Bundan birkaç ay önce, Avrupa krizi yeni bir atak yapmışken, Çin, Yunanistan ve sorun yaşayan diğer Avrupa ülkelerine yardım edebileceğini açıklamıştı. Bence Yunanistan ve Euro Bölgesi için büyük bir şans olan bu öneri, tansiyon düşünce gündemdeki yerini kaybetti. Derken, Ağustos başından itibaren yeniden tırmanan “Yunanistan ha battı, ha batacak” iddiaları Çin’i yeniden aranan kurtarıcı yaptı.
Geçen hafta Çin’in Yunan ve İtalyan tahvilleri alabileceği söylenmeye başladı. Ancak bu sefer kendini ağırdan satan Çin oldu. Resmi bir yalanlama gelmemiş olsa da, adını vermek istemeyen bazı yetkililer böyle bir şey planlanmadığını söylediler. Neyse ki; geçen hafta piyasaların iyimserliği bu haberi o kadar da korkutucu bulmadı ve kısa da olsa bir toparlanma yaşandı.
Bu konudaki son açıklama geçen hafta Çin Başbakanı Wen Jiabao’dan geldi. Jiabao, Çin’in borç sorunu yaşayan Avrupa’ya yardım edebileceğini, ancak Avrupa’nın da buna karşılık Çin’i, 2016’da Dünya Ticaret Örgütü yapmadan önce, tam bir piyasa ekonomisi olarak tanımasını istediklerini söyledi.
Çin Aralık 2001’den bu yana Dünya Ticaret Örgütü üyesi. Ancak, aşırı düşük fiyatlar ve bu fiyatlarda üretime zemin hazırlayan yüksek çalışma süreleri, çocuk işçi çalıştırma uygulamaları, cezaevlerindeki hükümlülerin çalıştırılması uygulamaları, sermaye transferi kontrolleri vb. nedenlerle tam piyasa ekonomisi olarak tanınmıyor.
Bu durum ticaretin normal seyrinde bir sorun yaratmıyor olsa da, bir ülke Çin’den ithal edilen bir malın kendi iç piyasasını bozduğunu sebep göstererek, anti-damping vergisi, telafi edici vergi gibi ithalat fiyatını artıran uygulamalarla Çin’den yapılan alımları kısıtlayıcı önlemler alabiliyor.
Çin’in AB’ye getirdiği son öneri, DTÖ tarafından 2016’da bitirilecek bu uygulamanın şimdiden AB tarafından yürürlüğe sokulmasını amaçlıyor. Belki şaşıracaksınız ama dünyanın bir numaralı ihracatçısı olan Çin en fazla ABD’ye değil, AB’ye ihracat yapıyor. 2010’da toplam 1.57 trilyon dolar ihracat yapan ülkenin, AB’ye ihracatı yaklaşık 350 milyar dolar. AB tarafından istenen bu adım, şu an 350 milyar dolara yakın olan ihracatın daha da hızlı artmasının önünü açacak bir gelişme.
Yani Çin AB’ye: “Size daha fazla mal satabilmemin önündeki engelleri kaldırırsanız, borç sorununuzu çözmeye yardım ederim” diyor. Bunu kabul edip etmemek AB tarafına kalmış bir seçim. Ama eğer bu kabul edilirse, Çin sadece daha fazla ihracat yapmakla kalmayacak, fiyat avantajının etkisiyle diğer ülkelerin de AB’ye ihracatından pay almaya başlayacak.