Dün ABD’deki parasal genişlemenin dünya piyasalarının nasıl şişirdiği ve ABD sermayesinin sadece parmak hareketleri ile yükselen piyasalardan elde ettiği muazzam getiriler konusunda yazarken şöyle bir cümle sarfetmiştim: On yıl önce gelişmekte olan ülkelerdeki hisse senetlerinin değerleri toplamı, bütün dünyadaki hisse değerleri toplamının onda biri kadardı. Oysa bugün yüzde 40’ına ulaşmış durumda.
Konu parasal genişlemenin, piyasaları şişirmesi olunca aklıma takıldı,
'Acaba yükselen piyasalardaki hisse değerleri kriz ve sonrasındaki süreçte nasıl değişmişti?' Böylece bu yazıya başladım…
Önce dünyadaki belli başlı hisse senedi borsalarının toplam değerinin nasıl değiştiğine baktım. 52 borsa endeksinin toplamları bana aşağıdaki grafiği verdi.
Küresel kriz öncesinde, daha doğrusu kriz henüz ABD sub-prime mortgage aşamasındayken dünya borsalarının değeri 63 trilyon dolar ile zirvesine ulaşmış. Sonra hafif gerilemeler ve 2008 ortasından itibaren büyük düşüş... Hisse senedi borsalarının toplam değeri Şubat 2009’da 28.6 trilyon dolara gerileyerek en düşük düzeyine inmiş.
İzleyen aylarda ılımlı ve istikrarlı bir toparlanma ile artan hisse değerleri toplamı altı ay önce 50 trilyon dolara yaklaşmış. Bugün yine benzer düzeylerde seyrediyor.
Tahmin edeceğiniz gibi, bu süreçte bütün endeksler aynı oranda değişim göstermedi. Basit bir “gelişmiş ve yükselen piyasalar” ayrımıyla şunu söylemek mümkün. Gelişmiş ülkelerdeki hisse değerlerindeki azalma da, arkasından gelen toparlanma da, yükselen piyasalara kıyasla daha zayıf kaldı. Aşağıda New York Borsası’ndaki hisse değerlerini gösteren grafiği görüyorsunuz. Kriz öncesinde 16 trilyon dolar civarındayken, 8 trilyona düşen hisse değerleri bugün, 12 trilyon dolar civarında. Avrupa endeksleri için de benzer bir durum var.
Yükselen piyasalarda hem düşüş hem de yükseliş daha sert yaşandı. 2009 başından sonra Brezilya, Arjantin, Doğu Avrupa ve bazı Uzak-Doğu borsaları gelişmiş ülkelerdekilerden daha hızlı yükseldi. Ancak Türkiye’nin diğerlerinden ayrı bir yeri var.
İstanbul Borsası’ndaki hisselerin değerleri toplamı kriz öncesinde 300 milyar dolara yakındı. Krizde 200 milyar dolar eridi ve toplam değer 100 milyar dolara düştü. Ardından gelen yükseliş, Eylül sonu itibarıyla piyasa değerini 320 milyar dolara çıkardı. Bugün ise muhtemelen 360 milyar dolara yakın bir piyasa değerinden bahsedebiliriz.
Türkiye bu açıdan pek çok yükselen ekonomiden farklılık gösteriyor. Gelişmiş ülker borsalarına göre daha iyi performans göstermiş olsalar da, pekçok yükselen piyasanın borsa değeri kriz önceki düzeylerinin altında seyrediyor. Oysa, Türkiye tüm zamanların en yüksek piyasa değerine ulaşmış durumda.
Şu anda sorun gibi görünmese de; yükselen pazarlardaki bu yükselişin kaynağı, düşük faizler ve artan para arzı nedeniyle gidecek yer arayan gelişmiş ülke sermayesi. ABD’den gelen her kötü veri, parasal genişlemenin ve düşük faiz politikasının devam edeceği beklentisini bu da; şişirecek balon arayan sermayeyi körüklüyor. Bu süreçte değeri düşen dolar, bizim gibi yükselen pazarlarda elde edilen karın, dolar bazında çok daha yüksek oranlara çıkmasına neden oluyor.