02 Haziran 2020

Adalet yoksa, barış da yok!

Acılara yabancılaşmak, barıştan uzaklaşmakla eş anlamlıdır

İnternette dolaşıyorum sabah vakti.
George Floyd haberlerine bakıyorum.
Amerika yangın yeri!

Adalet yoksa, barış da yok!

Ve ırkçı cinayeti özetleyen bir slogan:

Adalet yoksa, barış da yok!

Irkçılığa isyan eden bu pankart,
Ümit Kıvanç'ın çarpıcı yazısındaki
o satırları aklıma getiriyor:

 George Floyd’u yere yatırmış, diziyle
boynuna basan, eli cebinde, evet,
cebinde! Bir insanı bu şekilde işkence
ederek öldürürken en ufak rahatsızlık
duymadığı belli olan, aksine, hep
aradığı fırsatı bulmuş birine özgü
memnuniyeti derisinin bütün
gözeneklerinden havaya saçan, öyle ki,
o saçılanların pis kokusunu dijital
fotoğraftan bile alabildiğimiz o faşist
var ya, evet, o ırkçı katil,
fotoğrafta özdeşleşeceğin kişi
odur, yerdeki zavallı adam değil! 
Sen Soma’da polisin yere yatırmış
olduğu protestocuyu tekmeleyen kirli
ruhlu genç adamın, yine yere serilmiş
delikanlıyı üç-beş kişi tekmeleyerek
öldüren gözü dönmüş katillerin
kankasısın.
Hakikatle ilişkini öylesine yitirdin ki,
baktığın fotoğrafta ruh ikizini nerede
arayacağını kestiremiyorsun. 

Haklısın Ümit.
Bu ülkede gerçekle ilişkisi kaybolup
gidenler o kadar çok ki.
Gerçeğe yabancılaşanlar o kadar çok ki.
Gözlerinin önündeki çırılçıplak gerçeği
göremeyenler, bu gerçeğe gözlerini kapatanlar
o kadar çok ki.
Bu memlekette adaletti, hukuktu işte
bu nedenle yerle bir oluyor.
Kan ve gözyaşı işte bu yüzden oluk gibi
akmaya devam ediyor.
Ne yazık ki öyle.
Yazını okurken, Diyarbakır'da polis
kurşunuyla herkesin gözü önünde 2017 yılının
Newroz kutlamalarında hayata veda eden
o gencecik üniversite öğrencisi Kemal Kurkut
gözlerimin önüne geliyor.
Gazete Duvar'ın haberi şöyle:

Kemal Kurkut’un davasında
3 yıldır bir ilerleme sa
ğlanamadı.
ABD’de polisin ırkçı bir vahşete
imza atarak gözaltına alırken
bo
ğarak öldürdüğü George
Floyd’un ardından üniversite
öğrencisi Kemal Kurkut’un
Diyarbakır’da öldürüldüğü ana
ilişkin fotoğraflar yeniden sosyal
medyada paylaşılmaya başlandı.

Kemal Kurkut'un Diyarbakır'da polis kurşunuyla vurulduğu
anı belgeleyen fotoğrafları Abdurrahman Gök çekmişti

Binlerce sosyal medya kullanıcısı
Kurkut için adalet talep ederken,
ağabeyi Ercan Kurkut, ABD’deki
vahşet görüntülerine bakınca
kardeşini gördüğünü söyledi,
“Kendimizi bizim yerimize koyun…
Bu ölümler ne zaman son bulacak?”

diye sordu, şöyle devam etti:
"Aile olarak mücadele ediyoruz.
Sivil toplum kuruluşları, barolar,          
milletvekillerimiz hep yanımızda yer

aldı. ABD’deki vahşetten sonra
kardeşim tekrar gündem oldu.
Mahkemelerde yaşadıklarımız içler
acısı. Katil ve mahkeme heyetinin aynı
kapıdan gülümseyerek içeri girmesi,
katilin pişkinliği…

Öldürdükleri insanın annesi orada
oturuyor. Bu pişkinliği nasıl yapabiliyorlar.

Bu aynı zamanda devletin de pişkinliği.
Bizim acılarımızı daha da katmerliyor.
İşkence yapıyorlar bize.

Kemal’in inancına, diline işkence yapıyorlar.
Oradaki katil sadece bir piyon.
Biz devletin işlediği suçun artık
açığa çıkarılmasını istiyoruz.

Polise eğitim verilmeli,
insanlık eğitimi…

Ceylan'lar, Uğur'lar, Roboski'ler…
Bu coğrafyanın her zerresinde
bir acı var."

Kemal Kurkut için iki yıl önce ben de
Acılara doğmak başlıklı bir yazı yazmıştım,
şu satırlarla biten: (19 Ekim 2018)

Evet, acılar devam ediyor.
Ama biz de acılarla aramıza mesafe

koymaya devam ediyoruz.
Acılara dokunmaktan korkuyoruz.
Suskunlaşıyoruz acılar karşısında.
Tıpkı askeri darbe dönemlerindeki gibi,
tıpkı 12 Eylül'deki gibi...
Vicdanlarımız köreliyor.
Adalet duygusu terk ediyor bizi.
Ne kadar hazin.
Özlem Akarsu Çelik'in dediği

gibi, (Gazete Duvar) bu
coğrafyada doğmak,
acılara doğmaktır!

Bu acılara yabancılaşmak ise barıştan
uzaklaşmakla eş anlamlıdır.

George Floyd için ırkçılığa karşı
Amerika'da açılan pankarttaki gibi:
Adalet yoksa, barış da yok!

Yazarın Diğer Yazıları

Paris'ten, yaşlı hatıralarla...

Yürüyorum Paris sokaklarında, yoksa gençliğimi mi arıyorum?..

Osman Kavala nasılsın? Hayırlı bayramlar!

31 Mart güzel bir başlangıç, bir umut kapısı aralanıyor; inşallah senin için de adalet ve hukuk kapısı açılır sevgili kardeşim

31 Mart, CHP için bir büyük seçim başarısı ama yetmez!

Bu başarıyı bir adım daha ileriye götürmek şart. Bunun da yolu, "demokrasi için bir büyük uzlaşma"yı gerçekleştirmekten, yepyeni bir anayasal çatı kurmaktan geçiyor