Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni yasama yılını açarken demiş ki:
"Avrupa Birliği'ne ihtiyacımız kalmadı."
Haklı Erdoğan.
Evet, AB'ye ihtiyacımız yok!
Fotoğrafa bakıyorum.
Meclis Başkanı'nın makam odası.
Devlet, Erdoğan'ın etrafında.
Baş köşede Devlet Bahçeli.
Meclis Başkanı, Başbakan.
Yüksek yargı üyeleri.
Genelkurmay Başkanı.
Gözüm Kılıçdaroğlu'nu arıyor.
Ana muhalefet lideri yok fotoğraf karesinde. Anlaşılan, Meclis Başkanı Kahraman'ın dalgınlığına gelmiş, CHP liderini davet etmemiş...
HDP'li milletvekilleri de yok.
Muhalefet dışlanmış...
Gazeteciler resepsiyonda HDP'nin yokluğunu hatırlatınca Erdoğan'ın tepkisi:
"Onların yeri Kandil!"
Erdoğan, çevresinde Meclis Başkanı, kuvvet komutanları, milletvekilleri, gazeteciler, davetliler. Konu "referandum"dan açılıyor.
Erdoğan'dan komutanlara:
"Biz her an herşeye hazır olalım."
Kuvvet komutanları:
"Hazırız."
Evet, Erdoğan haklı.
AB'ye ihtiyacımız yok artık.
Neden olsun ki?
Türkiye'ye bugün Erdoğan kriterleri yön veriyor, gerisi hikâye!
Devlet, Erdoğan'ın karşısında el pençe divan!
Çünkü, asıl devlet Erdoğan!
Hazırolda durmayan kalmadı onun karşısında.
Herkes onun iki dudağının arasından çıkacak söze bakıyor.
Bundan böyle AB'ye neden ihtiyacımız olsun ki?
Yargı bağımsız değil.
Kuvvetler ayrılığı uçtu gitti.
Yasaması da, yargısı da, yürütmesi de, medyası da ondan soruluyor.
Demokrasiyi demokrasi yapan bütün bu güçler, iktidar odakları Erdoğan'ın ağzına bakıyorsa, AB'ye neden ihtiyacımız olsun ki?
Bütün iktidar dizginleri artık Erdoğan'ın elinde.
AB'yi AB yapan kriterler çoktan beri geçersiz. AB üyeliğinin olmazsa olmazlarının, demokrasiyi demokrasi yapan temel değerlerin, yani "Kopenhag kriterleri"nin yerinde yeller esiyor.
Neydi Kopenhag kriterleri?
Demokrasi...
Hukuk devleti...
Hukukun üstünlüğü...
İnsan haklarına saygı...
İfade özgürlüğü...
Azınlıkların korunması...
Kadın-erkek eşitliği...
Bu değerler, Kopenhag kriterleridir.
2005'te AB ile tam üyelik müzakereleri, Türkiye'nin bu kriterlere uymaya başladığına dair genel bir mutabakata varılınca açıldı.
Şimdi ise böyle bir mutabakat yok.
Çünkü Kopenhag kriterlerinin yerini bugün artık Erdoğan kriterleri almış durumda.
O yüzden Erdoğan haklı.
AB'ye ihtiyaç kalmadı.
Artık Erdoğan kriterleri yön veriyor Türkiye'ye.
Herkes "Reis"in ağzına bakacak.
Son söz onun iki dudağının arasından çıkacak.
Ne derse o olacak.
Bağımsız yargıymış...
Güçler ayrılığıymış...
Yasama denetimiymiş...
Bağımsız, özgür medyaymış...
İfade özgürlüğüymüş...
Geçiniz!
Bakın, Erdoğan yasama yılını açarken demiş ki:
"Terör örgütleri ve mensupları dışında, OHAL uygulamasından zarar hiç kimse olmamıştır."
Tık yok.
Demokra-siymiş, hukuk devletiymiş çekin kuyruğunu gitsin.
9'u HDP'li, 1'i CHP'li 10 milletvekili hapiste.
Gazeteciler, akademisyenler, insan hakları savunucuları hapiste.
100 bin kişi kamudan atıldı.
50 bin kişi tutuklu.
Mahkeme ve hapishane kapıları tıklım tıklım dolu.
OHAL on binlerce kişiyi işsiz bıraktı.
Sessizlik.
Çünkü Erdoğan buyuruyor:
"OHAL'den zarar gören yok."
Doğru, AB'ye artık ihtiyacımız kalmadı.
Çünkü, Türkiye'ye bugün Erdoğan kriterleri yön veriyor.
Gerisi hikâye!
Demokrasiymiş, hukuk devletiymiş çekin kuyruğunu gitsin.