Dün sabah TÜİK tarafından açıklanan istihdam verileri işsizlik oranının yüzde 9.1’e düştüğünü, istihdam edilenlerin sayısının 24 milyon 953 bine yükseldiğini ve işsiz sayısının da 2 milyon 509 bine indiğini gösterdi.
Açıklanan veriler Temmuz ayına ait. Yani Haziran-Temmuz-Ağustos aylarının ortalamasını gösteriyor. Bu aylar Türkiye’deki istihdam şartlarının mevsimsel olarak en iyi olduğu döneme ait. Zira inşaat, tarım ve turizm sektörlerinin en aktif olduğu dönem bu dönem. Dolayısıyla, işsizliğin düşmesi, istihdamın artması normal.
Ancak, verileri böyle yorumlamak resmi tam olarak görmemizi engeller. Siz bir dakika şu grafiği inceleyin, aşağıda yeniden buluşalım.
Ne görüyorsunuz?
Türkiye’de 15 yaş ve üzerindeki insanların sayısı 53 milyon 635 bin. Mavi renkli çizgi, bu nüfus içinde çalışma isteğine sahip olan ve bir kısmı çalışan bir kısmı işsiz olan yani iş arayan insanların sayısını gösteriyor. Biz buna işgücü diyoruz. sayı tam olarak, 27 milyon 462 bin. Yani Türkiye’de çalışabilir yaştaki insanların yüzde 51.2’si (yarısından biraz fazlası), çalışıyor ya da çalışmak istiyor. Kötü tarafı, Türkiye’deki bu oran (yani işgücüne katılma oranı) pek çok ülkeden daha düşük. İyi tarafı, oran son yıllarda yavaş sayılamayacak bir hızla yükseliyor. On yıl önce yüzde 45’in altında olan işgücüne katılma oranı, şu anda yüzde 51.2.
Başka ne görüyorsunuz?
Kırmızı renkli çizgi, Türkiye’de çalışanların sayısını gösteriyor. Dün açıklanan son veriye göre çalışanların sayısı 24 milyon 953 bin kişi. Yani toplam nüfusun yaklaşık üçte biri, çalışabilir yaştaki nüfusun ise yarısından biraz azı çalışıyor. Kötü tarafı, bu oran da pek çok ülkenin altında. İyi tarafı, dünkü veriyle, ülkemizde çalışanların sayısı şimdiye kadarki en üst düzeye çıktı ve rekor kırdı. İyi olan başka bir şey de mavi ve kırmızı çizgilerin arasının kapanıyor olması. Bu, ülkedeki işsiz sayısının azaldığını gösteriyor. Nitekim dün işsiz sayısı 2 milyon 509 bine geriledi. Ama son yılların en düşük düzeylerinden biri olsa da, rekor değil.
Daha daha…
Son bir yılda yani Temmuz 2010’dan Temmuz 2011’ gelirken işgücü sayısı 1 milyon 202 bin kişi artmış. Ama ekonomi 1 milyon 475 bin kişiye (yani bundan daha fazlasına) iş yaratmış. Dolayısıyla işsizlerin sayısı da 273 bin azalmış. Bu da iyi bir gelişme. Şu anda yüzde 9.1 olan işsizlik oranı 12 AB ülkesindeki işsizlik oranın altında.
Ama üstteki grafikte göremediğimiz bir şey var.
Önümüzdeki aylarda ne olacak?
Grafikte göremediğimiz ama birkaç içinde muhtemelen göreceğimiz şey çalışanların sayısının bir miktar gerileyeceği, işsiz sayısının bir miktar yükseleceği. Neden? Çünkü önce mevsim etkileri terse dönecek; tarım, turizm ve inşaat sektörlerinde çalışanların sayısı azalacak. Sonra da, cari açığı azaltmak ve ekonominin hızını yavaşlatmak için bir süre önce alınan önlemlerin etkisini görmeye başlayacağız.
Şimdi bir de aşağıdaki grafiğe bakın. Bu, istihdam edilenlerin sayısında bir önceki aya göre değişimi gösteriyor. Örneğin Temmuz 2011’de çalışanların sayısını önceki aya göre ne kadar artmış ya da azalmış?
Ortadaki kırmızı çizgi 0 noktasını gösteriyor. Çizgi 0’ın altına inince istihdam gerilemeye, 0’ın üstüne çıkınca artmaya başlıyor. 0’ın üstündeyken yönün aşağı dönmesi istihdam artış hızının önceki aya göre gerilediğini, 0’ın altındayken yönün yukarı dönmesi istihdamdaki azalmanın hız kaybettiğini gösteriyor. Uzun bir açıklama oldu sanırım ama bir göz atamaya değer.
2008-2011 dönemini gösteren bu grafik, kış aylarında istihdam hacminde yaşanan gerilemenin giderek azaldığını, yani ekonominin her yıl bir önceki yıla göre daha az istihdam kaybı yaşadığını gösteriyor. Bu iyi bir trend.
Karşı taraftan, grafikteki zirve noktalarının, bir önceki yılın üzerine çıkmadığını görüyoruz. Ancak bu, istihdam hacminin yükselmediği anlamına gelmiyor. Çünkü istihdam kış aylarında bir önceki yıl kadar gerilemediği için, toplam istihdam yükseliyor.
Grafiğin son bölümünde yönün aşağı döndüğünü, ama henüz negatif bölgeye düşmediğini görüyoruz. Fakat önümüzdeki birkaç ay boyunca öyle olacağını ve istihdamın azalacağını göreceğiz. Önemli olan şey gerilemenin boyutunun ne olacağı ne bunun ne kadar süreceği.
Son üç yılda neler olmuş diye baktım. Aylık bazla istihdamda azalma
·2008 sonunda 7 ay sürmüş ve istihdam 2 milyon 843 bin gerilemiş,
·2009 sonunda 6 ay sürmüş ve istihdam 1 milyon 51 bin gerilemiş,
·2010 sonunda 7 ay sürmüş ve istihdam 1 milyon 27 bin gerilemiş.
2011’de yaşanacak gerilemenin boyutunun ne olacağı ne bunun ne kadar süreceği, başta ekonominin ve cari açığın hızını yavaşlatacak önlemlerin içeriğine, ardından da dış talepteki yani ihracatımızdaki gelişmelere bağlı. Beklentilerin üzerinde artan ihracat muhtemelen önümüzdeki aylarda istihdama olumlu katkı yapmaya devam edecek. Ancak, ekonominin ve cari açığın hızını yavaşlatacak politikalar, istihdamdaki gerileme üzerinde daha etkili olacaktır. Önümüzdeki aylarda istihdamda yaşanacak gerileme 2009 ve 2010’un üzerine çıkarsa, örneğin aylık bazda gerileme 280-300 bin düzeyinin üzerini bulursa, kısa dönemde istihdam göstergelerinde bozulma görülebilir.
Yine de bu, yüksek cari açık vermekten daha iyidir diye düşünüyorum. Çünkü uzun süreli cari açık tüm olumsuz etkilerinin yanında, açık veren ülkedeki istihdam olanaklarının uzun süreli olarak bozulmasına yol açar. Örneğin son aylarda cari açığı azaltmak için alınan önlemler alınmamış olsaydı, birkaç yıl içinde oluşabilecek diğer yan etkilerin yanında, istihdam artış hızının da bozulacağını görürdük. Nitekim, örneğin Çin’den gelen ucuz mallar, yerli üretimi iyice zayıflatıp belki de binlerce işletmenin iflasına, yüzbinlerce kişinin işsiz kalmasına neden olurdu.