![](https://media-cdn.t24.com.tr/media/library/2022/09/1662215793997-guven-bayar.jpg)
Yazar, din eleştirmeni, eski imam ve müftü Turan Dursun'un 1958'den 1966'ya kadar bulunduğu müftülük görevi sonrası yazdığı yazılar onu gericilerin hedefi haline getirdi ve 32 yıl önce bugün evinin önünde faili meçhul bir suikast sonucu öldürüldü.
Turan Dursun 1934'te Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Gümüştepe, o zamanki adıyla "Yapıaltın" köyünde dünyaya geliyor. Ailesinin sekiz çocuğundan biri. Annesi Kürt, babası Türk. Beş yaşındayken bütün ailesiyle birlikte Ağrı'nın Tutak ilçesine, dedesinden kalma yerlere tekrar sahip olmak ve oraları işletmek maksadıyla göç ediyorlar.
Babası, aileyi geçindirmek üzere köylerde imamlık yapmaya başlıyor. Kıt kanâat geçinen babasının tek arzusu, oğlunun çok kuvvetli bir din eğitimi alarak eşi benzeri görülmemiş bir din alimi olması. Müftülük sınavını kazandıktan sonra ilkokul diploması olmadığı için tayini yapılamıyor. Bu yüzden İstanbul Mahmutpaşa İlkokulu'nu kısa sürede dışarıdan bitirip Sivas Müftüsü iken de ortaokulu dışarıdan bitiriyor. Liseyi bitirmek üzereyken ise silahlı bir saldırının hedefi oldu.
Turan Dursun, Sivas'ta müftülük yaptığı döneme dair kendisiyle yapılan bir röportajda şunları aktarıyor:
Sivas'ın Hanzar köyünde su kaynağı var. Bir süre sonra yitiyor. Bent yapılsa herkes yararlanacak. Valiye göstermek için başında fotoğraf çektirdim. Köylüler gelmeye cesaret edemediler. "Ağa ne der" diye. Ağa karşı çıkmıştı zaten, "eski köye yeni adet mi getiriyorsunuz" demişti. Daha sonra TRT'deki ilk programımın adı "Eski Köye Yeni Adet" olmuştu. Hakkımda komünist diye söylentiler çıktı. Alışılmadık bir müftüydüm. Tarık Zafer Tunaya'nın başkanı olduğu Devrim Ocakları'nın kurucuları arasındaydım. Sovyetler Birliği'nden 20 bin lira para almış diye ihbar olmuş. Diyanet müfettişlerinden Abdullah Güvenç teftişe geldi. Adama su verecek bardağımız yoktu evde. İbrikle vermiştik utana sıkıla.
Sinop'un Türkili ilçesine sürgün edildiğimde, kentin dışında yıkık dökük bir kulübe tutmuştum. Ali Şarapçı diye bir öğretmenle karısı bana çok yardım etmişti. Ona da komünist diyorlardı. Ben de "keşke komünist olmasaymış, ne iyi adammış" diye düşünüyordum. Komünizmi kaynağından öğrenmeye karar verdim. Ali Şarapçı'ya "Şu komünist kitaplardan getirsen de okusam" dedim. Bilmediklerimi gidip soruyorum, okuyorum, ders gibi. İnanç dünyamda bir sarsıntı olmadı. Ancak ürkecek bir şey de yokmuş. Sosyal alanda bir ideolojiden çok bir bilim olarak baktım.
Turan Dursun'un 4 Eylül 1990 tarihinde İstanbul'da uğradığı bir silahlı saldırıdan dört yıl sonra, "İslami Hareket Örgütüne" yönelik operasyonda cinayetin çözüldüğü açıklandı. Örgüt üyesi, Arif kod adlı Tamer Aslan Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde verdiği ifadede Turan Dursun'un öldürülmesine nasıl karar verdiklerini şöyle anlatıyor:
"Mesut (kod adlı İrfan Çağrıcı), yazarlık yapan ve yazdığı yazılarda Hz. Peygamber efendimizle kutsal Kuran-ı Kerim'i küçük düşüren Turan Dursun'un öldürülmesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine benimle kod adı Kemal olan kişi önce bu konuya itiraz ettik. Çünkü bu şahıs öldürüldüğünde basın bu olayı abartılı olarak halka yansıtacak, bundan dolayı da şahsa kötülükten ziyade iyilik yapmış olacağız kanaatine benimle Kemal de hakimdi. Biz bu görüşümüzü Mesut'a ilettiğimizde bizimle 15 gün görüşmedi. Mesut'un tekrar Turan Dursun'un öldürülmesi olayını yinelemesi üzerine ben ve Kemal olayın istihbaratını yapmak üzere görev aldık."
Bu cinayetle ilgili yakalanan İslamî Hareket Örgütü üyelerinden İrfan Çağrıcı, müebbet hapisle cezalandırıldı. Turan Dursun cinayetinin tetikçisi olan Muzaffer Dalmaz ise halen yurt dışında.
"Ülkemizde 'aydın' çevre, büyük çapta bir aymazlık içinde. Pis politika ve çıkarlar da bu aymazlığı koyulaştırıyor. Kimi aydınlar, şeriât düzenini getirme yolundaki girişimlere, laikliğin kaldırılmasına olanak sağlanmasını 'demokratlığın gereği' sayıyor. Laiklik kaldırılmış olsa başlarına neler gelebileceğini düşünmüyorlar. Bilmiyorlar ki, şeriât yalnızca bir 'inanç işi' değildir; şeriât, binlerce yıllık ilkelliklerin kaynağı olduğu gibi, cinayetlerin, terörün, işkencenin de kaynağıdır. Aydın çevre, yazık ki bunu kavramış görünmüyor." (Turan Dursun)
"Karanlıklar için ben ölümüm."