13 Haziran 2021

Seçim sandığı devrimi...

Ya da Erdoğan'dan kurtulalım derken bir başka Erdoğan'a yakalanmak...

Cumhuriyet'i demokrasiyle taçlandırmak...
"Sivil darbe dönemi"ne seçimle son vermek...
Son yazımın çerçevesini bu iki konu çiziyordu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'ndan da
bir alıntı yapmıştım:

Türkiye bir sivil darbe dönemi yaşıyor.
Bu dönemden kurtulmanın yöntemi de
demokratik koşullar içinde olmalı.
Bir dikta yönetimini belki de
dünya siyaset tarihinde
ilk kez sandığa giderek yeneceğiz.

Erdoğan'dan kurtulmanın yolu,
HDP dahil
tüm muhalefetin katılacağı
bir "demokrasi ittifakı"yla yapılacak
"seçim sandığı devrimi"nden geçiyor.
Bu bir önkoşul.
Ama yetmez.
Burada can alıcı nokta var:
"Demokrasi ittifakı"nın içi nasıl dolacak?
Eğer bazı temel konularda uzlaşma olmazsa,
Erdoğan gitse de pek fazla
değişen bir şey olmayabilir,
demokrasi yine kapıyı çalmayabilir.

Çizgi: Tan Oral

Evet öyle.
Erdoğan gider,
bir başkası sandıktan çıkar ama,
sivil dikta yönetimi
şöyle ya da böyle yine devam eder.
Bu noktaya geçen gün
Türk siyasetinin bilge adamlarından,
benim derin CHP'li diye tarif ettiğim
Tarhan Erdem işaret etti.
Bu açıdan sevgili Tarhan abi
iki konuyu vurguladı:

1. Parti içi demokrasi...
2. Güçlü yerel yönetim...

Bu memleketin siyasal partiler düzeninde
parti içi demokrasi hiç olmadı.
AKP ile MHP'yi geçiyorum.
Onlarda bunun
esamesi bile okunmaz.
Ama diğer -eski yeni-
partilerde de,
mevcut tüzükleriyle lider sultası,
lider vesayeti
şu ya da bu ölçüde varlığını sürdürüyor.
Demokrasi açısından öteden beri
bir başka sorunlu alan daha vardır:
Yerel yönetimler...
Ankara karşısında güçsüz,
demokrasiden nasipsiz,
merkeze bağımlı yerel yönetimler,
Türkiye'de her zaman
demokrasiye ayak bağı olmuşlardır.
Bir başka deyişle:
Türkiye'de demokrasi bir türlü
bu nedenle ete kemiğe kavuşamamıştır.
Lafı uzatmak istemiyorum.
Bir seçim sandığı devrimi ile
Erdoğan'dan kurtulmanın yolu
demokrasinin temel gereklerini kapsayan
bir "uzlaşma"dan geçiyor.
Bu iş yeterince ciddi tutulmazsa,
yazın bir kenara,
Erdoğan gider
bir başka Erdoğan gelir!..
Bu satırları yazarken,
Rahmetli Demirel'in, Baba'nın bu tür durumlar için söylediği bir söz aklıma geldi:

"Unutma!
Mükemmel iyinin
düşmanıdır."

Merhum Demirel'in
bu sözünün de
altını çiziyorum.
"Hele bir Erdoğan'dan kurtulalım da..."
diyenlerin sesi kulağımda çalınmıyor değil.
Bir "seçim sandığı devrimi"nin
söylendiği gibi kolay olmadığının da
çok iyi farkındayım.
Ama yola koyulurken,
hedefe en iyisini koymak zorundayız.
Bunca acıdan, beladan sonra
bu hedefi vurabiliriz, yapabiliriz.

HADİ,
Hak, Adalet,

Demokrasi İstiyoruz,
HADİ!

İyi pazarlar...

Yazarın Diğer Yazıları

Taksim Meydanı 1 Mayıs'lara açılmadıkça, cezaevleri boşalmadıkça...

Bu ülkede demokrasiden, hukuk ve adaletten, özgürlükten söz edilemez

Ermeni kardeşlerimin 24 Nisan soykırım acısını, Hrant Dink'in "23,5 Nisan" yazısıyla paylaşıyorum

"Kim nasıl anlayabilir bunu bilemiyorum ama hem Ermeni olmak, hem Türkiyeli; hem 23 Nisan'ı yaşamak bütün coşkusuyla ve ertesi günün bir parçası olmak bütün hüznüyle..."

Ortadoğu cehennemine Gazze'ye BARIŞ gelecek mi?

İsrail, İran ve Filistin'de iktidarlar değişmedikçe, Batı'nın İsrail'e kayıtsız şartsız desteği son bulmadıkça, Hamas şiddet ve terörden vazgeçmedikçe Ortadoğu'da barış kapısı açılmaz!