Tayyip Erdoğan'la George Soros bir masada karşı karşıya, hâllerinden memnun gözüküyorlar.
Davos, 2003 yılı ocak ayı.
Bu fotoğrafın hikâyesini Ahmet Sever T24'te yazdı.
O tarihte ben de Davos'taydım.
Dünya Ekonomik Forumu'nun yıllık toplantısını izliyordum.
Erdoğan'ın siyaset yasağı devam ettiği için başbakanlık koltuğunda Abdullah Gül oturuyordu.
Erdoğan-Gül ikilisinin Davos gündeminde Kıbrıs ve Avrupa Birliği vardı:
Kıbrıs bir engel olmaktan çıkarılacak ve Türkiye'nin AB'ye tam üyelik müzakereleri başlayacaktı.
Hedef buydu.
Ama Ankara'da bu hedefi boşa çıkartmak için düğmeye basılmıştı.
"Asker"de adı Sarıkız, Ayışığı gibi isimleri olan darbe tertipleri asker-sivil işbirliğiyle derinleşiyordu.
Erdoğan-Gül ikilisi bu tertiplerin farkındaydı. Darbecileri etkisiz kılmak ve AB yolunda ilerlemek için yoğun bir çaba içindeydiler.
İşte, Davos'ta Soros'la Erdoğan'ı birlikte gösteren fotoğraf karesi de bu çerçeve içinde yer alıyordu.
Erdoğan bu Davos yemeğinde Soros'a şöyle diyecekti:
“Türkiye’nin açık toplumu biziz, bizi destekleyin.” (*)
Aradan 14 yıl geçti.
Erdoğan şimdi "açık toplum"u ezmekle meşgul. "Sivil toplum"u düşman ilan etmiş durumda.
Önce Saray medyası ve tetikçileri
sahne alıyor, kamuoyu hazırlanıyor, sonra da Erdoğan ipi çekiyor
Bir zamanlar AB yolunda Soros'un koluna giren, asker-sivil darbecilerle mücadele eden Erdoğan, bugün tam tersini yapıyor.
Şimdi o zamanın darbecileri ile kolkola, AB'nin değil "Kızılelma"nın yolunda yürüyor.
"O zamanın darbecileri" de böyle isterdi. AB'ye ve birinci sınıf demokrasiye sırtını çeviren Türkiye'nin Doğu'ya, Rusya'ya, Çin'e açılmasını savunurlardı.
O zamanlar "Ergenekoncular"la mücadele eden Erdoğan, bugün onlarla kolkola...
Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, özgürlüklere bunun için boş vermiş durumda...
Bunun için Amerika'sına, Avrupa'sına neredeyse savaş açmış durumda...
Bunun için insan hakları savunucuları hapse atılıyor, hatta rehin alınıyor.
Bunun için George Soros da Kızıl Soros oldu.
Osman Kavala'ya ilişkin şu sözler Erdoğan'ın:
Bir başka isim, sivil toplumun
yüzü diyorlar. Türkiye'nin
Soros'unun havası çıktı ortaya.
Bağlantıları çıktı ortaya.
Ya siz kime neyi yutturuyorsunuz.
Taksim olaylarının arkasında bakıyorsunuz
aynı kişi.
Bakıyorsunuz belli yerlere ciddi
manada kaynak aktarımının
arkasında bunları görüyorsunuz.
Bu milleti içeriden vurmaya çalışanlara karşı
dik duracağız. Hesabını da soracağız.
Daha soruşturma sürüyor.
Daha iddianame yok orta yerde.
Daha dava açılmamış.
Daha mahkeme başlamamış.
Ama Erdoğan hükmü açıklıyor.
Çünkü o hukukun üstünde değil mi?
Yargı ondan sorulmuyor mu?
Yargı onun ağzına bakmıyor mu?
Allah aşkına bu kaçıncı örnek?..
Erdoğan'ın yargı bağımsızlığını, güçler ayrılığını yerle bir eden kaçıncı örneği, söyler misiniz?
Önce Saray medyası ve tetikçileri sahne alıyor, kamuoyu hazırlanıyor, sonra da Erdoğan ipi çekiyor.
Bu açıdan Osman Kavala örneği tam bir kepazelik!
Bu böyle ilanihaye gidecek mi sanıyorsunuz?
Öyleyse, fena hâlde yanılıyorsunuz.
Yazın bir kenara:
Sonu çıkmaz olan bir sokaktasınız!
* Bu günlerin hikâyesi, 2010'da çıkan Türkiye'nin Asker Sorunu isimli kitabımın 48-129. sayfaları arasında okunabilir.