Gün geçmiyor ki; krizle ilgili yeni haber, yeni bir yorum gelmesin. Bu türde bir krizin çok nadir yaşanabileceğini düşünürsek, ekonomik gündemi belirlemesini de gayet doğal karşılamalıyız. Bugün, gözünüzden kaçmış olabilecek ama okuduğunuzda sizi şaşırtacak bazı bilgileri paylaşmak istiyorum sizlerle.
Sub-prime mortgage piyasası: Biliyorsunuz, krizin başlangıç noktası ABD konut sektöründeki sub-prime dereceli mortgage kredileriydi. Sub-prime derecesindeki konut kredilerindeki artış 2003 yılının sonlarında başlamıştı. Aşağıdaki tablo 2001-2007 döneminde ABD’de mortgage kredileri içinde sub-prime dereceli kredilerin payını gösteriyor. Son yıllara dek %7 civarında seyreden oran 2004, 2005 ve 2006 yıllarında %20’lere yükseliyor. Bunun anlamı şu: Toplam konut kredileri içinde, geri ödeme gücü düşük ya da riski yüksek kişilere verilen kredilerin payı artıyor ve %20’ye ulaşıyor. Dolayısıyla mali kurumlar varlıklarını riskli bir alana kaydırıyorlar. Krizin başladığı 2007 yılında ise oran yeniden %7 düzeyine geriliyor.
Yıl | Sub-prime Konut Kredileri |
2001 |
% 7.2 |
2002 |
% 6.9 |
2003 |
% 7.9 |
2004 |
% 18.5 |
2005 |
% 20 |
2006 |
% 20.1 |
2007 |
% 7.3 |
Kaynak: The State of the Nations’ Housing 2008, JCHS Harvard University
İşten çıkarmalar: Forbes dergisi 1 Kasım 2008’den itibaren işten çıkarılan personel miktarını ve çalıştıkları şirketleri açıklıyor. Sayı dün itibarı ile 382,961. Dikkat edin: bu sadece son 3 ayda işten çıkarılanların sayısı. ABD’de işsizlik oranı Ocak 2009’da %7.6’ya yükseldi. Geçen yılın aynı döneminde oran %4.9’du. Finans sektöründe 2007 yılında 150 bin, 2008’de 200 bin kişinin işten çıkarıldığı tahmin ediliyor.
Yatırım Bankaları: Goldman Sachs, Morgan Stanley, Merrill Lynch, Lehman Brothers ve Bear Stearns, ABD’deki en büyük yatırım bankaları olarak bilinirdi. Kriz en çok bu bankaları etkiledi. 2007 yılında, piyasa değerlerinin en yüksek olduğu dönemde, bu bankaların toplam değeri yaklaşık 421 milyar dolardı. Çalışan sayıları toplamı 193 bin idi. 2008’de dip yaptıkları dönemde, piyasa değerleri 56 milyar dolara, personel sayıları toplamı ise 111 bine düştü. Merrill Lynch Bank of America’ya, Bear Sterans ise JP Morgan’a satıldı. Lehman Brothers iflas etti.
Diğer Bankalar: Bankaların piyasa değerleri, borsa endekslerindeki gerilemeden çok daha hızlı ve büyük oranda düştü. Aşağıdaki tablo 2007 yazından bu ana, bankaların değerlerindeki düşüşü gösteriyor. Citigroup, Barclays ve RBS en fazla değer kaybeden bankalar.
| 30 Haziran 2007 Piyasa Degeri (milyar $) |
20 Ocak 2009 Piyasa Degeri (milyar $) |
RBS |
120 |
4.6 |
Deutsche Bank |
76 |
10.3 |
Credit Agricole |
67 |
17 |
Société Générale |
80 |
26 |
Barclays |
91 |
7.4 |
BNP Paribas |
108 |
32.5 |
Unicredit |
93 |
26 |
UBS |
116 |
35 |
Crédit Suisse |
75 |
27 |
Santander |
116 |
64 |
Citi |
255 |
19 |
JP Morgan |
165 |
85 |
HSBC |
215 |
97 |
Kaynak: JP Morgan
Resesyon: Resesyon genellikle, bir ülke ekonomisinin peş peşe iki çeyrek küçülmesini ifade etmek için kullanılıyor. Mevcut durumda 15 ülke ekonomik resesyona girmiş durumda. Bunların çoğu Avrupa ekonomisi. Bu haftalarda açıklanacak büyüme verileri ile sayı otuza ulaşabilir.
Para piyasaları: Kriz para piyasalarında da önemli izler bıraktı. Yen bu süreçte en fazla değer kazanan para birimlerinden biri oldu. Dolar/yen paritesi 1995’ten veri en düşük düzeyine (87.26) indi. Euro/yen 170’ten 110 düzeyine geriledi.
Krizin en yoğun hissedildiği 2008’in Temmuz ve Ekim ayları arasında, en fazla değer kaybeden para birimleri İzlanda kronası (%51), Güney Afrika randı (%38), Brezilya reali (%34), Polonya zlotisi (%34), Macar forinti (%34) ve Türk lirası (%33) oldu.
Borsa endeksleri: 2008 borsa endeksleri için bir felaket yılı oldu. Tunus borsa endeksi yılı artışla kapatan tek endeks oldu. İzlanda borsası 14 Ekim 2008 günü %77 oranında değer kaybederek, tek günlük kayıp rekoruyla tarihe geçti. Yıllık kayıp ise %90’a ulaştı. Rus borsa endeksi %72, Fransa ve Almanya borsa endeksleri yaklaşık %40 değer kaybetti. İMKB-100’deki düşüş ise %50’ye yakın oldu.