17 Eylül 2009

OVP'nin ABC'si

Orta Vadeli Program, devletin ekonomi politikalarını ve ekonomik göstergelerini içeren, kapsamlı bir tür rehberdir.

Bugün diğer bütün ekonomi yazarları gibi ben de Orta Vadeli Program konusuna değineceğim. Normal şartlarda bu tür gündemlerde tamamen farklı bir konuda yazmayı tercih ederdim. Fakat, birkaç aydır, ve özellikle son haftalarda, ekonomi gündeminin temelini Orta Vadeli Program oluşturduğu için bu konuda yazmamak mümkün değil.
Önce Orta Vadeli Programın ne olduğundan bahsedeyim izninizle.
Orta Vadeli Program, devletin ekonomi politikalarını ve ekonomik göstergelerini içeren, geniş kapsamlı bir tür rehberdir. Orta Vadeli Program, her yıl gelecek üç yıl için hazırlanır. Yani dün açıklanan program 2010-2012 dönemini kapsıyor. Gelecek yılki ise 2011-2013’e yönelik olacak. Program, Devlet Planlama Teşkilatı tarafından kalkınma planları, stratejik planlar ve genel ekonomik koşulların gerekleri doğrultusunda makro politikaları, temel ekonomik büyüklükleri de kapsayacak şekilde hazırlanıyor ve Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilerek Resmi Gazete’de yayımlanıyor.
5018 sayılı kanun bu sürecin tamamlanması için Mayıs sonuna kadar süre veriyor. Oysa biz Eylül ayının ortasındayız. Yani tam olarak 3,5 aylık bir gecikme söz konusu. İşte bu aylardır, programın gecikmesine yönelik eleştirilerin kaynağı.
Gelelim dün açıklanan programın içeriğine.
Devlet Bakanı Ali Babacan tarafından yapılan sunumun üçte biri dünya ekonomisinin mevcut durumuna ayrılmıştı. Gelişmiş ülkelerin büyüme oranları, işsizlik oranları, kamu açıkları ve borç stoklarında, kriz nedeniyle ortaya çıkan bozulmanın yanı sıra, dünya ticaretinde ve yabancı yatırımlardaki gerileme gibi göstergeler, dış faktörlerin Türkiye ekonomisinin görünümünü nasıl bozduğunu göstermek için seçilmişti.
Dünya ekonomisini takiben, Türkiye ekonomisinin ana göstergelerine yer verilen sunumun kalbi, Orta Vadeli Programın temel hedefleri ve makroekonomik öncelikleriydi.  Büyüme, işsizlik, enflasyon, cari işlemler dengesi, bütçe dengesi, faiz dışı denge ve AB tanımlı borç stoğu gibi göstergelere yönelik hedefler şöyle:


%

2009

2010

2011

2012

Büyüme

-6

3,5

4

5

İşsizlik

14,8

14,6

14,2

13,3

Enflasyon

5,9

5,3

4,9

4,3

Cari Denge/GSYİH

-1,8

-2,8

-3,3

-3.9

Bütçe Dengesi/GSYİH

-6,6

-4,9

-4

-3,2

Faiz Dışı Denge/GSYİH

-2,1

-0,3

0,4

1

AB Tanımlı Borç/GSYİH

47,3

49

48,8

47,8


Hükümetin bu yılki küçülme tahmini %6. Gelecek üç yılda ise yavaşça toparlanan bir büyüme hedefi görüyoruz. Ekonominin en önemli sorunu olan işsizlik, tahmin edilebilir bir gelecekte kriz öncesi dönemin altına inmeyecek. 2012’de bile oranın hala %13,3 gibi çok yüksek bir düzeyde olması bekleniyor.


2001 krizinden bu yana her yıl faiz dışı fazla veren bütçemiz bu yıl milli gelirin %2.1’i kadar faiz dışı açık verecek. Bütçedeki bozulmayı göstermek için verilebilecek en iyi örnek, bugün itibarıyla bütçe açığının geçen yılkinin sekiz katına ulaşmış olması. Bunda birden çok faktörün etkisi var. Krizin, darbe vurduğu başka bir iyi gösterge olan borcun milli gelire oranının bu yıl %39,5’ten %47,3’e yükselmesi bekleniyor.

Yarın programın temel amaçları ile devam edeceğim.. 

Yazarın Diğer Yazıları

5 yıl önce, kaç yıl sonra

Dün, küresel krizin 5. sene-i devriyesini idrak ettik. Lehman Brothers\'ın 15 Eylül 2008\'deki iflas başvurusunun üzerinden 5 yıl geçti

İkinci çeyrekte büyüme ne olacak?

2013 için birçok uluslararası kurum parlak bir yıl tahmini yapmamıştı. Fakat son beş yılda alıştığımız üzere, bu pek de parlak olmayan tahminler, yıl içinde daha kötüleri ile revize edildi

Turizmde yılın ilk yarısı nasıl geçti?

Dünyanın 6, Avrupa’nın 4. en çok yabancı turist çeken ülkesi olduğumuzu eminim çoğunuz biliyorsunuz.

"
"