05 Ocak 2020

Türlerin yok oluşu ve karanlık madde: Yerküre tehdit altında mı?

Gezegenimiz eldeki kanıtlara göre 5 kez toplu yok oluş yaşamış. En son 65 milyon yıl önce, Everest büyüklüğünde bir asteroidin dünyaya çarptığını biliyoruz. Bu çarpışma sonrası gökyüzü kararmış, kıtalar alev almış ve bu olay dinazorların sonunu getirmiş

Tüm iyi dileklerimizle 2020 yılına merhaba dedik.

Dünya'mız İsa'nın doğumundan bu yana Güneş'in etrafında 2020 kez dönmüş oldu. Güneşin etrafında dönerken, 737 bin 300 kez de kendi etrafında döndü. Daha öncesinde de milyarlarca kez dönmüş olmalı.

Milyarlarca kez daha dönecek hem kendi etrafında hem de Güneş etrafında.

Dünya gezegeni bizim evimiz, varlık nedenimiz, kendimizi en güvende hissettiğimiz yer.

Acaba, gerçekten sandığımız kadar güvenli mi?

Dünya, 4,5 milyar yaşında, yaşam ise 3,5 milyar öncesine dayanıyor. Şu ana kadar çeşitli kereler kitlesel yok oluş yaşandığını biliyoruz. Bu olayların her birinde en baskın tür yok olurken yeryüzü jeolojik ve biyolojik değişime uğruyor.

Bilim insanları bu tür aktivitelerin 30 milyon yıllık döngülerle gerçekleştiğini ileri sürüyorlar. Bu sırada bazı türler yok oluyor, yerine yenileri geliyor.

Gezegenimiz eldeki kanıtlara göre 5 kez toplu yok oluş yaşamış. Bunlar: 443, 372, 252, 201 ve son olarak da 65 milyon yıl önce gerçekleşmiş.

En son 65 milyon yıl önce, Everest büyüklüğünde bir asteroidin dünyaya çarptığını biliyoruz.

Bu çarpışma sonrası gökyüzü kararmış, kıtalar alev almış ve bu olay dinazorların sonunu getirmiş.

Bu devasa asteroidin yarattığı yıkım gücünün Hiroşima'ya atılan bombanın 10 milyar katı büyüklüğünde olduğu belirtiliyor.

Karanlık madde, hayalet madde

Asteroid çarpmaları olayın görünür yanı, peki neden bu çarpışmalar 30 milyon yıllık döngülerle gerçekleşiyor?

Bilim insanları, bu olaylardan karanlık maddenin sorumlu olduğunu düşünüyorlar.

Karanlık madde, bir hayalet madde; evrenin baskın, yaratıcı ve karanlık gücü. Onu göremiyoruz, çünkü ışık ve normal madde ile etkileşime girmiyor. Ama onun kütlesel çekim gücünü ölçebiliyoruz.

Bilim insanlarına göre, evrende var olan toplam madde miktarının yüzde 16'sı bildiğimiz görünür normal maddeden, yüzde 84'ü ise bu karanlık maddeden oluşmakta.

Bu tuhaf madde, galaksileri birbirine bağlıyor, evrenin dokusunu oluşturuyor, şekillendiriyor.

Karanlık madde, tetikleyici bir güç olarak bir asteroid yağmuruna neden olmuş olabilir mi? Diyelim ki oldu: Dünya üzerinde böylesine yıkıcı bir etkisi olabilir mi?

New York Üniversitesi'nden bilim insanı Michael Rampino'ya göre, bu sorunun yanıtı aslında Samanyolu galaksisindeki konumumuzla ilintili.

Samanyolu galaksisini devasa bir disk olarak düşünün. Güneş, dev bir diski andıran bu yapının içinde küçük ölçekli bir yıldız.

Karanlık madde, tüm evrene dağılmış olmakla birlikte galaksilerin içerisinde daha yoğun olarak bulunuyor.

Tüm yıldız ve gök cisimleri gibi Güneş sistemi de galaksi merkezi etrafında dönmekte ve bir dönüşünü 250 milyon yılda tamamlamakta. Güneş, bu dönüşünde galaktik düzlemden geçerken çok güçlü bir kütle çekim etkisi altında kalıyor ve daha önce etkisi dışında kalan gök cisimlerini kendine doğru çekiyor.

Böyle bir durumda Dünya, bir atış poligonunun ortasında kalmış gibi bir asteroid yağmuru tehdidi ile karşı karşıya kalacaktır.

Karanlık madde etkisi bununla da kalmaz: Güneş sistemi galaktik turunu yaparken, Dünya da karanlık madde içinden geçmektedir. Bu geçişte karanlık madde parçacıkları ile etkileşir ve iç yapıda ısınma oluşur. Bu durum dev volkan patlamalarının oluşmasına neden olurken gökyüzü dumanlarla kaplanır, iklim değişikliği ve kitlesel ölümler gerçekleşir.

Ve süreç, genellikle yeryüzündeki baskın türün yok olması ile sonlanır.

Bir sonraki yok oluş ne zaman?

Bu olaylarda 30 milyon yıllık galaktik bir döngü olduğunun fark edilmesi, yerküre üzerindeki türlerin yok oluşunun sistematik bir düzen içinde olmasını anlamak için son derece önemlidir.

O zaman, bir sonraki yok oluş ne zaman diye sorabilirsiniz; ya da karanlık maddenin yol açtığı bir yok oluşa tanık olma ihtimalimizin olup olmayacağını!

Bilim insanları, Güneş sisteminin son birkaç milyon yıldır Samanyolu galaksisinin yoğun diski boyunca geçiş yapmakta olduğunu ve bu nedenle bir asteroid yağmurunun bizi bekliyor olabileceğini belirtiyorlar.

Oldukça korkutucu.

Ama işin doğası gereği, Güneş sistemimiz galaktik düzlemden geçmeye devam edecek.

Neyseki tüm bunlar henüz öngörü. Ama yanlışlanmadı da…

Ayrıca NASA, 2020 için uyarıyor: Göktaşı çarpmasına hazır olun, "Dinozorların uzay programı yoktu.

Ancak bizim var ve kullanmamız gerek!"


Kaynaklar:

https://newrepublic.com/article/123226/how-dark-matter-killed-dinosaurs

https://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/08912963.2019.1658096

https://www.independentturkish.com/node/26606/bilim/nasa-uyard%C4%B1-g%C3%B6kta%C5%9F%C4%B1-%C3%A7arpmas%C4%B1na-haz%C4%B1r-olun

Yazarın Diğer Yazıları

Uzayda niye akıllı bir yaşama rastlamıyoruz?

Bilgisayarlar teknolojik aşamaya ulaştığında, işleme kapasitelerini nasıl artıracaklarını da öğrenecekler, gelişmeleri daha da hızlanacak ve artık kontrol tümüyle kendilerinde olacaktır. Bu yeni zekâ, ölümsüz olacak ve evrenin her yanına yayılabilecek

Uzayın keşfinde robotik astronotlar dönemi

Öyle görünüyor ki yapay zekâ, insanın yakın gezegenleri kolonize etme tutkusunu tetikleyecek ve bu amacın gerçekleşmesinde insanın önemli bir müttefiki olacak. Tüm bunlar olanaksız bir hayal ürünü gibi görünse de unutmayalım, bugün yaşamakta olduklarımızı daha önce kim hayal edebilirdi ki?

Yapay zekâ duraklatılmalı mı?

Yapay zekâ, yaşamımızı ve çalışma tasarımlarımızı değiştirdi ve değiştirmeye de devam edecek, görünüyor. Peki neden yapay zekâyı geliştirme çalışmalarını duraklatmalıyız?

"
"