19 Mart 2010

AL BİRİNİ VUR ÖTEKİNE

Geride bıraktığımız süreçte ne Avrupa Birliği'nden ne de Yunanistan’dan istikrarlı bir yaklaşım gördük.

Bu, Yunan ekonomisi ile ilgili altıncı yazım. Önceki beş yazının hepsi Yunanistan’ın AB’den değil, IMF’den yardım alması gereğine vurgu yapıyor ve bunun nedenlerini açıklamaya çalışıyordu. Beni az çok tanıdınız; “ben söylemiştim” gibi bir tarza sahip değilim. Ama kriz döneminde Yunanistan ve AB ilişkisi (aslında AB’nin Yunanistan’a yaklaşımı demek daha doğru olur) öyle bozuktu ki; aralarında yapılacak muhtemel anlaşma başlamadan bitmişti demek yanlış olmaz sanırım.
Nihayet önceki gece Yunan hükümetinden yetkililer “AB’den önümüzdeki haftaya kadar açık bir destek gelmezse, IMF mali yardımına başvurabiliriz” açıklaması yaptılar. Başbakan Papandreu ise “tercihimiz AB’den yana, fakat bütün seçenekleri göz önüne almamız gerekiyor” diyerek aynı yöne işaret etti.
Bu ifadeler Yunan tarafının şimdiye dek dile getirdiği görüşlerden iki noktada farklılaşıyor.
Birincisi, şimdiye IMF yardımı dile getirilmezken, her defasında AB’ye ve Euro Bölgesi’ne atıf yapılıyordu. Önceki gün ilk kez IMF adı bu kadar açık vurgulandı. İkincisi, Yunan hükümeti hemen her defasında AB’den ya da Euro Bölgesi’nden parasal yardım istemediğini açıklamış, güçlü bir desteğin yeterli olacağını söylemişti. Oysa önceki gün ilk kez ‘mali yardım’ ifadesinin bu kadar açık kullanıldığını gördük.
“Bütün bunları bir kararsızlık olarak mı nitelemek yoksa, Yunanistan’ın Avrupa Birliği’nden umudunu kestiğini mi düşünmek gerekiyor?” sorusunun cevabını bir hafta içinde bulabiliriz. Zira 25-26 Mart 2010 tarihlerinde yapılacak olan AB liderleri zirvesinden bu konuda nihai bir karar çıkması bekleniyor. Karar çıkmazsa ne yapacaklarını ise Yunanlılar açıkça söylüyor.
Diğer taraftan Yunan hükümetinden gelen bu açıklamanın, AB liderlerini hızlandırmak için girişilen politik bir hamle olabileceğini de göz ardı etmemek gerekiyor. Bu ihtimal düşük olsa da var.
Geride bıraktığımız süreçte ne Avrupa Birliği'nden ne de Yunanistan’dan istikrarlı bir yaklaşım gördük. Bugünkü Yunan hükümeti göreve başladığı Ekim 2009’dan hemen sonra açıkladığı ilk ekonomik pakette emekli ve çalışanlara maaş zammı öngören 3 milyar euro tutarında tedbir aldı. Ardından gelen ikinci ve üçüncü paketler ise bunun tam tersi bir tutumla, maaşları ve işe alımları dondururken, emeklilik yaşını yükseltmeyi amaçladı. Dahası,  defaatle AB’den mali yardım istenmediği vurgulanırken,  şimdi ibre IMF’ye ve mali yardıma döndü.
AB tarafı ise, hemen her konuda olduğu gibi Yunanistan krizi konusunda da bir fikir birliğine varamadı. Bir taraftan IMF’den gelebilecek yardım (örneğin 16 Şubat 2010’da Jean Claude Juncker tarafından) kesin bir dille reddedilirken, diğer taraftan Birlik kendi planını ortaya koyamadı. Yani AB, IMF’yi istemedi ama kendi de yardım etmedi. Papandreu, AB’nin Şubat ortasındaki talebi  üzerine üçüncü ekonomik paketi açıkladıktan sonra Mart başında önce Merkel sonra Sarkozy ile görüştü. İki liderden de paket için olumlu ifadeler geldi. Ama bu hafta başında açıklanması beklenen AB desteği yine hüsranla sonuçlandı. Açık söyleyeyim; ben bile bu hafta başında söz konusu açıklamanın geleceğini düşünmüştüm. Ama şimdi ‘bu kadar da olmaz’ diyorum.
İki gün önce Almanya Başbakanı Merkel, ilk kez bu kadar açık bir ifade kullanarak, mali kurallara uymayan üyelerin Euro Bölgesi’nden çıkarılması gerektiğini söyledi. Halbuki bir ay kadar önce Euro Bölgesi Başkanı Juncker böyle bir şeyin gerçekleşme ihtimalinin sıfır olduğunu açıklamıştı.
Bütün bunlar için nasıl bir ifade kullanmak gerek emin değilim. “Al birini vur ötekine” doğru bir tercih olarak görünse de, ben büyük kabahati Avrupa Birliği’nde görüyorum.

Yazarın Diğer Yazıları

5 yıl önce, kaç yıl sonra

Dün, küresel krizin 5. sene-i devriyesini idrak ettik. Lehman Brothers\'ın 15 Eylül 2008\'deki iflas başvurusunun üzerinden 5 yıl geçti

İkinci çeyrekte büyüme ne olacak?

2013 için birçok uluslararası kurum parlak bir yıl tahmini yapmamıştı. Fakat son beş yılda alıştığımız üzere, bu pek de parlak olmayan tahminler, yıl içinde daha kötüleri ile revize edildi

Turizmde yılın ilk yarısı nasıl geçti?

Dünyanın 6, Avrupa’nın 4. en çok yabancı turist çeken ülkesi olduğumuzu eminim çoğunuz biliyorsunuz.

"
"