Galina'nın babası, 18 yıl Sovyetler Birliği'nin başında kalan Leonid Brejnev'di.
"Bir tek bu kıza söz geçiremiyorum," diyordu Brejnev, "iki gözüm var; sürekli olarak biriyle ülkeye, ötekiyle Galina'ya bakıyorum".
Galina babasını sevmiyordu. Kadınlara düşkünlüğüyle tanınan Brejnev'in daha İkinci Dünya Savaşı yıllarında annesini aldattığını sezmişti.
Başına buyruk, isyankâr bir kızdı. Babasıyla anlaşmazlıkları büyüdükçe iyice çığırından çıkıyordu.
Komünist Partisi'nde hep önemli görevlerde bulunan, bir dönem Moldova ve Kazakistan parti örgütlerinin liderliğini yapan, Moskova'ya geldikten birkaç yıl sonra devletin başına geçen Brejnev, kızının gençlik derneği Komsomol'a bile üye olmasını sağlayamıyordu.
Galina, komünistlerle alay ediyor, babasını sık sık zor duruma düşürüyordu. En çok da özel hayatı ile skandallar yaratıyordu.
Resmen evlendiği erkeklerin sayısı bile belli değildi, çünkü babası bazı nikâhları iptal ettirmişti. Kendinden yaşça çok büyük, çok küçük, sirkte, yurtdışında, çingeneler arasında, her yerde birileriyle tanışıp kendini kaptırabiliyordu Galina. Sanki durmadan tutunacak bir dal arıyordu.
Ama ilişki kurduğu herkes onun soyadından yararlanıyordu. Kayınpederi sayesinde bir ara SSCB İçişleri Bakanı Yardımcısı olan, yıllar sonra Mihail Gorbaçov döneminde tutuklanan Yuriy Çurbanov bunların en ünlüsüydü.
1982'de babası öldüğünde Galina 54 yaşındaydı. KGB kökenli yeni lider Vladimir Andropov'un, Galina Leonidovna Brejneva ile ilgili soruşturma başlatmaktan özel bir zevk duyduğu söyleniyordu.
O zamandan sonra mahkemeler ve akıl hastaneleri Galina'nın değişmez uğrak yerleri arasına girmişti. Alkol bağımlılığı ilerlemişti. Günde bir kasa şampanya tükettiği ve birlikte içmek için sokaklardan topladığı sarhoşlarla yaşadığı söyleniyordu.
Galina'nın trajik hayatı, bundan 25 yıl önce, zorla kapatıldığı bir hastanede son bulduğunda pek çok sırrı da beraberinde götürmüştü. Devlet, koca Sovyetler'in büyük liderinin biricik kızıyla ilgili haberlerin "unutulmasını" emretmişti.
Ama hayat, siyasi emirleri dinlememek, hatta onlarla alay etmek gibi bir özelliğe sahipti.
Tıpkı Galina gibi.
Hakan Aksay kimdir?
Hakan Aksay, 1981'de 20 yaşında bir TKP üyesi olarak Sovyetler Birliği'ne gitti. Leningrad Devlet Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi'ni bitirdi. Brejnev, Andropov, Çernenko ve Gorbaçov iktidarları döneminde 6 yıllık kıymetli bir SSCB deneyimi kazandı.
Doğu Almanya'da 1,5 yılı aşkın gazetecilik yaptıktan sonra TKP'den ayrılarak Türkiye'ye döndü. Bir yıl kadar sonra bağımsız bir gazeteci olarak Moskova'ya gitti ve 20 yıl boyunca (Yeltsin ve Putin dönemlerinde) çeşitli gazete ve TV'lerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı.
Bu dönemde Türk-Rus ilişkileriyle ilgili çok sayıda proje gerçekleştirdi. Moskova'da '3 Haziran Nâzım Hikmet'i Anma' etkinliklerini başlattı ve 10 yıl boyunca organize etti. Dergi ve internet yayınları yaptı. Rus-Türk Araştırmaları Merkezi'nin kurucu başkanı oldu.
2009'da döndüğü Türkiye'de 11 yılı T24'te olmak üzere çeşitli medya kurumlarında çalıştı; Tele1 ve Artı TV kanallarında programlar hazırlayıp sundu; Gazete Duvar'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Gazeteciliğin yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Rusya-Ukrayna danışmanı olarak çalışıyor. Türkiye'nin önde gelen Rusya ve eski Sovyet coğrafyası uzmanlarından olan ve "Puşkin madalyası" bulunan Hakan Aksay'ın Türkçe ve Rusça dört kitabı yayımlandı.
|