Sovyetler Birliği 26 Aralık 1991’de lağvedildi.
İkinci Dünya Savaşı’nda SSCB’ye dâhil edilen üç Baltık cumhuriyeti bu tarihten birkaç ay önce, 8 Eylül 1991’de Birlik’ten ayrılmışlardı. Kısa süre içinde AB’ye ve NATO’ya üye oldular.
Sovyetler Birliği’nin yıkılma sürecinin olabildiğince barışçıl yöntemlerle ve ekonomik iş birliği mekanizmalarını koruyarak gerçekleşmesi amacıyla (SSCB’nin resmen dağılmasından birkaç hafta önce) geride kalan 12 cumhuriyet için, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) denilen bir ittifak organize edildi.
11 ülkenin oluşturduğu BDT’ye baştan katılmayan Gürcistan da 1993’te üye oldu. 2008’de Rusya ile arasında savaş çıkınca Topluluk’tan ayrıldı.
BDT’ye katılımı ilk dönemlerden itibaren sıkıntılı ilerleyen Ukrayna da süreç içinde Rusya ile yaşadığı anlaşmazlıklardan dolayı ittifaktan ayrıldı (bununla birlikte BDT kapsamındaki “Serbest Ticaret Bölgeleri”, “Alma-Ata Deklarasyonu” ve “BDT Kuruluş Bildirgesi”ni hâlâ iptal etmedi.)
Adı kurucu üyeler arasında yer almasına karşın Türkmenistan her zaman BDT’ye mesafeli duran bir gözlemci olmayı tercih etti.
Son yıllarda giderek Batı’ya yönelen Moldova da BDT’den ayrılma yolunda yasal girişimlere başlamış durumda
Hem Moldova hem de Gürcistan’da bu ay içinde yapılacak seçimler, onların Rusya ile Batı arasında nasıl bir tercihte bulunacağını gösterecek.
Ermenistan’da ise Paşinyan yönetimi ile Kremlin arasındaki çelişkiler giderek büyüyor ve büyüdükçe Yerevan’ın BDT’ye duyduğu ilgi azalıyor.
Geriye kalan eski Sovyet cumhuriyetleri arasında Rusya’ya en yakın olanı, kuşkusuz Belarus. Özellikle 2020 yazındaki tartışmalı başkanlık seçimlerinden Moskova’nın desteğiyle güçlenerek çıkan lider Lukaşenko, son dönemde Ukrayna’ya ve Batı’ya karşı topraklarını Rusya’nın kullanımına açarak fiilen savaş denklemine katıldı.
Kazakistan ve Özbekistan Orta Asya’nın güçlü ülkeleri. Rusya ile ilişkileri bozmamaya çalışıyorlar ama zaman zaman Kremlin’e karşı tavır koyabiliyorlar.
Kırgızistan’ın ve Rusya’ya son derece bağlı bir cumhuriyet olarak Tacikistan’ın da ara sıra yaşanan sorunlara rağmen Rusya ile ciddi bir anlaşmazlık yaşamadığını söyleyebiliriz.
Azerbaycan ise bağımsızlık çizgisini pekiştirirken hem Batı hem de (özellikle son aylarda) Rusya ile ilişkileri geliştirmeye özen gösteriyor.
BDT’nin en güçlü üyesi ve fiili lideri elbette ki Rusya.
8 Ekim 2024’te Moskova’da yapılan son zirvede Kazakistan lideri Tokayev’in ortaya attığı ancak fazla tartışılmayan “BDT +” önerisinin, Topluluk’un yeni üyelerle büyümesi ve bu arada eski Sovyet coğrafyasının dışından üye ya da gözlemci almasına imkân verip vermeyeceği merak konusu. Bu konuda akla gelen ülkelerden biri de kuşkusuz Türkiye’dir.
BDT içi ve dışı yapılanmalar
Bağımsız Devletler Topluluğu içinde bir dizi alt organizasyon kurulmuş durumda. Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisine dikkat çekelim:
Avrasya Ekonomik Birliği (AEB):
Adı üzerinde, Topluluk içindeki ülkelerin kendi arasındaki ekonomik ve ticari bağları geliştirmek için 2014 yılında kuruldu. Üyeleri Rusya, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan ve Ermenistan.
Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ):
Fiilen 1992’de kurulan, örgüt kuruluş bildirgesi 2002’de ilan edilen askerî iş birliği organizasyonunun üyeleri Rusya, Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan’dır. Bir ara örgüte katılan Azerbaycan, Gürcistan ve Özbekistan sonradan üyelikten ayrılmıştır.
Gelelim BDT dışındaki ülkelerin de katıldığı ittifak denemelerine.
Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ):
Kimilerine göre KGAÖ gibi ŞİÖ de “NATO’nun alternatifi” durumunda. Ancak tam olarak öyle olduğunu savunmak zor. ŞİÖ 1996’da terörizmle, bölücülükle ve uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadeleden ekonomi, enerji, bilim ve kültür alanlarında iş birliğine kadar birçok amaçla bölgesel bir organizasyon olarak kurulmuştu. Burada Rusya ile beraber, hatta ondan bir adım ilerde Çin’in liderliğinden söz edilebilir.
10 üyesi var: Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, İran, Hindistan, Pakistan ve (birkaç ay önce en son üye olarak örgütün “bölgesellik” niteliğini iyice değiştirmeye başlayan) Belarus.
BRICS:
2009’da ortaya çıkan ve son zamanlarda popülaritesi iyice artan BRICS adlı platformun (tüzüğü ve internet sitesi bile olmayan, Kalkınma Bankası dışında resmî kuruluşu bulunmayan topluluğa örgüt değil platform demek bence daha uygun olacaktır) kurucuları arasında Çin ve Rusya öne çıkıyor. Brezilya ile Hindistan’ın da “kurucu” sayıldığı gruba, sonradan Güney Afrika’nın da katılmasıyla beraber BRISC adı verildi.
“Küresel Güney’in sesi olma” iddiasıyla en başta ekonomik alanda Batı’ya karşı iş birliği mekanizması yaratmaya çalışan BRICS’e bu yılın başında İran, Mısır, Etiyopya, ve Birleşik Arap Emirlikleri de katıldı (Bazı kaynaklarda Suudi Arabistan’ın katılımından da bahsedilmesine karşın Riyad’dan resmî olarak net bir katılım açıklaması yapılmadı).
BRICS’e katılmak için “onlarca devletin kuyruğa girdiği” özellikle Rus kaynaklarında sıkça tekrarlanıyor. Başvuru yapan ülkeler arasında Türkiye ve Azerbaycan’ın da bulunması ilginç. Gelecek hafta (22-24 Ekim’de) düzenlenecek BRICS Kazan Zirvesi’nde bu konuda alınacak karar merakla bekleniyor.
Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİ):
Türkiye’nin öncülüğünde 1992’de kurulan KEİ’de 13 üye ülke bulunuyor: Türkiye, Rusya, Ukrayna, Moldova, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Yunanistan, Bulgaristan, Kuzey Makedonya, Romanya, Sırbistan ve Arnavutluk.
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT):
Türkiye’nin önder durumunda göründüğü (başlangıç adı Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi idi) kuruluşun dört üyesi daha var: Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan.
Gözlemci üye olarak Türkmenistan’ın, Macaristan’ın ve bazı kaynaklarda KKTC’nin adı geçiyor.
Hakan Aksay kimdir?
Hakan Aksay, 1981'de 20 yaşında bir TKP üyesi olarak Sovyetler Birliği'ne gitti. Leningrad Devlet Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi'ni bitirdi. Brejnev, Andropov, Çernenko ve Gorbaçov iktidarları döneminde 6 yıllık kıymetli bir SSCB deneyimi kazandı.
Doğu Almanya'da 1,5 yılı aşkın gazetecilik yaptıktan sonra TKP'den ayrılarak Türkiye'ye döndü. Bir yıl kadar sonra bağımsız bir gazeteci olarak Moskova'ya gitti ve 20 yıl boyunca (Yeltsin ve Putin dönemlerinde) çeşitli gazete ve TV'lerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı.
Bu dönemde Türk-Rus ilişkileriyle ilgili çok sayıda proje gerçekleştirdi. Moskova'da '3 Haziran Nâzım Hikmet'i Anma' etkinliklerini başlattı ve 10 yıl boyunca organize etti. Dergi ve internet yayınları yaptı. Rus-Türk Araştırmaları Merkezi'nin kurucu başkanı oldu.
2009'da döndüğü Türkiye'de 11 yılı T24'te olmak üzere çeşitli medya kurumlarında çalıştı; Tele1 ve Artı TV kanallarında programlar hazırlayıp sundu; Gazete Duvar'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Gazeteciliğin yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Rusya-Ukrayna danışmanı olarak çalışıyor. Türkiye'nin önde gelen Rusya ve eski Sovyet coğrafyası uzmanlarından olan ve "Puşkin madalyası" bulunan Hakan Aksay'ın Türkçe ve Rusça dört kitabı yayımlandı.
|