16 Kasım 2023

Ukrayna siyasi krize mi sürükleniyor?

Ukrayna taarruzunun başarılı olamadığı ve Batı'nın askerî-ekonomik yardımları azalttığı koşullarda, ülke içinde siyasi kriz çıkması ihtimali var

Yaklaşık 21 aydır devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı'nda çok uzun süredir taraflar birbirlerine karşı bariz bir üstünlük kuramıyor. Sonuçta bazen her birkaç metrelik ilerleme için iki ordudan da yüzlerce asker ölüyor.

Kiev uzun bir hazırlığın ardından haziran ayında başlattığı karşı taarruzda ciddi bir başarı kazanamadı. Beş aylık atak denemeleri sonrasında yeniden savunmaya döndü.

Ukrayna'nın önünde zor bir kış dönemi var. Yalnızca kötü hava şartları ve onun etkisini kat kat arttıracak olan Rusya saldırıları değil burada söz konusu olan (Rusya silahlı kuvvetleri geçen kış ülkenin enerji kaynaklarına yönelik yaklaşık bin füze fırlatmış, birçok kentte insanların soğukta mağdur olmasına yol açmıştı). Cephelerde neredeyse bir yıldır hissedilir bir değişiklik yaratılamaması sonucunda oluşan moralsizlik hâli de kışı iyice zorlaştıracak.

Zelenski barış görüşmelerine zorlanıyor 

Üstelik bu ortamda Batı'da, Rusya'nın işgal ettiği toprakları geri alma çabasından vazgeçilerek barış masasına oturulması önerisi giderek daha sık dile getirilmeye başladı. NATO eski Genel Sekreteri Rasmussen Kiev yönetimine "Siz o toprakları Ruslara bırakın, biz de sizi en kısa zamanda pakta üye yapalım" mesajını iletti.

Lider Zelenski'nin bu tür önerilere sert biçimde karşı çıktığını biliyoruz. Ama Ukraynalı siyasiler ve toplum acaba ne diyor? Bu konuda dışarıya yansıyan en önemli tepkilerden biri, Zelenski'nin eski danışmanı ve son aylarda neredeyse "muhalif başkan adayı" gibi davranmaya başlayan Arestoviç'ten geldi. Bu tür bir çözümün mümkün olduğunu ve terk edilen toprakların alınmasının sonraki aşamalara bırakılabileceğini söyleyen Arestoviç'in kısa süre önce ABD'ye giderek orada yaşamaya başladığı söylentileri çıktığını da ekleyeyim.

İlk fırsatta yeniden eski koltuğuna dönmek isteyen eski Başkan Poroşenko ve diğer önemli siyasilerin Rusya ile barış masasına oturulması yolunda fikir açıkladığını duymadım. Ama başka ve çok önemli bir haberin bir süredir iç ve dış siyasi gündemi epeyce sarstığını söyleyeyim:

Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı Zalujni, İngiliz The Economist Dergisi'ne verdiği demeçte "savaşın çıkmaza girerek kilitlendiğini ve taarruzdan savunma stratejisine döndüklerini" dile getirdi. Ünlü komutanın sözlerinden, Ukrayna'nın görünür perspektifte Rusya'yı yenmesinin mümkün olmadığı açıkça ortaya çıkıyordu.

Başkan Zelenski bu yaklaşımı reddetti. Ancak Başkomutan'ı görevden alma gibi bir hamleye başvurmadı. Henüz. Zalujni hem Ukrayna'da hem de Batılı ülkelerde oldukça popüler ve saygın bir komutan.

Kimilerinin "ülkenin iki temel lideri (siyasi ve askerî yönetim) arasında ciddi çelişki" olarak önemsediği bu durum yakın gelecekte yeni gelişmelere yol açar mı, göreceğiz.

"Bu ortamda seçim olmaz" 

Tam da böyle bir ortamda Başkan Zelenski, 31 Mart 2024'te yapılması gereken Ukrayna devlet başkanlığı seçimlerinin düzenlenmesinin söz konusu olmadığını açıkladı. Oysa yakın zamanlara kadar Ukrayna liderinin seçimlerin yapılmasını desteklediği yolunda pek çok haber yaygınlaşmıştı. Ve Arestoviç ile Poroşenko dâhil muhtemelen çeşitli adaylar bu yarışa katılmaya hazırlanıyordu.

Zelenski milyonlarca Ukraynalının yurt dışına kaçtığı, şehirlerin sürekli bombalandığı şartlarda ne siyasi tartışmaların ne de seçim mitinglerinin mümkün olduğunu, bunun savaş şartlarında hem gereksiz bir maliyete (tahminen 5 milyar dolar) hem de toplumun bölünmesine yol açabileceğini savundu.

ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin bu konuda ne diyeceğini bilemiyoruz. Kimilerine göre "Rusya'nın bile (muhtemelen lider Putin'in tekrar katılacağı ve 17 Mart 2024'te düzenlenecek olan seçimlerle) iktidarın yasallığı açısından demokrasinin bu ana taleplerinden birini yerine getireceği" ortamda Ukrayna'nın seçimden vazgeçmesi olumsuz etki yapacak.

Bazı çevrelerde ise ABD'nin ve AB'li devletlerin önemli bölümünün Ukrayna'yı askerî ve ekonomik olarak desteklemekten yorulduğu, İsrail-Filistin çatışmalarının çıkmasından sonra ise Ukrayna'dan daha fazla uzaklaştığı son dönemde, Batı, "uzlaşmaz Zelenski'den vazgeçebilir". Seçim, olmazsa darbe ya da çeşitli baskı ve şantajlarla Zalujni ya da Arestoviç'in lider olmasını sağlayabilir.

Bu bir iddia. Tam da burada her ihtimale karşı, popülaritesi bir ara yüzde 90'ı aşan Zelenski'nin bugün de yüzde 70'in üzerinde kamuoyu desteğiyle ülkenin tartışmasız en güçlü lideri olduğunu not düşeyim.

Her durumda yukarıda özetlediğim faktörler Kiev yönetiminin kontrolü kaybetmesine yol açarsa, bu durum Ukrayna'da siyasi krizin çıkmasına yol açar. Kriz ise Rusya'nın kazanma ihtimalini daha da arttırır.

Hakan Aksay kimdir?

Hakan Aksay, 1981'de 20 yaşında bir TKP üyesi olarak Sovyetler Birliği'ne gitti. Leningrad Devlet Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi'ni bitirdi. Brejnev, Andropov, Çernenko ve Gorbaçov iktidarları döneminde 6 yıllık kıymetli bir SSCB deneyimi kazandı.

Doğu Almanya'da 1,5 yılı aşkın gazetecilik yaptıktan sonra TKP'den ayrılarak Türkiye'ye döndü. Bir yıl kadar sonra bağımsız bir gazeteci olarak Moskova'ya gitti ve 20 yıl boyunca (Yeltsin ve Putin dönemlerinde) çeşitli gazete ve TV'lerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı.

Bu dönemde Türk-Rus ilişkileriyle ilgili çok sayıda proje gerçekleştirdi. Moskova'da '3 Haziran Nâzım Hikmet'i Anma' etkinliklerini başlattı ve 10 yıl boyunca organize etti. Dergi ve internet yayınları yaptı. Rus-Türk Araştırmaları Merkezi'nin kurucu başkanı oldu.

2009'da döndüğü Türkiye'de 11 yılı T24'te olmak üzere çeşitli medya kurumlarında çalıştı; Tele1 ve Artı TV kanallarında programlar hazırlayıp sundu; Gazete Duvar'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Gazeteciliğin yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Rusya-Ukrayna danışmanı olarak çalışıyor. Türkiye'nin önde gelen Rusya ve eski Sovyet coğrafyası uzmanlarından olan ve "Puşkin madalyası" bulunan Hakan Aksay'ın Türkçe ve Rusça dört kitabı yayımlandı.

Yazarın Diğer Yazıları

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

Erdoğan’a saygıda kusur etmeyen ünlü Rus rejisör Pamuk’a ateş püskürdü

Bazı kültür insanları yazdığı, yönettiği, rol aldığı eserlerde eşsiz kahramanlık öykülerini yansıtsa da gerçek hayatta bunların çok uzağına düşebiliyor

Erdoğan, İmamoğlu, Yavaş, Commodus, Maksimus…

Mertlik Türk olmanın genetik bir sonucu değil. Ve tarihimiz sayısız entrika, tuzak ve kalleşlikle dolu

"
"