Cumhurbaşkanı Erdoğan Kuveyt dönüşü gazetecilere demiş ki:
"Orta Doğu'da Türkiye'siz karar olmaz!"
Okuyunca, aklıma bir şarkı geldi, olur olur bal gibi olur diye başlayan. Şarkıyı Erdoğan için biraz esnettim.
Olur olur
bal gibi olurrr,
hele böyle gidersen
haydi haydi olur!
Irak'ta olmadı mı?
Irak'ta federasyon bize rağmen kurulmadı mı?
Kuzey Irak'da değil federe devlet, özerklik de kırmızı çizgimizdir diye yıllar yılı tepindik de ne oldu?
Kürdistan yönetimi kurulmadı mı?
Irak'lı Kürt liderler Barzani'yle Talabani'yi yıllar yılı muhatap almadık da ne oldu?
Ne değişti?
Barzani ve Talabani'yi sınırın dibinde sadece kaymakamlara muhatap ettik de ne oldu?
Ne değişti?
Gün geldi Talabani'yi Irak Cumhurbaşkanı, Barzani'yi Irak Bölgesel Kürdistan Yönetimi Başkanı olarak, ayaklarının altına kırmızı halılar sererek Ankara'ya buyur etmedik mi?
Yıllar yılı Irak'ın toprak bütünlüğü diye tepindik durduk.
Ne oldu?
Irak'ın toprak bütünlüğü mü kaldı?
Irak üç parçaya bölünmedi mi?
Orta Doğu'da Türkiye'siz karar olmaz derken yakın tarihi gözünüzün önünden şöyle bir geçirme zahmetine katlanıverin.
Irak işgal edilirken...
Irak'ta federasyon kurulurken...
Kuzey Irak'ta Kürdistan devletinin çekirdeği 1990'larda atılırken...
Irak kuzeyiyle, güneyiyle, merkeziyle üç parçaya bölünürken...
Sordular mı size?..
Kararı Türkiye olmadan almadılar mı?
Çare, yeniden
'çözüm süreçleri'dir.
Çare, demokrasi ve hukuktur
Bakıyorum, şimdi de Kuzey Suriye konusunda aynı şarkıları okuyorsunuz.
Irak'ta yapılan hatalara izin vermeyiz deyip duruyorsunuz.
Oysa bu hatalar tekrar ediliyor.
Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, Dışişleri Bakanı'nın ağzından, yani hep bir ağızdan, "Türkiye'siz karar düşünülemez!" deyip duruyorsunuz.
Ama düşünülüyor.
Kendinizi gülünç duruma düşürüyorsunuz.
Ter ter tepindiniz, YPG'ye silah vermeyin diye.
Ne oldu?
Amerika'sı da, Rusya'sı da bize göstere göstere YPG'yi silahlandırmaya devam ediyor.
Hele Trump, hele Trump...
Erdoğan'la Washington buluşmasına günler kala YPG'ye silah talimatını veriyor ve bu kararı açıklıyor.
Irak kuzeyiyle, güneyiyle, merkeziyle üç parçaya bölünürken...
Sordular mı size?
Üstelik, Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü'nden oluşan ağır toplar Washington'dayken basıyor düğmeye...
Bundan daha ağır bir muamele olur mu? Böyle bir muamele karşısında eskiler, "Bundan istiskal çıkar!" derlerdi.
Çok yazık!
Koca ülkeyi ne hallere düşürdünüz.
Ne olacak şimdi?..
Demek ki sizsiz, Türkiye'siz karar alınabiliyormuş...
Tıpkı bir zamanlar Kuzey Irak'taki gibi, Kuzey Suriye'de de bize rağmen kararlar alınabiliyormuş, adımlar atılabiliyormuş...
Çünkü Kuzey Irak hataları, Kuzey Suriye'de de tekrarlanıyor.
Sözü uzatmak yersiz.
Kuzey Irak'taki hata, 'Kürt realitesi'ni tanımaktan kaçınmaktı.
Şimdi Kuzey Suriye'de de 'Kürt realitesi'ni inatla gözardı etmeye çalışıyorsunuz.
Ama olmuyor.
Türkiye'nin manevra alanı daralıyor.
Türkiye tecrit ediliyor.
Türkiye başoyuncu olamıyor.
Tıpkı yıllar önce Irak'ta olduğu gibi, Kürt kartı başka ellere geçiyor, daha doğru deyişle Kürtleri kaybediyorsunuz.
Kürtlere karşı elde sopa bir yere gidemezsiniz.
İçeride de, dışarıda da çıkmaz büyür.
Çare sopa değil, barıştır.
Hem Türkiye'nin Kürtleriyle, hem Suriye'nin Kürtleriyle barış...
Çare, yeniden 'çözüm süreçleri'dir.
Çare, demokrasi ve hukuktur.
Türkiye ancak böyle kurtulur çıkmazdan, maceradan...
Yalın gerçek budur.
Orta Doğu'da Türkiye'siz karar olmaz diyen Tayyip Erdoğan'a bir defa daha sesleniyorum:
Olur olur,
bal gibi olurrr,
hele böyle gidersen,
haydi haydi olur!