Pazartesi günü İstanbul Borsası için hafif satışlarla geçti, Avrupa borsalarında da durum benzerdi. ABD borsaları da buna uygun açılmıştı, fakat kapanışın hemen öncesinde gelen satışlarla endeksler yüzde 1.5 civarında düşüşle kapandı.
Kuzey Kore’nin, geçen hafta Güney Kore ve ABD ile karşı karşıya gelmesinin ardından savaşa hazırlandığı, IMF’den gelen “İspanya’da durumun iyiye gitmediği” haberleri ile Asya borsaları yüzde 3 civarında düştüler.
Dolar/TL kuru pazartesi günü 1.57’nin altına sarkmıştı. Gece ise 1.57’nin hafif üzerinde kapandı. Ancak Salı sabaha karşı 1.60’a sıçradı. Borsa endeksi yüzde 3 civarında kayıpla işlemlere devam ediyor. Avrupa’da da düşüş benzer boyutlarda.
Bu arada dikkat çeken başka bir gelişme ise geçen hafta 1.2670’e kadar yükselen €/$ paritesinin yeniden düşüşe geçmesi. Şu an itibarıyla parite 1.22’nin hemen üzerinde işlem görüyor.
Bunun adı, Avrupa borç krizi
Buraya kadar okuduklarınız bir tür piyasa özeti. Şimdi genel resme bir kez daha bakalım.
Krizin dördüncü aşamasındayız. Bunun adı Avrupa Borç Krizi.
Önceki üç aşamada krizin başrol oyuncusu ABD ekonomisi idi. Ancak bugün başrolde Avrupa ekonomisi var.
Bir mali bütünlüğü olmayan ve zayıf ekonomik temellere sahip ülkelerin de bulunduğu Euro Bölgesi, en doğudaki üyesinin içinde olduğu krizi algılamaktan uzak kaldı; geç de olsa durumun ciddiyetini anlamış olmasına rağmen, yardım etmekte gecikti ve krizde olmayan diğer zayıf ülkelerin de riskini kendi eliyle artırdı.
2008’de euro/dolar paritesi düşüyordu fakat aslında olan şey doların (yen hariç) bütün paralara karşı değerlenmesiydi. Bugün parite yine düşüyor ama (tabir doğru olacaksa) dolardaki yükselişten ziyade euro düşüyor demek daha doğru.
Dünyanın diğer ucunda, henüz krizde ana rollerden birine sahip olmayan fakat bu yöndeki gidişi hızlanan Çin ekonomisi var.
Konut fiyatlarındaki hızlı yükseliş, batık krediler ve enflasyondaki artış, Çin ekonomisinin en önemli iç kaynaklı sorunları. Büyük şehirlerde konut fiyatlarının geçen yıl yüzde 30 arttığı tahmin ediliyor. Yaklaşık altı ay önce, emlak fiyatlarındaki artışı dizginlemek ve spekülasyonu önlemek amacıyla Çin hükümeti, alımından sonra beş yıl içinde satılan evlere yönelik bir vergi koydu. Aynı günlerde Fitch, yatırımlarda ve kredilerdeki anormal artışın kredi notu üzerinde bir risk yaratabileceğini açıklamıştı.
Çin, krizden çıkış ivmesini kaybetti
Diğer yandan, OECD tarafından iki hafta önce açıklan veriler, Çin ekonomisinin Kasım 2009’dan bu yana krizden çıkış ivmesini kaybettiğini gösteriyor. Parasını dolar sabitlemiş olmasına ve yıllar boyunca dış ticaretinde kendi lehine gelişen bir yapı hazırlamış olmasına rağmen Çin’in dış ticaret fazlasının azalmaya başladığını görüyoruz.
Çin’in neden olacağı bir kriz, hem büyük bir ekonomi olması, hem de batılı ülke şirketlerinin üretim üssü olması nedeniyle son iki yılda yaşananlardan daha büyük etki doğuracaktır.