Önde gelen ülkelerin birçoğunda, 2010’un ilk çeyreğine ilişkin ekonomik göstergeler şekillenmeye başladı. Bunlardan biri de dış ticaret.
Dış ticaret göstergeleri hem veriyi açıklayan ülkelerin hem de bu ülkelerin ticari ilişkide bulunduğu diğer ülkelerin ekonomilerine yönelik önemli işaretler verir. Örneğin, bir ülkenin ithalatındaki artış, genellikle o ülkedeki talebin canlanmaya başladığını gösterir. Tüketim malları ithalatının artması, nihai tüketici talebinin canlandığına işaret ederken, yatırım malları ithalatının artması, reel sektörün üretimini artıracağına işaret eder. Buna karşın ihracat bir miktar daha belirsizdir. Çünkü bir ülkenin ihracatı kendi ekonomisindeki gelişmelerden çok ihracat yaptığı ülkelerin ekonomilerindeki gelişmelere bağlıdır.
Şunu da ekleyerek, bu sıkıcı bölümü bitireyim: Eğer bir ülke dış ticarette fazla veriyorsa (yani ihracatı ithalatından fazlaysa), bu fazla ülkenin gayrısafi yurtiçi hasılasına olumlu katkı verirken, açık veriyorsa yurtiçi hasılayı düşürür. Fakat buradan, ithalat yapmanın ekonomiye zararlı olduğu gibi genel bir sonuca ulaşmak yanlış olur. Zira bazı malların ithalatı (o ülkede üretilemedikleri için) zorunludur. Örneğin, 2008’de yaklaşık 50, 2009’da yaklaşık 30 milyar dolar enerji ithal eden Türkiye için, “bu ithalatı yapmasaydık, ekonomi daha fazla büyürdü” demek yanlış olur.
Çünkü ekmekten, otomobile kadar binlerce malın üretim sürecinde enerji zorunlu bir girdidir. Fakat, bazı mallar var ki; bir ülkede üretiliyor ya da rahatlıkla üretilebilir olmasına rağmen ithal ediliyorsa (yani bu ithalat gereksiz bir ithalatsa) o zaman, “bunları ithal etmeyip kendimiz üretseydik, ekonomi daha fazla büyürdü” demek mümkün olur.
Gelelim 2010’un ilk çeyrek verilerine…
Aşağıda Türkiye ve ABD, Çin, Brezilya, Almanya, Fransa, İngiltere gibi önde gelen ekonomilerin dış ticaretlerine ilişkin bilgiler göreceksiniz.
Kriz Öncesine GöreBunlardan birincisi, şu soruya cevap arıyor: “Krizin başlangıcından önce her ülkenin yaptığı ihracata 100 dersek, son verilere göre ülkelerin performansı nedir?
Krizin başlangıcından önceki dönem olarak 2007’nin ilk çeyreğini kabul edip, o yılın ilk üç aydaki ihracat ortalamasına 100 dersek (daha güvenilir bir karşılaştırma yapabilmek için bunu yapıyoruz), Türkiye Mart 2010 itibarıyla, bu döneme göre dolar bazında yüzde 29 daha yüksek ihracat yapmış diyebiliriz.
2007’nin ilk çeyreği ve 2010’un en güncel verileri arasındaki karşılaştırma sonuçlarına göre bugün, ABD yüzde 15, Japonya yüzde 19, Brezilya yüzde 34, Almanya yüzde 12, Meksika yüzde 29, Hindistan yüzde 73, Çin yüzde 42 daha fazla ihracat yapmış görünürken, Fransa yüzde 5.5, Kanada yüzde 12, İngiltere yüzde 6.5, AB yüzde 6.2 daha az ihracat yapmış durumda.
Aşağıdaki grafik Türkiye, Çin ve Brezilya’nın bu dönemde ihracatlarındaki gelişimi gösteriyor.
Geçen Yıla GöreBirçok ekonomik verinin yorumlanmasında, önceki yılın aynı dönemine göre değişim oranları kullanılır. Bu açıdan bakıldığında, birçok ülkenin ihracatının 2009’a göre ciddi oranda artmış olduğunu görüyoruz.
Nisan 2010 ihracatını açıklayan iki büyük ekonomi var: Brezilya ve Çin. Geçen yılın Nisan ayına göre Brezilya’nın ihracatı yüzde 23.5, Çin’in ihracatı ise yüzde 30.5 artmış durumda.
Henüz Mart 2010 verilerine sahip olduğumuz ülkelerde, geçen yılın Mart ayına göre Türkiye’nin ihracatı yüzde 22.3, ABD’nin ihracatı yüzde 24.5, Japonya’nın ihracatı yüzde 55, Almanya’nın ihracatı yüzde 27, Meksika’nın ihracatı yüzde 39, Hindistan’ın ihracatı yüzde 54 artmış durumda.
Son olarak Şubat ayı verilerini açıklayan ülkeler arasında ise Kanada ihracatını yüzde 14, İngiltere ihracatını yüzde 24 yükseltmiş görünüyor.
Dış Ticaret DengesiKriz döneminin klasik özelliği dış ticaret fazlası veren ülkelerin fazlalarının, açık veren ülkelerin ise açıklarının azalmasıdır. Son krizde de böyle oldu. Hemen hemen tüm ülkelerde bu resmi gördük.
2009’un bahar aylarında başlayan ekonomik toparlanma ile açıklar ve fazlalar yeniden yükselmeye başladı. En son (dün açıklanan) ABD verilerinde de bunu gördük.
Ancak ortada ilginç bir görüntü var. Biliyorsunuz geçen ay Çin uzun süreden sonra ilk kez dış ticaret açığı vermişti. Çin, Nisan’da açık vermedi ama dış ticaret fazlası geçmişte alışık olduklarımızın çok altında kaldı. Ezcümle, Çin’in dış ticaretinde bir bozulma görüyoruz.
Brezilya da benzer bir durumda. O da uzun süredir fazla veriyor olmasına rağmen, verdiği fazlanın dış ticaret hacmine oranında bir gerilme var. Brezilya’nın bu konudaki performansı ile ihracattaki ürün kompozisyonu arasında yüksek oranlı bir ilişki olduğunu da hatırlatarak, bugünlük izninizi istiyorum.
2010’un ilk çeyreğinde birçok ülkenin dış ticareti, henüz krizin etkilerini tam olarak üzerinden atamamış durumda. İkinci çeyrekte de benzer sonuçlar alma olasılığımız yüksek.