Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?
324 günde 302 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü bir ülkede...
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?
Ocak ayında 23 kadının...
Şubatta 23 kadının...
Martta 22 kadının...
Nisanda 31 kadının...
Mayısta 27 kadının...
Haziranda 34 kadının...
Temmuzda 22 kadının...
Ağustosta 40 kadınının...
Eylülde 37 kadının...
Ekimde 23 kadının...
1-20 Kasımda 20 kadının...
324 günde 302 kadının erkekler tarafından
...bıçaklanarak,
...kurşunlanarak,
...boğularak,
...dövülerek,
...balkondan atılarak,
...yakılarak,
...başı taşla ezilerek öldürüldüğü bir memleket burası...
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?
Bütün bu korkunç erkek cinayetleri ve kadına karşı şiddet konusunda, CHP ile HDP'nin Meclis'te verdikleri araştırma önergesinin AKP ve MHP tarafından reddedilebildiği bir memleket burası...
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?
Anlatayım:
Adam karısına ulaşmak ister.
Adres için kızını sıkıştırır.
Adresi alamayınca, tabancasını 14 kez ateşler ve öz kızını öldürür.
Katil baba yakalanır, hapse atılır.
Anne boşanma davası açar.
Ama bir türlü boşanamaz.
Sonunda sabrı taşar, isyan eder yargıca:
Beni boşamak için neyi bekliyorsun,
kızımın mezardan çıkıp gelmesini mi?..
Bu adam benim öz kızımı öldürdü,
kızımı...
Yargıç, anne hakkında suç duyurusunda bulunur.
Hâkim beyi bu da kesmez.
Acılı ananın şiddet ve korku yaratacak biçimde bağırdığını gerekçe gösterir, bir sonraki celse için yeterli sayıda polis talep eder.
İşte böyle bir ülkede yaşıyoruz.
Bir kez daha soruyorum:
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?
Kadınların erkek şiddeti karşısında yalnızlaştırıldığı...
Korumasız bırakıldığı...
Kadına şiddetin olağanlaştırıldığı bir memleket burası...
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?
'Kadınlar Birlikte Güçlüdür' örgütünden Cemile Baklacı'nın deyişiyle:
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin üniversitelerden,
Milli Eğitim Bakanlığı müfredatından kaldırılmasına yönelik
çalışmalar yürütülüyor.
'Eşit değiliz,
bu fıtratımızda var' düşüncesi
kültürel olarak kod haline dönüştürülüyor.
Kadınların 8 Mart'taki eyleminden, polis ablukasındalar...
Türkiye böyle bir memleket...
Evet, bir kere daha:
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?
Yine Cemile Baklacı'nın deyişiyle:
Kadınlar ne yapsarsa yapsın,
Kendilerine karşı uygulanan şiddetten kurtulamayacakları algısının yaratıldığı,
Kadınların evlere kapatılmasına yönelik politikaların üretildiği bir ülke burası...
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun deyişiyle:
2,5 milyon kadının okuma yazması yok.
Okuyanlar iş bulamıyor.
Çalışanlar yönetici olamıyor.
Kamuda çalışanların yüzde 34’ünü kadınlar oluştururken yöneticiler içinde kadın oranı yüzde 13.6.
Her 10 evlenmiş kadından neredeyse 4’ü eşi veya birlikte olduğu erkeklerin fiziksel şiddetine maruz kalıyor.
Türkiye genelinde kadınların yüzde 36’sı fiziksel şiddete, yüzde 12’si cinsel şiddete maruz kalıyor.
Maalesef şiddet her 10 kadının 1’inde gebelikte de devam ediyor…
Diyanetin reklam filmi bile soruna ne kadar yanlış yerden bakıldığını, aslında kadının metalaştırılarak, ikinci sınıf insan yerine konulmak istendiğini gösteriyor.
Uzun lafın kısası:
Kadın-erkek eşitliğinin, cinsiyet eşitliğinin lafta kaldığı, içlerinin her geçen gün boşaltıldığı, kadının erkek şiddetine karşı korumasız bırakıldığı bir ülkede yaşıyoruz.
Eyy kadınlar!
Bugün,
25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü.
Sokağa çıkın!
Bana, hemcinslerime, erkeklere hakkınız olanı hatırlatın.
Erkek şiddetine karşı sesinizi bir kez daha duyurun.
Erkek şiddeti benim kaderim değildir diye bir kez daha söyleyin.
Eve kapatılmak benim kaderim değildir diye bir kez daha haykırın.
Sokağa çıkın!
Kadınla erkek eşittir diye haykırın.
Bugün, 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü'nde ben de bir kez daha kadınların yanındayım, erkek şiddetinin karşısındayım.