30 Kasım 2024

Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasidir

Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır, daha çok acı çekilmesin, ama... Bu AMA üzerinde düşünmek lazım, geçmiş tecrübeler bunu gerektiriyor

Tarih, 2 Mart 2013.
Milliyet gazetesindeki
köşemin başlığı şöyle: 

Sayın Başbakan,
tarihin eli yine omzunuzda,
tarih bazen yaşarken de
yakalanır!

Yazım şöyle devam ediyor:

Evet, barış zamanıdır,
silahlara veda zamanıdır.
Silah ve şiddetin kullanım süresi
çoktan beri dolmuştur çünkü.
Bundan ötesi çıkmazdır.
Çıkmaz sokak olduğu içindir ki,
bugün artık barış koşulları olgunlaşmıştır.
Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır.
Daha çok acı çekilmesin.
Daha çok insanımız ölmesin.
İnsan hayatından daha kutsal ne olabilir ki.
Onun içindir ki:
Bundan sonrası artık savaşın değil,
barış ve demokrasinin derinleşmesidir.
Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı
gerçek barış ve demokrasiden geçer.
Bundan böyle hedefe kilitlenmek lazım.
Hedef de tek kelimedir:
Barış!
Hedefe kilitlenmek yerine yan yollara saparsak, ormanda ağaçların arasında kaybolursak,
resmin bütününü gözden kaçırırsak
yazık olur, yanlış olur.
“İmralı haberini Milliyet’e kim sızdırdı?”
sorusunun peşinden koşturmanın
herhangi bir yararı yok ki.
"Sabotaj"ı da geçelim, "provokasyon"u da...
Bu tavır her şeyden önce gazeteciliğe,
mesleğimizin özü olan haberciliğe
hiç yakışmıyor.
Şu da söylenebilir:
Bir gerçeği olduğu gibi yansıtan büyük bir haberle ilgili olarak sabotaj diyenlerdir,
asıl ‘sabotajcılar’ın değirmenine su taşıyanlar...
Gazete yapmak ayrıdır,
devlet yönetmek ayrıdır.
İkisi birbirine karıştırılmasın.
Kimse de kimsenin işine öyle karışmasın.
Biliyorum, ikisinin arasından geçen çizgi
bazen incelir, bazen bu yüzden kıyametler kopar.
Amerika’da Domuzlar Körfezi çıkarması,
Vietnam Savaşı, Pentagon Belgeleri
ve Watergate Skandalı yüzünden
ne kıyametler kopmuş,
gazeteci milletinin birçok değerli ferdi
kaç kez "vatan hainliği"yle suçlanmıştı.
Ama sonra o gazeteler ve gazeteciler
tarihe geçtiler, haber ve yorumlarıyla
barış ve demokrasiye sahip çıktıkları için...
Bu konuyu şimdi bir yana bırakıyorum.
Çünkü hedefin adı barıştır.
Ve bugün tek yol barış hedefine kilitlenmektir.
Daha fazla acı çekilmesin,
analar daha çok ağlamasın diyorsak,
bu konuda hakikaten samimiysek,
o zaman yan yollara sapmayalım
ve barışa kurulabilecek tuzakların kaynağına
bilerek bilmeyerek su taşımayalım.
Hiç unutmayın.
Tarih, barış yapanları yazacak.
Tarihin sayfalarına büyük harflerle geçen
onlar olacak. Buna karşılık,
bugün bin bir dereden su getirerek
ve cılkı çıkmış klişeleri çığırtarak
her Allah’ın günü muhalefet yaptıklarını
sananlar ise kendilerine ancak tarihin çöplüğünde
yer bulacaklar.
Sonunda hep savaş değil barış kazanmıştır.
Çünkü kutsal olan insan hayatıdır.
2011 genel seçimlerinden sonra yazmıştım,
Sayın Başbakan tarihin eli omzunuzda!
diye. Barış konusunda almış olduğu
siyasal risk ve sergilemiş olduğu siyasal cesaret dolayısıyla Başbakan Erdoğan’ı kutlamıştım
o tarihlerde.
Bugün de temkinliyim. Ama risk ve cesaret konusunda
kendisini yine kutluyorum.
Şimdi geçmişe dönmenin bir yararı yok.
Ama son iki yıllık kan ve gözyaşı dönemini
keşke yaşamasaydık.
Biliyorum, keşkelerle tarih yapılmıyor, yazılmıyor. Tarih yaşanıyor.
Acılarıyla sevinçleriyle yaşanıyor. Sayın Başbakan;
Tarih bazen yaşarken de yakalanır.
Tarihin eli bir kez daha omzunuzda.
Barış fırsatı bu kez kaçmasın!

* * *

Tayyip Erdoğan,
13 yıl önce bu fırsatı kaçırdı.
Kendi dar siyasi çıkarları,
oy hesapları uğruna
bir kalemde harcadı gitti "barış"ı...
Gerçek bir barışın altyapısı olan
demokrasiden, hak hukuk
ve adaletten Türkiye'yi uzaklaştırdı.
Tek adam oldu,
zamane diktatörü oldu.
Şimdi bunca tecrübeden sonra 
tekrar kalkmış, üstelik bu defa
yanında Devlet Bahçeli'siyle birlikte
"barış oyunu"nu yeniden sahneliyor.
İnandırıcı mı?..
Benim gözümde değil.
Tayyip Erdoğan'ın
inandırıcı olabilmesi için
önce demokrasi ve hukuk
yolunda ciddi adımlar atması,
kayyım siyasetine
son vermesi lazım.
Nokta.

Hasan Cemal kimdir?

Hasan Cemal 1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1969 yılında Ankara'da haftalık Devrim dergisinde başladı. Yeni Ortam dergisi, Anka Ajansı ve Günaydın gazetesinde çalıştıktan sonra 1973 yılında Cumhuriyet gazetesine girdi. 1979 - 1981 yılları arasında Ankara Temsilciliği yaptı. 1981-1992 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesini Genel Yayın Yönetmeni olarak yönetti. Cumhuriyet gazetesi Cemal'in yönetimindeyken 1986'da Sedat Simavi Ödülü'nü kazanarak "yılın gazetesi" seçildi. 

1992-1998 yılları arasında Sabah gazetesinin birinci sayfa yazarlığını yaptı. 1998'den 2013'e kadar yaklaşık 15 yıl boyunca Milliyet gazetesinde yazdı. Nokta dergisi 1989 Doruktakiler ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti köşe yazısı ödüllerini kazandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 yılında da "Araştırma" ödülünü Hasan Cemal'in çalışmalarına verdi. 

28 Şubat 2013'te Milliyet'in manşetinde yayımlanan "İmralı Zabıtları"nın yayınını savunduğu için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın tepkisine hedef oldu. Milliyet yönetimi, "Başbakan'ı ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarını" gerekçe göstererek yaklaşık 15 yıldır yazdığı gazetedeki köşesini kapattı. 

Milliyet ile yolları ayrıldıktan sonra yaptığı röportajlar ve kaleme aldığı yazılar, bağımsız internet gazetesi T24'te yayımlandı. Türkiye medyasının en etkili ve kıdemli isimlerinden olan Hasan Cemal, Mart 2013'ten beri T24'te yazıyor. Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü'nü "hayatı boyunca basın özgürlüğünü savunmak için gösterdiği çaba nedeniyle" 2015 yılında Hasan Cemal'e verdi. Cemal, Türkiye'de bu ödülü alan ilk gazeteci oldu. 

Bir dönem Bilgi Üniversitesi'nde "Medya ve Politika" dersleri veren Hasan Cemal'in yayımlanmış 14 kitabı, tarih sırasıyla şöyle: 

Tank Sesiyle Uyanmak (1986)

Demokrasi Korkusu (1986)

Tarihi Yaşarken Yakalamak (1987) 

Özal Hikâyesi (1989)

Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım (1999)

Kürtler (2003)

Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim (2005)

Türkiye'nin Asker Sorunu (2010)

Barışa Emanet Olun (2011)

1915: Ermeni Soykırımı (2012)

Delila - Bir Genç Kadın Gerilla'nın Dağ Günlükleri (2014)

Çözüm sürecinde Kürdistan Günlükleri (2014)

- Hayat İşte Böyle Geçip Gidiyor (2018)

- Zamane Diktatörleri (2024)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Dostluklar insanı ayakta tutar!

Benim de böyle bir dostum var, Şahin Alpay. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki BİR HİKAYEM VAR'ı yazdın

Eyy Erdoğan, öylesine adaletsiz, hak ve hukuksuz bir dünya yaratıyorsun ki!

Eyy Erdoğan, yaratmakta olduğun bu dünyanın altında kalacaksın, seçim sandığında kaybolup gideceksin, az kaldı!

Hey sen, bana baksana: Yoksa aklında yine savaş mı var?..

Hey sen, bana baksana: Yoksa çöküşünü durdurmak için yine savaş mı yapacaksın?..

"
"