TÜİK tarafından açıklanan verilere göre Türkiye ekonomisi bu yılın ilk çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.7 büyüdü. Belki bir büyüme rekoru kırılmadı ama Türkiye hem muadili ve üzeri olan birçok ülkeden daha yüksek bir büyüme oranı yakalamış oldu.

2008’in son çeyreğinde yüzde 7 daralarak küçülmeye başlayan GSYİH, peşpeşe dört çeyrek küçüldükten sonra 2009’un son çeyreğinde yeniden büyümeye geçti. Bu süreçte bazı sektörler ciddi oranda daralırken, bazıları daha hafif etkilendi.
Kriz döneminde daralmada başı çeken dört sektör vardı: imalat sanayi, ulaştırma, ticaret ve inşaat. Bu sektörler ekonominin en büyük sektörleri olduğu gibi, istihdamın da önemli bir bölümünü yaratıyorlar. Daralmanın özellikle bu sektörlerde yoğunlaşmasının iki nedeni vardı. Birincisi, krizin olduğundan daha büyük algılanması nedeniyle tüketimin ve üretimin aniden kesilmesi; ikincisi ise daralan dış talep nedeniyle ihracatın hızla azalmaydı.
Dün açıklanan veri ile imalat sanayi ve ticaret sektörleri en yüksek büyüme oranlarını yakaladı. Bununla birlikte, birinci çeyrek itibarıyla 2009’a göre yüzde 20.6 büyümüş olan imalat sektörü 2008’in ilk çeyreğinin altında kaldı. Ticaret ve ulaştırma sektörlerinde de durum aynı.
Aslına bakarsanız Türkiye ekonomisi, diğer ülkelerde olduğu gibi, küresel krizden 2008’in ikinci yarısından itibaren etkilenmeye başlamıştı. Ama daha net bir resim görebilmek için 2008 başından bu yana sektörlerin büyüme performansını incelediğimizde ortaya şunlar çıkıyor.
2008 başından bu yana hiç küçülmeyen iki sektör var. Birincisini kolaylıkla tahmin edebilirsiniz ama ikincisi şaşırtıcı olabilir: Mali sektör ve sağlık sektörü.
Küçülme rekoru kıran sektör ise 8 çeyrek peş peşe küçüldükten sonra ilk kez bu çeyrekte büyüyen inşaat sektörü.
İkinci çeyrekte muhtemelen yine yüksek fakat daha ılımlı bir büyüme oranı göreceğiz. Sonraki çeyreklerde ne olacağını şimdiden kestirmek zor ama yıl sonuna kadar ekonomik ortam bugünkü yapısını korursa muhtemelen yüzde 5’in hafif üzerinde bir büyüme yakalayabiliriz. “ekonomik ortam bugünkü yapısını korursa” ifadesini özellikle kullandım çünkü son günlerde piyasalardaki hareketler, AB ülkelerinin, Çin ve Japonya’nın ekonomik durumu pek de parlak değil. Geçtiğimiz aylarda bunlara göre daha iyi bir performans gösteren ABD ekonomisinden de hoş sesler gelmiyor.