İçimi acıtan bir olayın özeti var aşağıda.
85 yaşındaki emekli Korgeneral Vural Avar'ın
hapishaneki ölümü ve cenazesi...
Tek bir üniformalı subayın bulunmadığı
cenaze töreni...
Karısının acılı halleri...
Vural Avar'ın eşi Tuna Avar cenaze töreninde...
Önce Ertuğrul Özkök'ün bu acı olayla ilgili
T24'te yayımlanan yazısı:
Önümde bir fotoğraf duruyor.
Dün Ankara'da Kocatepe Camii'nin
avlusunda çekilmiş.
Genelkurmay Başkanlığı Plan ve
Prensipler Daire Başkanlığı yapmış
emekli Korgeneral Vural Avar'ın
cenazesine ait bir kare…
Emekli bir korgeneralin cenazesi
kalkıyor ama cami avlusunda
üniformalı tek subay yok. Çünkü emekli
paşanın rütbeleri elinden alınmış.
Bir er bile değil artık.
Yıllarca vatan savunmasında görev
aldığı Genelkurmay bir bayrak bile
vermemiş tabutun üzerine konulması için…
Ailesi getirmiş o Türk bayrağını…
85 yaşında bir insan.
28 Şubat davasında mahkûm olmuş
ve cezaevinde hayatını kaybetmiş.
Öyle sıradan bir ölüm değil…
Demans hastası...
Banyoda düşüp kaburga kemiklerini kırmış.
Kemikler akciğerine batmış.
Hipokrat yemini etmiş birkaç doktor
"Bir şeyi yok gidip hücresinde yatabilir"
raporu vermişler. Dün Kocatepe Camii'nin
avlusunda, bu ülkede uzun yıllar
unutulmayacak bir dramın
görüntüleri kayda geçti.
* * *
Halk TV'nin Medya Mahallesi'nde
Ayşenur Aslan'la Emin Çapa'nın
insanın içine işleyen konuşmaları:
Emin Çapa: Bu artık gerçekten
başka bir nokta. Mimik cezaları gibi,
"çarşıya pazara çıksa" denilince
Fox'a verilen ceza gibi. Bu yazılan
altyazılar bunlar artık başka bir
boyuta taşındı. Ülkenin bir generali
hapishanede sabah hücresinde
ölü bulunuyor. Ayşenur ben
anlatamayacağım, sen anlat.
Orada bir ayrıntı var...
Kaburgalarını kırıyor, düşüyor,
hastaneye gidiyor...
Ayşenur Arslan: Dün anlattım
bir kez daha anlatayım.
Vural Avar 28 Şubat kumpas
davasının birçoğu zamanında
FETÖ'cüler tarafından hazırlanmış
iddialarla yargılanan isimlerden biri.
Cezaevinde Demans hastalığı
başlangıcı da var. Düşüyor
kaburgalarını kırıyor hastaneye
kaldırılıyor. Eşi de kendisi de
havacı albaylıktan emekli.
Hastaneye gidiyor görmek istiyor
eşini izin verilmiyor, "bari kapıdan
bir görsem" diyor. Savcı odanın
kapısından eşine bakıp da bir selam
verip, belki bir öpücük gönderip
moral vermesine izin vermiyor.
Vural Avar, eşi Tuna Avar ile birlikte...
Emin Çapa: Bu zulümdür!
Zulüm diye bir şey varsa bu dünyada
bu odur. Kapıdan bakacak,
eşi görecek...
Bu zulümdür.
Ayşenur Arslan: Bu halde "güle güle"
diyorlar hücresine doğru.
Beyefendi'yi cezaevine gönderiyorlar.
Hücrede şöyle anlıyorlar öldüğünü:
Sabah içtimaya çıkmayınca 'nerede'
diye bir bakıyorlar ki hücrede ölmüş.
Çok ağır bir şey... Ben o fotoğraf dün
ekranlara geldiğinde sizlere yansıtmamaya
çalıştım, gözlerim doldu hatta
biraz da ağladım. İnsan sevdiğine,
eşine veda edebilmeli, cezaevinde
ve hastanede elini tutabilmeli.
Hakikaten bu nasıl bir zulümdür ya!
Ve zaten biliyorsunuz er olarak uğurladılar;
rütbeleri söküldü.
Emin Çapa: Barış Terkoğlu
çarşamba akşamı şunu anlattı:
Korgeneral diye gelen mektupları
vermiyorlarmış, yırtıp atıyorlarmış.
Ayşenur Arslan: Çünkü er! Sevdiklerinden gelen
bir mektup... Tanıdığı tanımadığı...
Cezaevinde hücredesiniz, yaşınız 85...
Mektup alamıyorsunuz ya!
Emin Çapa: Bunların hiçbirini tek başına ele
almamamız lazım. Bunların hepsi organize kötülük
dediğimiz şey. Bunların hepsinin bir amacı var.
Hepsi toplum mühendisliğinin bir parçası.
Ayşenur Arslan (fotoğrafı göstererek):
Kapıdan bakmasına izin verilmeyen eşi,
fotoğrafına bakarak uğurladı.
Emin Çapa, RTÜK'ün Medya Mahallesi’ne, "terör mimikle övüldü" iddiası üzerine ceza verilmesini maske takarak protesto etti. Çapa, yüzüne taktığı maske ile, "Sayın RTÜK Başkanı, mimik yok, farkındaysanız hiç mimik yapmıyoruz. Hazımsızlık var ülkede, biz de salağız hiç duymuyoruz" dedi.
* * *
Oya Baydar'ın T24 yazısındaki
"vicdan notu" notu:
28 Şubat tutuklusu 85 yaşındaki
Alzheimer hastası general Vural Avar
hapishanede yaşamını yitirdi.
Askerî vesayetin, darbeciliğin
her zaman karşısında durmuş
ve her defasında mağduru olmuş
biri olarak vicdanım ne bu ölümü
ne de bu yaşta insanların hapishanelerde
tutulmasını kabul ediyor. Muhalefet
bu konuyu üzüntülerini belirterek,
hesap soracağız falan diyerek
geçiştiremez. Hapishanelerdeki
istisnasız bütün hasta mahkûmların
tahliyesini, 65 yaş üstü bütün mahkûm
ve tutukluların serbest bırakılmasını
acil talep olarak yükseltmekle;
bununla da yetinmeyip iktidara
geldiğinde atacağı ilk adımın bu
olacağını taahhüt etmekle yükümlüdür.
Mafya babalarının özel aflarla, özel
infaz yasalarıyla serbest bırakıldığı,
adaletin, hukukun yok edildiği bu
düzende hiç değilse
vicdanlarınızın sesini dinleyin.
Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen'in
Sevgili dostu Avar için kaleme aldığı
"Korgeneral Vural Avar'ı kim öldürdü?"
başlıklı T24 yazısı:
Vural Avar'ın ölümünden kim sorumlu?
İddianameyi hazırlayan FETÖ'cü savcı mı?
Sahte kanıtlarla karar veren yargıçlar mı?
Başvuruyu bir türlü görüşüp karar veremeyen
Anayasa Mahkemesi mi? Demans hastasına
"cezaevinde kalabilir" raporu veren doktorlar mı?
Yargıyı intikam aracı olarak kullanan iktidar
ve kin, nefret kusan yandaşları mı?
Yoksa hepsi birden mi?
Vural Avar'ın tek gözü ameliyatlı 63 yıllık eşi
Tuna Avar verdiği ölüm ilanında,
"eşime yapılan haksızlık ve adaletsizlikleri
asla unutmayacağım" diye yazdı.
Tuna Avar Türkiye'nin ilk kadın jet pilotlarından.
Albay rütbesinden emekli oldu. Birbirlerini
çok seven bir çifttiler. Tuna elbette yapılanları
unutmayacak. Ama sadece Tuna'nın
unutmaması yeterli mi? Toplum olarak Vural Avar'a
ve onun gibi cezaevinde bulunan 10 arkadaşına
yapılan haksızlıkları, hukuksuzlukları
unutacak mıyız? Yoksa, başka haksızlıkların
önüne geçmek, cezaevinden tabutların çıkmasını
önlemek için toplumsal bir tepki gösterecek miyiz?
Her şey bir yana, savcılar ne yapacak?
Vural Avar'ın ölümüne yol açan sorumlularla ilgili bir
soruşturma, ama etkili bir soruşturma, açacaklar mı?
Hasan Cemal kimdir?
Hasan Cemal 1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1969 yılında Ankara'da haftalık Devrim dergisinde başladı. Yeni Ortam dergisi, Anka Ajansı ve Günaydın gazetesinde çalıştıktan sonra 1973 yılında Cumhuriyet gazetesine girdi. 1979 - 1981 yılları arasında Ankara Temsilciliği yaptı. 1981-1992 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesini Genel Yayın Yönetmeni olarak yönetti. Cumhuriyet gazetesi Cemal'in yönetimindeyken 1986'da Sedat Simavi Ödülü'nü kazanarak "yılın gazetesi" seçildi.
1992-1998 yılları arasında Sabah gazetesinin birinci sayfa yazarlığını yaptı. 1998'den 2013'e kadar yaklaşık 15 yıl boyunca Milliyet gazetesinde yazdı. Nokta dergisi 1989 Doruktakiler ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti köşe yazısı ödüllerini kazandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 yılında da "Araştırma" ödülünü Hasan Cemal'in çalışmalarına verdi.
28 Şubat 2013'te Milliyet'in manşetinde yayımlanan "İmralı Zabıtları"nın yayınını savunduğu için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın tepkisine hedef oldu. Milliyet yönetimi, "Başbakan'ı ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarını" gerekçe göstererek yaklaşık 15 yıldır yazdığı gazetedeki köşesini kapattı.
Milliyet ile yolları ayrıldıktan sonra yaptığı röportajlar ve kaleme aldığı yazılar, bağımsız internet gazetesi T24'te yayımlandı. Türkiye medyasının en etkili ve kıdemli isimlerinden olan Hasan Cemal, Mart 2013'ten beri T24'te yazıyor. Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü'nü "hayatı boyunca basın özgürlüğünü savunmak için gösterdiği çaba nedeniyle" 2015 yılında Hasan Cemal'e verdi. Cemal, Türkiye'de bu ödülü alan ilk gazeteci oldu.
Bir dönem Bilgi Üniversitesi'nde "Medya ve Politika" dersleri veren Hasan Cemal'in yayımlanmış 13 kitabı, tarih sırasıyla şöyle:
- Tank Sesiyle Uyanmak (1986)
- Demokrasi Korkusu (1986)
- Tarihi Yaşarken Yakalamak (1987)
- Özal Hikâyesi (1989)
- Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım (1999)
- Kürtler (2004)
- Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim (2005)
- Türkiye'nin Asker Sorunu (2010)
- Barışa Emanet Olun (2011)
- 1915: Ermeni Soykırımı (2012)
- Delila - Bir Genç Kadın Gerilla'nın Dağ Günlükleri (2014)
- Çözüm sürecinde Kürdistan Günlükleri (2014)
- Hayat İşte Böyle Geçip Gidiyor (2018)
- Hasan Cemal'in "Zamane Diktatörleri" adını taşıyan basılmamış bir kitabı daha var.
|