Cuma akşam saatlerine doğru ajanslar bazı Euro Bölgesi ülkelerinin notlarının indirileceğine dair haberler geçmeye başladı ve aynı anlarda borsa endeksleri de yönünü bu haberlerle aşağı çevirdi. Dedikodular muhtelifti. Bazıları iki, bazıları altı ülkenin notunun indirileceğini konuşuyordu. Kesinleşen ilk kurban Avusturya oldu. Saatler ilerledikçe Fransa’nın da bu listede olduğu söylenmeye başladı. S&P’nin açıklamasından önce resmi ilk onay bir Fransız hükümet yetkilisinden geldi. Bizde gece yarısına yakın bir saatte S&P’den beklenen açıklama geldi. Şirket, dokuz Euro bölgesi üyesinin notlarını aşağı çekti.
Böylece S&P, 2 Aralık 2011 gecesi negatif izlemeye aldığını açıkladığı 15 Euro Bölgesi üyesinin yarısından çoğunun notları inmiş oldu. Aynı gece şirket, notları AAA olan altı ülkenin notlarının 3 ay içinde yüzde 50 olasılıkla düşeceği açıklamıştı. Yaklaşık bir buçuk ay içinde altı ülkenin ikisinin notu (Avusturya ve Fransa) notu birer kademe inerek AA+’ya düştü. Artık sadece 4 Euro Bölgesi üyesinin notu tavan seviye olan AAA’da. Bunların üçü negatif izlemede kalmaya devam ederken zirvede Almanya AAA not ve stabil izlemede olan tek ekonomi oldu.
Özetle,
Dokuz ülkenin notu düştü, sekizinin sabit kaldı.
Dokuz ülkenin dördünde not iki kademe, beşinde bir kademe indi.
Notu iki kademe düşen ülkeler İtalya, İspanya, Güney Kıbrıs ve Portekiz.
Notu tek kademe düşenler Avusturya, Fransa, Slovenya, Slovakya ve Malta.
Yunanistan, Portekiz ve Güney Kıbrıs çöp (junk-yatırım yapılamaz) statüsünde.
Almanya, Slovakya ve Yunanistan dışındaki 14 üye negatif izlemede.
Negatif izlemede olan 14 üyenin notları 2 yıl içinde üçte bir olasılıkla düşecek.
İşte 17 üyeli Euro Bölgesi’nde son not durumu şöyle.
Tepkiler
Cuma akşamı gelen indirimlerden sonra AB tarafından ilk ciddi tepki Ekonomi Komiseri OliRehn’den geldi. Rehn, gelen indirimin kendisinin ve zamanlamasının yanlış olduğunu, AB krizle mücadelede etkin önlemler almışken ve tam da piyasaları yumuşatmaya başlamışken gelen bu indirimin üzücü olduğunu söyledi.
Oysa S&P’nin yazılı açıklamasında bu konu atlanmış değildi. Açıklamada, Avrupa’da son haftalarda alınan önlemlerin Euro Bölgesindeki sistemik sorunları çözmede yetersiz olabileceğine vurgu yapılıyor. Sistemik sorunlar ise zorlaşan kredi koşulları, risk primlerinde artış, zayıflayan büyüme beklentileri ve ortak çözüm bulma konusundaki başarısızlık olarak sıralanıyor. 9 Aralık’taki AB zirvesinin ise şirkette, etki yaratma konusunda yetersiz kalma izlenimi bıraktığı söyleniyor.
Rehn’in ardından Merkel’in açıklaması geldi. Merkel, gelen not indirimlerinin kendileri için bir sürpriz olmadığını ve bundan sonra Avrupa ülkelerinin mali kurallarını sıkılaştırma, istikrar mekanizmasını bir an önce kurma konusunda aceleci olmaları gerektiğini söyledi.
Dominique’in Laneti mi, Nicolas’nın Laneti mi?
Muhtemelen herkes Sarkozy’den bir açıklama gelmesini bekliyordu. Ama Sarkozy daha önce de benzer durumlarda yaptığı gibi, susmayı tercih ederken ilk yorum Sosyalist Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı François Hollande’dan geldi. Hollande, notu inenin Fransa olmadığını, beş yıldır izlenen politikalar olduğunu söyledi.
Biliyorsunuz Hollande, geçen yıl ABD’de bir otel odasında kat görevlisine tecavüzle suçlanarak hapsedilen IMF eski Başkanı ve Sosyalistlerin müstakbel Cumhurbaşkanı adayı Dominique Strauss-Kahn’ın yerine aday olmuştu. Uzunca bir süre Strauss-Kahn’ın, Sarkozy’nin bir oyununa kurban gittiği yorumları yapıldı. Bir süre sonra serbest bırakılması bu iddiaları daha da güçlendirdi. İnanıp inanmamak size kalmış ama dünkü not indiriminin ardında da Strauss-Kahn’ın olduğunu düşünenler var.
İster öyle ister böyle olsun, seçime üç ay kala rakibi François Hollande’ın 14 puan gerisinde olan (ve milletimizin gönlünde yıllardır ayrı bir yeri olan) Sarkozy’ninikinci defa seçilmesi artık daha da zorlaştı. Son aylarda ülkesinin ve dolayısıyla kendinin kredi notunu korumaya yönelik gayretleri de boşa gitmiş oldu.
Bu arada Fransa hükümeti adına konuşan Başbakan François Fillon ise kararın yanlış bir zamanda alındığını, bunun iyi bir haber olmadığını ama fazla da dramatize edilmemesi gerektiğini söyledi.
Yiğidi Öldür…
İşin doğrusu kredi derecelendirme şirketlerinin zamanında ve doğru kararlar vermedikleri, kendileri dışında hemen herkes tarafından kabul ediliyor. Hala bu şirketlerin değerleme kriterlerinin neler olduğu konusunda açık bir fikir yok. Hala neden Bahamaların Hindistan’dan, Kolombiya’nın Endonezya’dan daha yüksek nota sahip olduğu konusunda insanlar ikna olmuş değiller.
Ancak, yine çoğunun anlayamadığı başka bir duruma yani bankacılık sektöründe yüksek risk olmasına, bütçe dengelerinin bozuk olmasına, büyümemesine ve yüksek faizle borçlanmasına rağmen Fransa’nın nasıl olup da Almanya ile aynı kredi notuna sahip olduğu sorusuna artık bir yanıt geldi.