Bugün, gündemden sıyrılarak emtia fiyatlarındaki gelişmeler hakkında yazmak istedim. Nedeni, dünkü yazıda artan emtia fiyatlarının Çin’in ithalatını yükseltiyor olduğundan bahsetmem.
2000 yılında emtia fiyatlarından oluşan bir endeksin değeri 100 kabul edildiğinde, bugünlerdeki fiyatların on yıl öncesine göre yaklaşık yüzde 150 arttığını ve 250’nin üzerine çıktığını görüyoruz. Bu artış size çok büyük göründüyse bir de şuna bakın: Kriz öncesinde endeksin değeri 300’ün üzerindeydi. 2008 yazından itibaren sert bir şekilde düşen fiyatlarla endeks 170’e kadar gerileyen fiyatlar, 2009’un başından itibaren yeniden yükselişe geçerek 250’nin üzerine çıktı.
2000’li yıllarda emtia fiyatlarındaki yükselişin üç ana nedeni vardı. Bunların başında, gelişmekte olan ülkelerin önünü çektiği talep artışı geliyor. İkinci sırada doların değer kaybı var. Biliyorsunuz bütün emtia fiyatları dolarla belirleniyor. Oysa bunların üretim maliyetleri dolarla değil, üretildikleri ülkelerdeki fiyatla belirleniyor. Dolar aşağı yuları bütün para birimlerine karşı değer kaybettiği için, emtia fiyatlarının da dolar karşılığı yükseldi. Üçüncü neden spekülasyon. Bir fiyat grafiği hayal edin; sürekli yükseliyor ve düşeceğine yönelik hiçbir beklenti yok. Hal böyle olunca, adı ne olursa olsun, bu varlığı mevcut fiyattan alıp, daha yüksek fiyata satmak isteyen kişiler, fonlar, bankalar ortaya çıkıyor ve fiyatlar daha da yükseliyor.
2008 yazına kadar fiyatlardaki yükselişin mantığı bu çerçevede oluşuyordu. Krizle birlikte, spakülatörler aniden satışa geçtiler ve karşılığında dolar talep ettiler. Bu da doların fiyatını yükseltti. Doların fiyatını yükselten tek faktör bu değildi. Gelişmekte olan ülkelerdeki hisse senedi ve tahvilleri satmak, riskten kaçınmak gibi nedenlerle bütün dünyada artan dolar talebi de dolara değer kazandırıyordu. Yani emtia fiyatları bir taraftan, topluca satışa geçildiği için, bir taraftan spekülasyon sona erip, tersine spekülasyon çalışmaya başladığı için, bir taraftan da dolar değer kazandığı için büyük oranda düştü.
Bunlar arasında en fazla dikkati çeken doğal olarak petrol fiyatlarıydı. 148 dolara kadar yükselen ham petrolün varil fiyatı, krizin etkisiyle 35 dolara kadar düşmüştü. Hem de yaklaşık 6 ayda.
Bazı varlıklar 2008 sonunda bazıları ise 2009 başında en düşük fiyatlarına düştüler: Fakat 2009’un başından itibaren birçoğu yeniden yükselmeye başladı. Geçtiğimiz yıl fiyatı en fazla yükselen meta yüzde 146 ile bakır olmuştu. Veriler bakırın hızla yükselmeye devam ettiğini gösteriyor. Son olarak Şili’de meydana gelen depremden sonra artış hızlandı. Geçtiğimiz 12 ay içinde bakır yine en fazla yükselen varlık unvanını koruyor. 2009 Mart-2010 Mart döneminde bakır fiyatı yüzde 92 artarak 355 dolara çıktı.
Aşağıdaki tablo 2009 Mart-2010 Mart döneminde bazı varlıkların fiyat değişimini gösteriyor.
Fiyatı yükselen başka bir varlık ise pamuk. Gerek bazı üretici ülkelerdeki yağışların yetersizliği, gerekse krize rağmen tekstil ve hazır-giyim talebinin fazla gerilememiş olması pamuk fiyatını yukarı çekmeye devam ediyor.
Fiyatı düşenlerin başında buğday var. 2007-2008 arasında başta arz yetersizliği nedeniyle fiyatı iki katına ulaşan buğday fiyatı, üretimdeki artış ve biriken stoklar nedeniyle 950 dolardan 500 doların altına geriledi. İşaretler düşüşün devam edeceği yönünde.