10 Mart 2009

Altın ihracatı bir sorun olabilir mi?

ABD dünya altın rezervlerinin dörtte birinden daha fazlasını (8133 ton, 272 milyar dolar) elinde tutuyor.

Dün, Milliyet’te Güngör Uras’ın yazısını görünce, uzun zamandır yazmaya fırsat bulamadığım altın ihracatı konusunda yazmanın sırası geldi diye düşündüm.
Dünya Altın Konseyi, merkez bankları tarafından resmi rezerv olarak saklanan altın miktarını aylık olarak açıklar. Açıklanan son veri Aralık 2008’e ait. Buna göre dünya altın rezervleri toplamı yaklaşık 30.000 ton. Parasal değer olarak yaklaşık 1 trilyon dolar.
ABD dünya altın rezervlerinin dörtte birinden daha fazlasını (8133 ton, 272 milyar dolar) elinde tutuyor. ABD’yi, Almanya, IMF, Fransa, İtalya ve İsviçre izliyor. Türkiye 116 ton rezerv ile 29. sırada. Resmi altın rezervlerimizin parasal karşılığı yaklaşık 3.9 milyar dolar. Dikkat edin bu sadece resmi rezervler. Oysa, Türkiye önemli bir altın pazarı. Takı, hediye ve yatırım amacıyla altın alan bir milletiz. Dolayısıyla piyasada dolaşan ve dolaşmayan altın bunun çok çok üzerinde. Cumhuriyet dönemine kadar kağıt para yerine altın kullandığımızı ve bunların bir kısmının da hala saklandığını da dikkate alırsanız, altın varlığımız daha da yükselir. Uzatmayayım, Türkiye’de yastık altında tutulanlara birlikte altın varlığının 2.000 ton ile 6.000 ton arasında olduğu tahmin ediliyor. Bu, bugünkü fiyatlarla en az 60, en çok 180 milyar dolar demek.
Son aylardaki veriler, halkın daha fazla altın bozdurduğunu ve bu altınların da ihraç edildiğini gösteriyor. Önceki aylara göre hızla yükselen altın ihracatı, aylık ortalama 20 tonun üzerine çıktı. Bunun iki nedeni var. Birincisi altın fiyatındaki ve dolar kurundaki yükseliş altın yatırımcılarına önemli oranda getiri sağladı ve yatırımcılar bunu realize etmek istiyor. İkinci olarak, kriz nedeniyle nakit sıkıntısı içinde olanlar, ellerindeki altınları mecburiyetten satıyorlar. Çünkü ya tek varlıkları bu, ya da sahip oldukları diğer varlıkları (konut ve otomobillerini) satmakta zorlanıyorlar.
Bu noktada aklıma gelen iki önemli soru var:
1-Demek ki; son zamanlarda Türkiye’ye altın ihracatından aylık ortalama 600 milyon dolar nakit girişi oluyor. Bu da yıllık 6-7 milyar dolar eder. Acaba bu dolar girişi olmasaydı Dolar/TL kuru daha da yükselir miydi? Muhtemelen evet.
2-Altın ihraç ettiğimiz alıcılar, muhtemelen fiyatların daha yükselmesini bekledikleri için alım yapıyorlar. Zaten tahminler de altının bu yıl 1400 dolara kadar yükselmesi yönünde. O zaman Türkiye elindeki altınları düşük fiyattan satıyor olabilir mi? Bu altınları bugün değil de, altı ay sonra satsak daha yüksek fiyattan satabilir miyiz? Böylece daha yüksek getiri elde edebilir miyiz? Buna cevap verecek olan ben değilim.
Bundan üç-dört yıl önce altın fiyatları 400 dolar civarında seyrederken, bazı ülkeler resmi rezervlerindeki altın miktarını artıracaklarını ilan etmişlerdi. Dolayısıyla kamu kurumları bu konuda inisiyatif kullanabilirler. Örneğin TCMB, altın rezervlerini artırmak amacıyla ihraç edilen altının bir kısmını kendi rezervlerine ekleyebilir. Bu, kısa dönemde Dolar kurunu daha yukarı itme riski taşımakla birlikte, orta ve uzun vadede bir devlet politikası olarak uygulanabilir.
“Peki neden?” derseniz, size kesin bir cevap veremem. Çünkü krizin ne kadar süreceği ve nerede biteceği hala bilinmiyor. Ama çok sayıda olasılık arasında bu hareketi haklı çıkaracak iki tanesi var. Birincisi, kriz çok daha derinleşirse, altın fiyatları da o denli yükselebilir. Hatta paralar yeniden altına sabitlenebilir. İkinci olasılık da şu: İyileşme işaretleri gelir ve bir de üstüne aşırı düşmüş faizler nedeniyle dünya ekonomisi yüksek enflasyon dönemine girerse, bu da altının fiyatını yukarı çekecektir. Tabii bunlar sadece olasılık.

Kaynak: kitco

Yazarın Diğer Yazıları

5 yıl önce, kaç yıl sonra

Dün, küresel krizin 5. sene-i devriyesini idrak ettik. Lehman Brothers\'ın 15 Eylül 2008\'deki iflas başvurusunun üzerinden 5 yıl geçti

İkinci çeyrekte büyüme ne olacak?

2013 için birçok uluslararası kurum parlak bir yıl tahmini yapmamıştı. Fakat son beş yılda alıştığımız üzere, bu pek de parlak olmayan tahminler, yıl içinde daha kötüleri ile revize edildi

Turizmde yılın ilk yarısı nasıl geçti?

Dünyanın 6, Avrupa’nın 4. en çok yabancı turist çeken ülkesi olduğumuzu eminim çoğunuz biliyorsunuz.

"
"