26 Ocak 2025

Müzik ve mizah

Tarih boyu ciddi müzik ustaları zaman zaman birbirlerinin eserleri üzerinde oynamalar yaparak, onları farklı kılıklara sokarak da müzikle mizah yapmışlardır

Müzik, hepimizin hayatında yadsınamayacak bir yer tutar. Kimimiz için “hayat[ın kendisi] müziktir” (M. K. Atatürk), kimimiz için akşam işten gelince yorgunluğu gideren, dinlendiren, kimimiz için fonda sürekli çalmazsa eksikliği hissedilen, kimimiz içinse dinlemek için özel ortam ve zaman yaratılan kutsal bir şeydir.

İnsanı insan yapan şeyler arasında mizahın yanında yerini alır müzik.

Peki müzikte mizah olur mu?

Bu soruyu iki türlü ele alabiliriz: müzikle mizah yapmak mümkün müdür? Müzikle mizah yapmak caiz midir? İlkinin cevabı açık: tarih boyunca müzikle mizah yapılmıştır ve halen yapılmaktadır. İkincisi ise kişisel görüş meselesidir. Müziği mütedeyyin bir tutuculukla fildişi kulelerde tutmak isteyenler “caiz değildir, günahtır, rezalettir!” diyebilirler.

Onlar ne düşünürse düşünsün, müziğin çok işlevli bir olgu olduğu tarihsel bir gerçek. Örneğin, müziğin işlevlerinden biri eğlendirmektir. Ama müzik sadece eğlence aracı değildir, bu nedenle şehit cenazeleri olunca her türlü konseri iptal etmek yerine konserlerin eğlencelik içeriğine göre programlarını güncellemek daha anlamlı olacaktır. Zira şehidin cenazesinde çalınacak olan cenaze marşı da müziktir, mezarı başında ve mevlidinde hocanın nağmeli üslupla okuyacağı Kuran da. O günkü bir konserde şehidin anısına ithaf edilebilecek duygulu bir eser de günün anlam ve önemine uygundur. Bunların hepsi müziktir ve işlevleri farklıdır. Yeri gelir müzik dinlendirir, yeri gelir motive eder, coşturur, yeri gelir düşündürür. Doğru ellerde ve doğru şartlarda müzik bir ilaç da olabilir silah da. Müzik vardır, sessizce ve dikkatle dinlenmek için yazılmıştır; müzik vardır, kulak kabartmaksızın bir kafedeki sohbetlere eşlik etmek için yapılmıştır. Müzik vardır, öyle bir sahne eserine veya film sahnesine eşlik eder ki, o sahne olmaksızın o müzik eksik kalır.

…ve evet, müzik vardır ki, en tutucu müziğe taparların ilahlaştırdığı dâhî besteciler tarafından şaka amaçlı yaratılmıştır. F. J. Haydn’ın, müzisyenleri tatile göndermeyen prens Esterhazy’e nükteli bir mesaj verdiği ve bu sayede tatil hakkını kopardığı “Veda Senfonisi”; W. A. Mozart’ın dönemin estetik anlayışına göre komik ve abartılı durumlar içeren “Bir Müzikal Şaka” adlı eseri; G. Rossini’nin kah nazlı kah çekişmeli miyavlamalardan ibaret “Kedi Düeti”, C. Saint Säens’ın her bölümünde ayrı espri içeren “Hayvanlar Karnavalı” bu alanda bestelenmiş en ünlü örneklerden birkaçı.

Kim yapmış?

Müzikli mizah üzerine kariyer yapan sanatçılar arasında; bir piyanistin başına gelebilecek her şeyi bir stand-up gösterisine dönüştüren Victor Borge, tüm hayatını berbat şarkı söylediği halde kendini primadonna sanan soprano rolünü oynamaya adamış Florence Foster Jenkins, güftesi elementler tablosundan ibaret olan şarkının yazarı Tom Lehrer'in yanısıra son yıllarda klasik müzik sahnelerini şenlendiren Igudesman & Joo, Le Quatuor gibi isimleri sayabiliriz.

Peki, diye sorar tutucu müziksever, “Mozart o besteyi şaka amaçlı yapmış. Senin onun ciddi amaçlı bestelediği bir eseri alıp çarpıtman, içine limon sıkman ve bir şaka malzemesi olarak kullanman caiz midir?” O da caizdir, sevgili dostum! Onu da ilk yapan ben değilim. Tarih boyu ciddi müzik ustaları zaman zaman birbirlerinin eserleri üzerinde oynamalar yaparak, onları farklı kılıklara sokarak da müzikle mizah yapmışlardır. Eric Satie, romantizmin gösterişli estetik anlayışıyla bildiği her yoldan dalga geçer; "Sporlar ve Eğlenceler" başlıklı eserinin "Les Courses" (At yarışları) bölümünde Fransız milli marşına bile gönderme yapar. Charles Ives, geleneksel Amerikan ezgilerini senfonilerinde iç içe sokar, adeta çorbaya çevirir. Duke Ellington başta olmak üzere 20. yüzyılın başlarından bugüne nice caz ustası, klasik bestecilerin ciddi dinleme amaçlı yazdığı senfonilerden, sonatlardan, opera ve balelerden aldıkları ezgileri dans müziklerinde kullanmış ve kullanmaktadırlar.

Zaman ilerleyip kitle iletişim araçları geliştikçe her çeşit eski ve saygın müzikal malzeme her çeşit yeni ve esprili müziğe konu olmuştur. Mendelssohn’un keman konçertosu Lübnanlı şarkıcı Feyruz ve fasıl heyeti tarafından "Lina wa ya Lina" adı altında Arap’ın “yalelli”sine dönüştürülmüş, Mozart’ın eserleri Hurşid Yenigün ve Dostları tarafından oyun havası yapılmış, Ceza'nın elinde rap olmuştur.

Her zaman mizah amaçlı değil, bazen eleştiri amaçlı, bazen sadece yakıştırdığı için ve ustaya bir selam çakmak amacıyla bir müzik ustası bir diğerinin yaratısını kendi eserine konu edebilir. Bunun etik sayılması için tek bir şey gerekir: alıntıyı yapanın bunu belirtmesi. “A. Diabelli’nin bir Teması üzerine Çeşitlemeler” - L. V. Beethoven. “Verdi'nin Rigoletto Operası üzerine Parafraz” - F. Liszt. Bazen alıntı yapılan eser çok ünlüyse, “spoiler” vermemek için alıntı belirtilmese de olur; zira dinleyici yeri geldiğinde alıntılanan eseri tanıyacak ve espriyi anlayacaktır.

Her çeşit müziğin saygı duyduğum ustalarının eserlerini “yanlış” çalarak ve birbirine “sızdırarak” doğaçladığım müzikal karikatürlerimi izleyip gülümsemek veya yerden yere vurmak üzere Instagram hesabıma buyrun;)

Hakan Ali Toker kimdir?

Hakan Ali Toker, 1976 doğumlu, Mersinlidir. İlk adını kullanmaktadır. Piyano çalmaya ve beste yapmaya küçük yaşta başladı. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı çello bölümünde kısa bir başlangıç yapıp, ardından ortaokul, lise ve lisan eğitiminin bir bölümünü Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi'nde okuduktan sonra ABD'de Indiana Üniversitesi Müzik Fakültesi Piyano ve Bestecilik dallarından mezun oldu.

Klasik eğitiminin yanı sıra Caz, Türk müziği ve klasik doğaçlama alanlarında kendi kendini yetiştirdi. Piyanonun yanı sıra kanun, akordeon, klavsen ve org çalmayı öğrendi.

Bugüne kadar 29 ülkede konserler verdi, pek çok yerli ve yabancı eleştirmenin övgülerini aldı. 17 yaşında katıldığı İstanbul Festivali'nde yılın en genç sanatçısıydı. Aynı yıl Ukrayna'da düzenlenen Virtüözler Festivali'nde yer alan ilk Türk sanatçıydı.

2011'de Türk makamlarına göre akortlanmış piyanoyla ilk Türk müziği resitalini veren piyanist oldu. 2022'de yazıp 33 müzisyenle birlikte CRR'de seslendirdiği "Türk Rapsodisi"yle ilk kez tüm çalgılarda makamsal mikrotonalitenin duyulduğu bir senfonik konsere imza atmış oldu.

Türkiye'de "Yaşayan Değerlerimiz" (2013), ABD'de "Yılın Yorumcusu" (2019) gibi ödüllere layık görüldü. Hırvatistan'da "Hırvat-Türk Dostluk" nişanıyla onurlandırıldı.

Hem yorumcu hem besteci olarak, hem klasik Batı müziği hem de caz ve Türk müziği alanlarında eserler veren sanatçının, bu müzik türlerini bazen ayrı ayrı ele aldığı, bazen de sentezlediği pek çok bestesi, düzenlemesi ve albümü vardır.

Yazarın Diğer Yazıları

Yetenek mi emek mi?

Sanatına âşık olmadan, mecburiyetten, isteksizce çalışarak usta olmuş biri de yok. O yüzden, canı top oynamak isteyen top oynasın, piyano çalmak isteyen piyano çalsın

Aşk için müzik (3): Dünyanın en muhteşem müziği

Tanrıçama ihanet etmek, kalbimde başkalarına yer açmak ve normal bir insan gibi yaşamak dışında çarem yoktu. Önce bunu onursuzluk olarak niteledim. Tanrıçaya ihanet edip ömrümün sonuna kadar şerefsiz bir adam olarak yaşayacaktım!

“Aşk için Müzik” serisi - 2

Bir Pichju için kişisel ve utanmaz valsler

"
"