24 Kasım 2019

Yakın gelecekte Mars'a yolculuk mu var?

Türkiye 2.528.244 başvuru ile "Mars'a adınızı gönderin" çağrısı verenler arasında hala birinci sırada ve açık ara önde. Neredeyse tüm başvuruların dörtte biri

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA'nın, 2020 yılı için 'Mars'a adınızı gönderin' çağrısı sonrası çok sayıda başvuru yapıldı. Başvuruda bulunanların isimlerini götürecek bir uzay aracı Mars için hazırlanırken, NASA'nın internet sitesinde başvuru bilgileri de güncel olarak verilmekte.

NASA'nın19 Kasım 2019 tarihli internet sitesinde yer alan bilgilere göre, o ana kadar yapılan başvuru sayısı 10.932.295, yaklaşık 11 milyon.

Ancak şaşırtıcı olan, ülkeler bazında yapılan başvuru sayıları.

Türkiye 2.528.244 başvuru ile hala birinci sırada ve açık ara önde. Neredeyse tüm başvuruların dörtte biri.

Hindistan 1.778.277 ile ikinci ve ABD 1.733.559 başvuru ile üçüncü. 

1,5 milyara yaklaşan nüfusuyla Hindistan'ın ilgisi anlaşılabilir. Ayrıca, Hint Uzay Araştırmaları Kurumu (ISRO) 5 Kasım 2013'te bir uzay aracı fırlatmış ve daha ilk denemesinde, 24 Eylül 2014'te, araç Mars'a güvenli bir şekilde indirilmişti.

Amerikalıların başvuru sayısı için beklenenden az olduğu söylenebilir.

Türklerin yoğun ilgisine gelince, yorumlamak gerçekten çok zor. 

Belki de yurdum insanı orta, yakın ve uzak, tüm doğu ülkeleri ile her çeşit Afrika gezginlerine açık kapı politikası izleyen ülkemizden umut kesmiştir ve Elon Musk'ın Mars rüyasını paylaşıyordur, olamaz mı?!

Belki, bizim göremediğimiz başka şeyler vardır!

40 yılı aşkın süredir araştırılıyor

Mars, her zaman insan ilgisinin odağında olmuş bir gezegen. Dünya'ya yakın oluşu, kızıl rengi, ulaşılabilirliği, bir zamanlar yaşam olma olasılığı ve uzaylıların orada konuşlanmış olma fantezisi bu ilgiyi sürekli taze tutmuş.

Gezegen, 40 yılı aşkın süredir yoğun şekilde araştırılıyor. İzlenimler, insan varlığı için gerçekten elverişli bir yer görüntüsü yansıtıyor. Uzak gezegenlere yapılacak yolculuklarda bir mola yeri gibi, sıkça kolonileşmeden söz ediliyor. Askeri ve siyasi amaçlar varsa da bu şimdilik konumuz dışı.

Evet, kolonileşme fikri çok cazip ama Mars, insan yaşamı ve kolonileşme için gerçekten uygun mu?

Bu amaçla, Mars'a farklı zamanlarda araştırmalar yapmak üzere uzay araçları gönderildi. Mars'a inen ilk uzay aracı "Mariner 4", 1965 yılında. Ardından 1975 yılında, "Viking 1" ve "Viking 2" gönderildi. 

1997'de ilk gezici araç olan "Pathfinder" Mars'a indi ve Dünya'ya 16 binden fazla fotoğraf gönderdi.

Daha sonra gönderilen "opportunity" 2004'ten 2018'e kadar Gezegen'deki keşif faaliyetini sürdürdü. Haziran 2018'deki bir kum fırtınasında Dünya ile iletişimi kesildi ve NASA, bu keşif aracının misyonunu tamamladığını bildirdi. 2012 de Mars'a iniş gerçekleştiren uzay aracı "Curiosity", kızıl gezegenin insan yaşamına uygunluğunu araştırdı ve geçtiğimiz yıl çalışması sonlandırıldı.

Son olarak 26 Kasım 2018 tarihinde başarılı bir şekilde gezegene iniş yapan "InSight" uzay aracının gezegendeki depremleri ve manyetik alanı ölçmesi ve Mars'ın jeolojik yapısını keşfetmesi amaçlanıyor.

'Kızıl Gezegen'

Mars, belki de en çok uzay aracı gönderilen ve üzerinde araştırma yapılan gezegen. Gelin bu kızıl gezegene şöyle bir yakından bakalım.

Mars, Güneş sistemindeki ikinci en küçük ve Güneş'e en yakın dördüncü gezegen, Dünya'nın komşusu ve aynı zamanda kayalık. İki küçük uydusu bulunuyor. Bu uydular, küçük ve düzensiz bir şekle sahipler. Bu nedenle Mars'ın kütle çekim alanına kapılmış birer asteroit oldukları düşünülmekte

Mars, adını Roma savaş tanrısından alıyor. Yunan mitolojisindeki karşılığı Ares. İki uydusunun adları ise korku ve dehşet anlamına gelen Phobos ve Deimos, Ares'in çocuklarının isimleri.

Mars'ın bir diğer adı kızıl gezegen, zengin demir oksit içeren toprak yapısından kaynaklanan görüntüsü nedeniyle bu isimle de anılıyor.


Insight uzay aracı

Gezegen Güneş sisteminde en şiddetli rüzgarlara sahip. Özellikle toz fırtınaları oldukça şiddetli ve Güneş'e yaklaştığı dönemlerde fırtınaların daha da şiddetlendiği belirtiliyor.

Mars'ın Güneş etrafında bir turunu tamamlaması iki Dünya yılına eşit, buna karşın bir günün uzunluğu Dünya ile hemen hemen aynı. 

Dünyada 100 kilo olan Mars'ta 38 kilo

Mars'ın yüzeyinde su bulunmuyor, ancak su varlığına dair ipuçları var. Karasal bir gezegen olmakla birlikte düşük bir atmosfer basıncına sahip olan gezegenin yer çekimi Dünya'ya oranla daha az, Dünya'nın yerçekiminin %'38'i kadar. Bu, Dünya'da 100 kilo ağırlığında olan bir kütlenin, Mars'ta sadece 38 kilo ağırlığında olacağı anlamına geliyor.

Gezegendeki su varlığına dönük kanıtlar, insan yaşamının var olabileceğine olan inancı kuvvetlendiriyor. Bulgular cesaret verici.

Mars'ta kolonileşme rüyası da tam hız devam etmekte. NASA, 2030'un sonunda Mars'ta, bir Dünya Bağımsız kolonisi yaratmayı planlıyor.

Öte yandan kolonileşme Elon Musk'ın da rüyası; Mars'ın kolonileştirilmesi ve uzay turizmi konusunu sürekli dile getiriyor. Dile getirmekle yetinmeyip "Starship" prototipleri üzerinde yoğun bir şekilde çalıştığını da basından öğreniyoruz.

Türk insanının da Mars'a ilgisi gerçekten olağanüstü. Bunda şüphesiz Mars'ı ve Elon Musk'ı sıklıkla gündem yapan medyanın da rolü vardır. Belki de hayal gücümüz en az Musk kadar güçlü…

Demek oluyor ki, olanak olursa, yakın gelecekte Mars yolcusuyuz!


Kaynakça

Yazarın Diğer Yazıları

Uzayda niye akıllı bir yaşama rastlamıyoruz?

Bilgisayarlar teknolojik aşamaya ulaştığında, işleme kapasitelerini nasıl artıracaklarını da öğrenecekler, gelişmeleri daha da hızlanacak ve artık kontrol tümüyle kendilerinde olacaktır. Bu yeni zekâ, ölümsüz olacak ve evrenin her yanına yayılabilecek

Uzayın keşfinde robotik astronotlar dönemi

Öyle görünüyor ki yapay zekâ, insanın yakın gezegenleri kolonize etme tutkusunu tetikleyecek ve bu amacın gerçekleşmesinde insanın önemli bir müttefiki olacak. Tüm bunlar olanaksız bir hayal ürünü gibi görünse de unutmayalım, bugün yaşamakta olduklarımızı daha önce kim hayal edebilirdi ki?

Yapay zekâ duraklatılmalı mı?

Yapay zekâ, yaşamımızı ve çalışma tasarımlarımızı değiştirdi ve değiştirmeye de devam edecek, görünüyor. Peki neden yapay zekâyı geliştirme çalışmalarını duraklatmalıyız?

"
"