2007 yazında başlayan ve tüm dünyaya yayılan krizde 1.5 yılı geride bıraktık. Özellikle 2008’in ikinci yarısı, üretim ve işsizlik başta olmak üzere iç karartan verilerle dolu bir süreçti. Olumsuz verilerin egemen olduğu ekonomik gündem, halen bu yapısını koruyor. Muhtemelen bir süre daha böyle devam edecek. Ancak, bazı iyi işaretlerin gelmeye başladığını söylemeliyim. İşte bunlardan bazıları:
1-Resesyonun Uzunluğu: ABD ekonomisi 1920’den bu yana 17 kez resesyona girdi (alttaki grafik). En uzun süreli resesyon 1929 krizinde yaşandı ve tam 43 ay sürdü. 1973 ve 1981 yılında başlayanlar ise 16 ay. Şu ana dek yaşanan 16 resesyon ortalama 13.3 ay sürmüş. II. Dünya Savaşı’ndan sonrakilerin ortalaması ise 10 ay. Aralık 2007’de başlayan ve hala devam eden resesyon sürecinde ise 14 ayı geride bıraktık.
2-Devlet Yardımları: Mevcut krizde ortalama sürenin aşılması, tek başına, krizde sona gelindiğinin iyi bir göstergesi değil şüphesiz. Ancak, devlet müdahaleleri de dikkate alındığında, gelecek için iyimser olmak için daha çok neden var. Şu ana dek yapılan devlet yardımları toplam 4 trilyon doları aştı.
3-Faizler ve Para Arzı: ABD Merkez Bankası FED, 2007’nin sonundan beri faizleri düşürüyor. Son indirimle, faiz oranı 0 - 0.25 aralığına çekildi. Diğer merkez bankaları da faizlerini aşağı çekiyor. Ayrıca, ABD ekonomisinde para arzı artış hızında önemli bir yükseliş var. Geçmiş veriler, para arzı ile büyüme arasında doğru yönlü bir ilişki olduğunu gösteriyor. TCMB ise faizleri 19 Kasım, 18 Aralık ve 15 Ocak’ta toplam 3.75 puan azaltarak %13’e indirdi.
4-Mali Durum Endeksi: Goldman Sachs tarafından hazırlanan mali durum endeksi, Ekim ve Kasım aylarında 102’nin üzerine çıkmıştı. Bugünlerde 100’ün altına indi. Kriz öncesinde bu endeks 98 düzeyindeydi. Endeksin yükselmesi kötümser, düşmesi iyimser algı yaratıyor ve endeks düştükçe talep artmaya başlıyor.
5-Mali Sıkıntı Endeksi: Yine Goldman Sachs’ın hazırladığı mali sıkıntı endeksi, Ekim sonunda gördüğü 4.3 değerinin oldukça altına indi. Şu günlerde 0.7 düzeyinde. Endeksin 0’ın altına inmesi, iyimserliği destekleyen bir işaret.
6-VIX: S&P 500 Endeksinin volatilitesini ölçen VIX endeksi, 27 Ekim ve 20 Kasım 2008 tarihlerinde 80’nin üzerine çıkmıştı. VIX normal piyasa şartlarında 20’nin altında seyrediyor. Ölçülmeye başladığı 1990’dan bu yana ilk kez Ekim ve Kasım aylarında 80’e ulaştı. Aralık ve Ocak aylarında ise daha ılımlı bir seyir izliyor. Bugünlerde ise 40 düzeyinde. Endeksin düşmesi normalleşmeye yönelik bir işaret.
7-Borsa Endeksleri: ABD piyasalarında en fazla izlenen endeks Dow Jones Sanayi endeksi olsa da, S&P500 şirketlerin genel görünümünü daha iyi ortaya koyar. S&P500 geçtiğimiz Kasım ayında 740’a kadar düşmüştü. Bu düzey en son 2002’nin sonunda görülmüş ve ardından bir yükseliş trendine girilmişti. S&P500 kısa dönemde 800-880 aralığında hareket ediyor. 880’nin üzerine çıkması, dünya piyasalarında yeni bir alım dalgası başlatabilir. 800’ün altına inmesi ise yeniden 740’ın yolunu açabilir. Hangi yöne gidileceğini, Obama hükümetinin politikaları ve bunların nasıl algılandığı belirleyecek.
8-Çin: Gelişmekte olan ülkelerin 2009’da %3.3 büyümesi bekleniyor. Çin ekonomisi için büyüme tahmini ise %6.7. Son veriler sanayi üretiminde ve bankaların kullandırdıkları kredilerde bir artış olduğu gösteriyor. Krediler son yıllardaki en yüksek düzeyine ulaştı.
Küresel krizin ilk işaretleri ABD ekonomisinden gelmişti. Krizden çıkışın ilk işaretlerini de burada aramak gerekiyor. Bununla birlikte, 2009’un sonlarına doğru beklenen iyileşme, etkisini tüm ekonomilerde aynı anda göstermeyecektir. Avrupa ve Rusya ekonomileri için 2009 beklentileri iç açıcı değil. İspanya, İngiltere ve İrlanda ekonomileri krizden oldukça kötü etkilendi. İhracatı önemli ölçüde petrol ve doğalgaza bağlı olan Rus ekonomisi, düşen fiyatlar nedeniyle 2009’da zorlanacak. Türkiye’nin performansını ise hükümetin ekonomi politikaları, Merkez Bankası’nın faiz politikası, IMF ile yapılacak anlaşma ve AB düzenlemeleri belirleyecek.