CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun iki sözü
zaman zaman aklıma gelir.
Biri şöyledir:
Cumhuriyet'i demokrasiyle
taçlandıracağız.
Diğerini bu yakınlarda söylemiştir:
Türkiye bir sivil darbe dönemi
yaşıyor. Türkiye'nin bu sivil darbeden
süratle kurtulması gerekiyor.
Bu dönemden kurtulmanın yöntemi de
demokratik koşullar içinde olmalı,
yani sandık gelecek, oyumuzu
kullanacağız ve biz demokrasiyi
tekrar getirmiş olacağız.
Ben bunu bazen şöyle de yorumluyorum:
Bir dikta yönetimini belki de dünya
siyaset tarihinde ilk kez
sandığa giderek yeneceğiz.
Desen: Selçuk Demirel
Cumhuriyet'i demokrasiyle
taçlandırmak...
Bu hedefi Cumhuriyet'in 1923'te
kurulmasından beri vuramadık.
Birinci sınıf demokrasi olamadık.
Hukuk, adalet, özgürlük,
insan hakları dersinden hep çaktık.
Türkiye'ye hakim zihniyet,
"birinci sınıf demokrasi"nin
ya da "zamansız, erken demokrasi"nin
memlekette "bölücülük ve irtica"yı
güçlendireceğine inanıyordu.
Askeri darbeler bunun için yapıldı.
Ama beklenen olmadı.
"Bölücülük" de güçlendi, "irtica" da...
Daha kötüsü oldu,
darbelerle, hukuk dışı uygulamalarla
önleneceğini sandığımız "irtica"
üstelik seçim sandığı yoluyla
iktidara tırmandı.
Türkiye bir uçtan öbür uca savruldu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun
sivil darbe dönemi böyle yaşanmaya başladı.
Ve "askeri darbe"leri geride bıraktık,
"sivil darbe" döneminin acılarıyla
boğuşuyoruz kaç yıldır...
Bu nedenle de haykırmaya başladık:
Hak, Adalet, Demokrasi
İstiyoruz: HADİ!
Başımızı nereye çevirsek,
adaletsizlik, hukuksuzluk kol geziyor.
Çürümüşlük akıl alır gibi değil.
Her taraftan pis kokular geliyor.
Saray düzeni her şeyiyle, devletiyle,
yargısıyla, siyaset kurumlarıyla,
medyasıyla çöküyor.
Korkutucu olan şu:
Saray iktidarı bu çöküşü geciktirmek için
her yola başvurabilir,
memleketi bir "cehennem çukuru"na
yuvarlayabilecek her türlü melaneti yapabilir.
Bunu önlemenin yolu,
Kılıçdaroğlu'nun altını çizdiği gibi
"seçim sandığı"ndan geçiyor.
Bu hedefi tek başına CHP vuramaz.
HDP dahil tüm muhalefetin
ortak bir zeminde buluşması gerekiyor.
Bir demokrasi ittifakı kurulmadan,
hiç hayal etmeyin, içinde kıvrandığımız
"sivil darbe dönemi"nden
kurtuluş yok.
Cumhuriyet'i demokrasiyle
ancak bir büyük demokrasi
koalisyonuyla taçlandırabiliriz.
Hadi o zaman hadi:
Hak, Adalet, Demokrasi
İstiyoruz: HADİ!