Kapasite kullanım oranı 2010’a hafif de olsa yükselişle başladı. Dün yüzde 67.8 olarak açıklanan Ocak ayı kapasite kullanım oranı, 2009’un Ocak ayına göre 6.4 puan yükseldi. Kapasite kullanımı sadece geçen yıla göre değil, Aralık ayına göre de (az da olsa), daha iyi bir düzeyde.
Şimdiye dek TÜİK tarafından bir ay gecikmeli açıklanan kapasite kullanım oranı, dünden itibaren Merkez Bankası tarafından ve gecikme olmaksızın açıklanmaya başladı. Böylece artık, içinde bulunduğumuz ayın sonuna doğru o ayın kapasite kullanım oranını öğreneceğiz.
Yıllardan beri yüzde 75-80 aralığında seyreden kapasite kullanım oranı, 2008’in sonlarına doğru düşmeye başlamıştı. Hatırlarsanız, kapasite kullanım oranı da en düşük düzeylerini 2009’un Şubat’ında görmüştü. İzleyen aylarda yükselmeye başlayan ve bu ay 67.8’e ulaşan oran, geçen yılın üzerinde olmasına rağmen, 2007 ve 2008 yıllarının yaklaşık 7 puan altında.
Kapasite kullanımı ile sanayi üretim endeksi arasında çok yakın bir ilişki var. Bu ilişkiyi “yüzde yüze yakın oranda ve aynı yönde” olarak ifade etmek doğru olur sanırım. Yani, kapasite kullanım oranı ve sanayi üretim endeksi paralel hareket ediyor. Bu ilişkiye heyecan katan şey, kapasite kullanım oranının, sanayi üretim endeksinden bir ay önce açıklanıyor olması. Yani kapasite kullanım oranı, bir ay sonra sanayi üretim endeksinin nasıl bir seyir izleyeceğini işaret ediyor.
Aşağıdaki grafik, kapasite kullanım oranının önceki yılın aynı ayına göre değişimini gösteriyor. Türkiye, Japonya ve ABD arasında yapılan bu karşılaştırmada, Türkiye’nin durumuna dair öne çıkan bazı özelliklere birlikte bakalım.
İhracattaki daralmanın etkisiyle, sanayi üretimi ve kapasite kullanımı Türkiye’de hızla gerilemeye başladı. Bu sadece bizde değil, ihracatı gerileyen her ülkede görülen bir durum.
İhracatın milli gelire oranı yükseldikçe, kapasite kullanımındaki daralma artıyor. Bu nedenle grafikte, Japonya’daki daralmanın Türkiye’den daha ciddi olduğunu görüyoruz.
Dikkat çeken başka bir şey, Japonya’daki hareketin diğer iki ülkeden daha keskin olması: sert bir düşüş ve ardından net bir toparlanma. Bunun da esas nedeni ülkenin ihracatının milli gelirindeki payının yüksekliği. Dış talepteki gerileme, ihracatı ve kapasite kullanım oranını aşağı çekiyor.
Grafikte öne çıkan diğer bir faktör ise, Türkiye’nin artıya geçen ilk ülke olması. Bunun iki nedeni var. Birincisi en güncel verinin Türkiye’ye ait olması. Japonya ve ABD verileri önceki aylara ait. İkinci neden ise ekonominin dinamizmi.
Toparlanma hızımız Japonya’nın gerisinde olsa da, ABD’nin burada görmediğimiz tüm Avrupa ülkelerinin üzerinde.