorunda kaldı. Ülkenin kuzeyinde bulunan Mali ve doğusunda kalan Nijer'in de, 2013 yılından bu yana cihatçı gruplar ile yoğun biçimde mücadele ettiklerini biliyoruz. Söz konusu 3 ülke sınırlarının birleştiği bölgede, 5-6 yıldır, bir türlü güvenlik sağlanamıyor, devlet hakimiyeti tesis edilemiyor. Cihatçı gruplar bir ülkeden hareket ediyor, diğerinde saldırıyı gerçekleştiriyor, üçüncü ülkede izini kaybettiriyor.
2020 yılı kasım ayında düzenlenen seçimleri mevcut cumhurbaşkanı Roch Marc Christian Kabore ilk turda kazandı. Kampanya döneminde, liderler, tamamen ülkenin cihatçı terör gruplarından nasıl kurtarılacağı ve terörün yol açtığı etnik çatışmaların nasıl sona erdirileceği üzerinde konuştular ve yoğunlaştılar. Anılan dönemde terör saldırıları nedeniyle kampanyalara zaman zaman ara verildi. Sınıra yakın kuzey ve doğu bölgelerinde, ülke topraklarının neredeyse beşte birini kapsayan bir alanda, güvenlik sağlanamadığı gerekçesiyle, seçmenlerin sandık başına gidemedikleri uluslararası basına yansıdı.
2020 kasım ayında, oyların yüzde 58' ini toplayarak ikinci dönem için tekrar seçilen, önceki dönemlerin başbakanı ve meclis başkanı Roch Kabore, 14 ay sonra, askerler tarafından koltuğundan indirildi, halen başkent Ouagadougou' nun (Vagadugu okunur) bilinmeyen bir yerinde tutuluyor. Geriye baktığımızda, 2021 yılında meydana gelen çok sayıda saldırı arasında, halen akıllardan çıkmayan üç büyük saldırı neticesinde, toplam 300 civarında asker ve sivilin hayatlarını kaybetmesinin, ülkede ciddi bir infiale yol açtığını ve büyük protestolara sebebiyet verdiğini hatırlıyoruz:
- 4 ve 5 Haziran günlerinde, ülkenin kuzeydoğusunda, Nijer sınırındaki Yagha eyaletinde bulunan Solhan kasabasında gerçekleştirilen saldırıda, 170 civarında sivilin öldürülmesi ülke çapında protestolara yol açtı. Güvenlik güçleri katliamı engelleyemedikleri için eleştirildi.
- 14 Kasım günü, ülkenin kuzeyinde, Mali sınırındaki Soum eyaletinde, İnata'da konuşlu askeri birliğe karşı, motorsiklet ve pikaplar ile gerçekleştirilen saldırıda, 50'nin üzerinde asker öldürüldü. Bu saldırı, alt ve orta seviye askerler arasında, komuta kademesinin üst sıralarına ve hükümete yönelik büyük bir kızgınlığa, tepkiye ve infiale yol açtı. Asker içinde rahatsızlığın arttığı, darbe söylentileri ile birlikte yayılmaya başladı.
- 23 Aralık tarihinde, ülkenin kuzeyinde (Ouahigouya), teröre karşı mücadelede ordunun yanında yer alan "Vatanı Savunma Gönüllüleri" ismiyle tanınan grup mensuplarının, bir ticari konvoya eşlik ettikleri sırada, pusuya düşürülmeleri neticesinde, 41 gönüllünün hayatlarını kaybetmeleri bardağı taşırdı, halk sokaklara döküldü, protestolar durdurulamaz hale dönüştü.
27 yıl süren Blaise Campaore döneminin sona ermesinin ardından, cihatçı terörün yükselmeye ve yayılmaya başladığı senelerde, 2015 yılında iktidara gelen Roch Kabore yönetiminin, terörle mücadeleyi henüz bilmeyen, buna göre yapılandırılmamış Burkina Faso ordusunu, gerekli kaynakları sağlayarak, yeni baştan teşkilatlandırmamasının yol açtığı sosyal ve siyasi yaraların, 6 yıl sonra, askeri darbe ile sonuçlandığı anlaşılıyor. Başkan Kabore, terör guruplarının meydana getirdiği asimetrik savaş tehditini dikkate alıp, zamanında, silahlı kuvvetler içinde gerekli yapılanmaya gidebilseydi, askere gerekli desteği ve teçhizatı verebilseydi, böylesi ağır bir terör bilançosu ile karşı karşıya kalmaz, bugün muhtemelen koltuğunu korur ve darbe ile karşılaşmazdı.
Burkina Faso'da meydana gelen darbeyi, komşu ülkeler Mali, Gine (Konakri) ve Çad'da şahit olduğumuz darbeler ile aynı kefeye koymak doğru olmaz. Burkina Faso halkı, darbeyle iktidara geldikten sonra 27 yıl ülkeyi yöneten Blaise Campaore'nin iktidardan çekilme döneminde (2014), darbe yapmaya kalkışan general Gilbert Diendre'ye geçit vermemiş, demokratik düzen içinde, Roch Kabore önderliğindeki sivil yönetimin önünü açmıştır. Burkina Faso'da, ülke savunması ve güvenliğinde, yabancı unsurlara tereddütle yaklaşan ve egemenlikten taviz vermeyen bir anlayış hep hakim olmuştur
Hafta sonunda, Yarbay Paul-Henri Sandaogo Damiba önderliğinde gelişen askeri darbe, beklenildiği üzere, başta Afrika olmak üzere uluslararası toplum tarafından kınanmış, tutuklanan devlet başkanı ve diğer hükümet üyelerinin derhal serbest bırakılmaları istenilmiştir. Bundan sonra ne olacağını söylemeye gerek yok. Bamako ve Konakri ve Encemine'deki darbecilerin izinden gidilecek. "Kurtuluş ve Restorasyon için Yurtsever Hareket" önderliğinde yürütülecek geçiş dönemini müteakip, seçimlerin düzenleneceği taahhüt edilecek.
Darbenin iyisi olmaz. Ancak Afrika'nın gerçeklerini ve terörle mücadelenin hayati önemini de görmezden gelemeyiz. Darbeyi "ama"sız "fakat"sız kınarken, Burkina Faso güvenlik güçlerine, Sahra-Sahel kuşağını kana bulamayı sürdüren cihatçı terör unsurlarına karşı mücadelelerinde başarılar dilemeyi ihmal etmeyelim.