24 Kasım 2024

Uzayın keşfinde robotik astronotlar dönemi

Öyle görünüyor ki yapay zekâ, insanın yakın gezegenleri kolonize etme tutkusunu tetikleyecek ve bu amacın gerçekleşmesinde insanın önemli bir müttefiki olacak. Tüm bunlar olanaksız bir hayal ürünü gibi görünse de unutmayalım, bugün yaşamakta olduklarımızı daha önce kim hayal edebilirdi ki?

Yapay zekânın insana üstünlüğü yalnızca zekâ ve teknolojik düzeyle sınırlı değil.

Kısıtlı yaşam süresi olan, radyasyon ve oksijensiz ortamlarda bulunabilme şansına sahip olmayan biz ölümlüler olarak uzayın keşfinde yapay zekâlı robotik varlıkların desteğine talibiz.

Onların katkısıyla evreni anlama çabamız belki de çok farklı bir yöne evrilecek ve beraberinde şimdikinden çok daha farklı bir evren algısına sahip olacağız.

Bu öngörüler, çok yakın olmayan bir gelecekte farkındalık kazanması olası bir robotik yapay zekâyı da adresliyor.

Ancak bu robotik yapay zekâ uzayda sanıldığı kadar özgür değil. Bizlerin tabi olduğu doğa yasaları ve özellikle ışık hızı onlar için de önemli bir kısıt.

Uzay robotları

İnsanın uzayı keşfetme serüveninde ve özellikle içinde bulunduğumuz yalın gerçekliği anlamada uzaya gönderilen otonom sistemlerin çok büyük katkısı oldu.

Elektronik ve mekanik bileşenlerden oluşan, programlanabilme ve algılama yeteneğine sahip otonom sistemleri "robot" olarak tanımlıyoruz. Bu anlamda, belirlenmiş amaçlar doğrultusunda uzayın derinliklerine fırlatılan tüm otonom uzay araçları bu robot sınıflaması içinde yer alıyor.

Onlar sayesinde içinde bulunduğumuz yıldız sistemi keşfedildi; Ay ve henüz ayak basamadığımız Mars gezegeni yüzeyinden örnekler toplanarak analizler gerçekleştirildi.

Ancak uzay insan türü için tehlikeli bir yerdir. İnsanlı her uzay uçuşu, en güvenli ve en rutin durumda bile ciddi riskler içerir. Şimdilerde uzay koşullarına çok daha dayanıklı olan yapay zekâlı robot yardımcıların uzayın keşfinde önemli görevler alması gündemde.

Bunlar insan boyutlarına ve insan şekline sahip yapay zekâlı androidler olarak tasarlanıyor. Bu androidlerin insan boyutlarında ve insan şekline sahip olması, insan için planlanan uzay istasyonunda onlara kolayca hareket edebilme ve diğer astronotlarla aynı araçları kullanabilme avantajı sağlayacak ve olası bir sorun karşısında insanların yerini alarak yüksek riskli ve tehlikeli olan işleri yapabilecekler.

Uzay araştırmalarında insanların yerini tamamen alamasalar da kontrol ve otomasyonun bir bölümünün yapay zekâya devredilmesi amaçlanıyor. Daha sonrasında ise uzayın derinliklerine açılmak var.

Onlar geleceğin yapay zekâlı astronotları olmaya adaylar.

Robonautlar

Robonout, NASA tarafından geliştirilen yapay zekâlı robot astronotlara verilen bir isim.

Bunlar, Uluslararası Uzay İstasyonu'nda çalışmaktan diğer gezegenleri keşfetmeye kadar her alanda görev alacak şekilde tasarlanıyorlar.

İlk robonaut çalışması 1997 yılında başlatıldı. Daha sonra NASA ve General Motors tarafından ortaklaşa geliştirilen "Robonaut 2 (R2)", 2011 yılında uzaya fırlatılan ilk insansı robot oldu. Mühendisler Robonaut'u hem otonom hem de uzaktan kumandayla çalışan ve astronotlarla uyum içinde rutin bakım gibi işleri yapabilecek formatta tasarlamışlardı.

Ancak Robonaut 2, teknik sorunlar nedeniyle 2018'de Dünya'ya geri döndü. Bu süreçte bu androidin sıfır yer çekimine tepkisi incelendi ve bu yerçekimsiz ortamda tehlikeli veya zaman alıcı görevlerinde astronotlara yardımcı olabilecek bazı becerilerin kazandırılması yönünde araştırma ve geliştirme çalışmaları yapıldı.

NASA'nın Robonaut programı gibi Rus Roscosmos'un FEDOR programı da uzayda görev alacak, işlevsel ve güvenli android robotlar üretmeyi amaçlıyor.

Rusya tarafından 2019'da uzaya fırlatılan FEDOR, Rusya'nın yörüngeye gönderdiği ilk insansı robot oldu. Uluslararası Uzay İstasyonu'na ulaşarak (ISS) rapor vermeye başladı ancak daha sonra Uluslararası Uzay İstasyonu'na kenetlenme sırasında yaşanan teknik bir sorun nedeniyle görev sonlandırıldı.

2014 yılında başlatılan FEDOR programı kapsamında üretilen androidlerin silahla ateş edebildiği; araba kullanma, şınav çekme ve ağırlık kaldırma gibi becerilerinin olduğu belirtiliyor. Ancak bu becerilerin uzayda onlara pek faydası olmadığını da kaydedelim.

Uzayda yapay zekâlı robot varlığı

Yirmi yıldan fazla bir süredir, insanlar sürekli olarak Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS)'na gidip geldiler; araştırma yaptılar ve yeni teknolojiler ürettiler. Dünya'da mümkün olmayan araştırmalar gerçekleştirdiler.

Sonraki süreçte, insan kontrolünde olarak insan için riskli ve ulaşmakta zorlandığı görevler için yapay zekâlı robotların devreye alınması planlanıyor. Bu riskli ve zor görevlerin başında ISS'in ve uyduların onarımı ile uzay çöplerinin temizlenmesi gelmekte.

Bir sonraki adım ve belki de en heyecan verici görev ise gezegenlerde üs kurulması olacak.

Öyle görünüyor ki yapay zekâ, insanın yakın gezegenleri kolonize etme tutkusunu tetikleyecek ve bu amacın gerçekleşmesinde insanın önemli bir müttefiki olacak.

Birkaç yüz yıl içinde kolonize edilmiş iç ve dış gezegenlerden oluşan ve birbiri ile iletişim içinde bir robotlar topluluğunun ortaya çıkması da olası.

Tüm bunlar olanaksız bir hayal ürünü gibi görünse de unutmayalım, bugün yaşamakta olduklarımızı daha önce kim hayal edebilirdi ki?


Kaynakça:

https://www.space.com/robonaut-2-r2-humanoid-smithsonian-display?utm_medium=referral&utm_source=pushly&utm_campaign=All%20Push%20Subscribers

https://www.space.com/39926-nasa-robonaut-returning-home-for-repairs.html

https://www.nasa.gov/robonaut2/what-is-a-robonaut/

https://spaceambition.substack.com/p/space-robotics

https://www.brusselstimes.com/67251/russian-humanoid-robot-fedor-leaves-the-iss

Nafiye Güneç Kıyak kimdir?

Nafiye Güneç Kıyak, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fizik Bölümünde ve yüksek lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Nükleer Enerji Enstitüsünde tamamladı.

Çalışma hayatına Türkiye Atom Enerjisi Kurumu - Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde araştırma reaktörü radyasyon güvenliği sorumlusu olarak başladı. 

Doktora sonrası Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu bursu ile Almanya-GSF (Gesellschaft für Strahlen- und Umweltforschung-München)'de "nükleer santraller çevre analizleri, radyasyon dozimetrisi, nükleer teknikler" alanlarında çalışmalarda bulundu. 

Yurda dönüşünün hemen ardından doçent ve daha sonrasında da profesör oldu.

1996 yılında kurulan Işık Üniversitesi'nin kuruluş çalışmalarına katıldı ve çeşitli kademelerde görev alarak kurucu fizik bölüm başkanlığı, Fen Bilimleri Enstitüsü müdürlüğü görevlerinde bulundu. "Lüminesans Araştırma ve Arkeometri Laboratuvarı"nı kurdu modern fizik konularında lisans ve yüksek lisans dersleri verdi.

2010- 2015 yılları arasında Işık Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptı. 

Rektörlük süresini tamamlamasının sonrasında Feyziye Mektepleri Vakfı okulları CEO'su görevinde bulundu. 

Prof. Kıyak'ın uluslararası bilimsel dergilerde yayımlanmış çok sayıda bilimsel makalesi, yurtiçi ve yurt dışında sunulmuş 200 dolayında bilimsel çalışması bulunmaktadır.

Ayrıca popüler bilim alanında üç kitabın yazarıdır: Aklın bilinmeyene yolculuğu: KOZMOSSırlar evrenine açılan kapı: KUANTUM ve Başlangıcın ötesi: ÇOKLU EVRENLER. 

2019'dan bu yana T24 Haftalık'ta popüler bilim konularında yazılar yazmaktadır. 

Prof. Kıyak evli ve iki çocuk sahibidir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kuyruklu yıldız gizemi

Düne kadar kuyruklu yıldızlar Güneş Sistemi'nin en dış bölgesindeydiler; yeni bulgulara göre onların bazıları çok yakınımızda bulunuyor ve Mars yolcusu olmaya hazırlanan bizler ise bunu yeni fark ediyoruz. Neyse ki Jüpiter'in koruması altındayız!

Uzayda niye akıllı bir yaşama rastlamıyoruz?

Bilgisayarlar teknolojik aşamaya ulaştığında, işleme kapasitelerini nasıl artıracaklarını da öğrenecekler, gelişmeleri daha da hızlanacak ve artık kontrol tümüyle kendilerinde olacaktır. Bu yeni zekâ, ölümsüz olacak ve evrenin her yanına yayılabilecek

Yapay zekâ duraklatılmalı mı?

Yapay zekâ, yaşamımızı ve çalışma tasarımlarımızı değiştirdi ve değiştirmeye de devam edecek, görünüyor. Peki neden yapay zekâyı geliştirme çalışmalarını duraklatmalıyız?

"
"