Dün sabah TÜİK, Aralık 2009 işsizlik oranını açıkladı. Sonucu biliyorsunuz: yüzde 13.5. Bilmediğiniz şey, öncekilerin aksine, bu yazının işsizlik verisinin analizi olmadığı.
Dün, bu konuda sohbet ederken, işsizlik verisinin çok geç açıklandığına yönelik bir eleştiri geldi. Sizin de aklınızda “Mart ayının ortasına geldik, Aralık işsizlik oranı yeni mi açıklanıyor?” gibi bir soru olabilir. Bunun cevabı hem evet hem hayır. Şöyle ki; TÜİK tarafından her ay açıklanan işsizlik oranı aslında adı geçen aya ait işsizlik oranı değil. Örneğin dün öğrendiğimiz Aralık ayı işsizlik oranı, Aralık ayına ait değil. Karışık görünüyor değil mi?
İşsizlik verisi ile bilmemiz gereken üç önemli detay var.
Birincisi
TÜİK hemen her göstergeyi birçok ülkeden daha önce açıklıyor olsa da, işsizlik verisini üç ay gecikmeli açıklıyor (gibi görünüyor). Bunun nedeni, çalışma ve hesaplardaki gecikme değil. Aslında TÜİK’in elinde iki ay önceki veri var. Örneğin dün Aralık verisi açıklandı ama aslında TÜİK’in elinde Ocak 2010 işsizlik oranı var.
İkincisi
İşsizlik verisi, sadece adı geçen aya değil; ona, onun bir öncesi ve bir sonrasının ortalamasını gösteriyor. Yani dün açıklanan Aralık ayı işsizlik oranı aslında Kasım-Aralık-Ocak aylarının ortalaması. Zaten bu yüzden, bundan iki hafta önce, 2 Mart 2010 sabahı, TÜİK 2009 yılı geneline yönelik işsizlik oranını yüzde 14 olarak açıklamıştı. Çünkü sadece Aralık ayına ait veriler zaten TÜİK’in elinde vardı. İki hafta içinde bunlara Ocak verileri de eklendi, ortalaması alındı ve dün yeni veri açıklandı.
TÜİK’in bunu yapmasının resmi açıklaması nedir bilmiyorum. Ama muhtemelen işsizlik oranındaki dalgalanmaları hafifletmek istiyor. İşsizlik oranı her defasında sadece adı geçen ay için açıklansa, büyük artış ya da azalışlar görebiliriz. Örneğin işsizlik oranı Kasım ayında yüzde 16 iken, Aralık’ta yüzde 12’ye düşüp, Ocak’ta yeniden yüzde 14’e yükseliyor olsa, Aralık’ta her şeyin iyiye gittiği, Ocak’ta ise ortalığın toz duman olduğu yorumları alır başını giderdi. Bu açıdan, üç aylık ortalamanın alınması hem kötümserliği, hem de iyimserliği dizginliyor.
Üçüncüsü
İstihdam ve işsizlik verileri kayıt dışı istihdamı da içeriyor. İşsizlik oranı yüzde 13.5 dendiğinde, bazıları buna bir de kayıt dışını eklemek gerektiğini gerçek işsizliğin daha yüksek olduğunu düşünüyor. Oysa mevcut veriler içinde kayıt dışı istihdam da var. Aşağıdaki tablo TÜİK’e ait. Aralık 2009 itibarıyla istihdam edilen 21 milyon 451 bin kişinin yüzde 43’ü (9 milyon 223 bin) kayıt dışı.
(bin kişi) |
2008 Aralık |
|
2009 Aralık |
|
Toplam istihdam |
Kayıt dışı istihdam |
Kayıt dışı (%) |
| Toplam istihdam |
Kayıt dışı istihdam |
Kayıt dışı (%) |
|
|
TOPLAM |
20.466 |
8.548 |
41,8 |
| 21.451 |
9.223 |
43,0 |
Ücretliler |
12.593 |
3.124 |
24,8 |
| 13.124 |
3.373 |
25,7 |
İşveren |
1.267 |
365 |
28,8 |
| 1.170 |
314 |
26,8 |
Kendi hesabına |
4.287 |
2.879 |
67,2 |
| 4.452 |
3.062 |
68,8 |
Ücretsiz aile işçisi |
2.319 |
2.180 |
94,0 |
| 2.706 |
2.474 |
91,4 |
Son bir yılda istihdam 985 bin kişi artmış. Kayıt dışı çalışanların sayısı da 8 milyon 548 bin kişiden, 9 milyon 223 bin kişiye ulaşmış. Yani bunların sayısında da 675 bin artış var. Hatta kayıt dışı çalışanların toplam istihdama oranı da yüzde 41.8’den yüzde 43’e ulaşmış.