30 Ağustos 2009’da yapılan seçimler ile elli dört yıldır iktidarda bulunan Liberal Demokrat Parti hükümetine son veren Japonya Demokrat Partisi’nin lideri Yukio Hatoyama dün sabah Başbakanlık görevinden istifa etti.
Dokuz ay önce yapılan seçimlerde yüzde 42.4 oranında oy alan ve 480 sandalyeli meclise 308 milletvekili ile giren Japonya Demokrat Partisi’nin “Değişim” sloganı altında üç büyük vaadi vardı. Bunlar, yıllardır resesyonda olan ekonominin yeniden canlandırılması, çocuk bakımı yardımlarının artırılması ve ülkede hayli güç sahibi olan bürokratların iktidarının törpülenmesi idi.
“Dokuz ayda bunların başarılması mümkün olmayabilir” diyebilirsiniz. Zaten, Hatoyama’nın istifa etmesinin nedeni bunlar değil.
'Altı ay çalıştım, başaramadım'
Hatırlarsanız, geçen hafta Güney Kore gemisi batmış ve bunun sorumluluğu Kuzey Kore’ye yüklenmişti. Bu iddiayı reddeden Kuzey Kore yönetimi, gerekirse savaşmaya hazır olduklarını söylemiş ve orduya hazırlanma talimatı vermişti. Bu gelişmelerin üzerine 30 Mayıs günü Japonya Başbakanı Hatoyama, Okinawa adasında bulunan ABD deniz üssünün görev süresinin uzatılması konusunda ABD ile anlaşmaya vardı. Talep ABD’den geldi, Japonya yönetimi de bunu kabul etti.
Göreve başladığında popülaritesi yüzde 75 olan ve dokuz ay için de yüzde 20’lere gerileyen Hatoyama’nın ipini bu karar çekti. Üssün görev süresinin uzatılması halktan ve muhalefetten büyük tepki aldı. Zira, üssün kaldırılması Hatoyama’nın seçim vaadlerinden biriydi. Başbakan’ın istifa konuşmasında “Altı ay boyunca üslerin kaldırılması için çalıştım ama başaramadım” demesi ise ‘sarsıcı bir ifade’.
Ülkede adı geçen üç lider adayı var. Bunlar, Maliye Bakanı olan Naoto Kan, Dışişleri Bakanı Katsuya Okada ve Ulusal Strateji Bakanı Yoshito Sengoku. İçlerinde en ağır basanı Maliye Bakanı Kan, dün öğle saatlerinde Cuma günü yapılacak olan parti liderliği seçimine aday olduğunu açıkladı. Seçimleri kazanan aday, Japonya’nın yeni Başbakanı olacak zira, Demokrat Parti hala mecliste çoğunluğa sahip.
Yaklaşık yirmi yıldır durgunluk içinde olmasına rağmen Japonya, 5 trilyon 68 milyar dolar GSYİH ile 2009 yılında dünyanın ikinci büyük ekonomisi idi. Faiz oranları yıllar boyunca sıfır ya da sıfıra yakın kalmış olmasına rağmen, beklenen canlanma gelmedi. Küresel kriz ise ihracat ve sanayi üretiminin büyük oranda gerilemesine neden oldu. Ancak ekonominin son dört çeyrekte peşpeşe büyümesi, ihracatın çok hızlı toparlanması Japon ekonomisine dönük beklentilerin de iyileşmesine neden oldu.
Bu yazıyı hazırlarken dönüp notlarıma baktım. 1 Eylül 2009 günü, Japonya’daki seçim sonuçları hakkındaki yazımı şöyle bitirmişim: “Japonya Demokrat Partisi ve lideri Hatoyama’nın arkasında, beklentileri yüksek bir halk desteği var. Fakat bu, seçmenin yeni bir değişim için elli dört yıl daha bekleyeceği anlamına gelmez.”