18 Aralık 2022

Soluk Mavi Nokta

"İşte orası, burasıdır; evimizdir. O nokta, biziz. Üzerinde sevdiğiniz herkes, tüm tanıdıklarımız, adını duyduğunuz herkes, gelmiş geçmiş her insan hayatını burada geçirdi. Türümüzün tarihindeki tüm sevinçlerimiz ve acılarımız, kendinden emin bin çeşit inancımız, ideolojimiz ve ekonomik öğretimiz; her avcı ve her yağmacı, her kahraman ve her korkak, uygarlığımızın mimarları ve tahripçileri, her kral ve her köylü, birbirine aşık olan her genç çift, her anne ve her baba, umutları olan her çocuk, her mucit ve her kâşif, ahlak değerlerini öğreten her öğretmen, yozlaşmış her politikacı, her bir "yıldız", her bir "yüce önder", her aziz ve her günâhkar işte orada yaşadı; bir Güneş ışınında asılı duran o toz zerreciğinde"

İnsanlık tarihinin en olağanüstü döneminde yaşamaktayız. Şu anda Güneş Sistemi'nden yıldızlar arası uzaya geçmekte olan insan yapımı beş uzay aracı var; dahası başka yıldızların yörüngesinde dönen gezegenler üzerinde yaşam izlerini takip edebilecek teknik araçlara sahibiz.

Voyager 1

Bu beş uzay aracından biri Voyager 1; 5 Eylül 1977'de ikizi olan Voyager 2'den sadece birkaç gün sonra Güneş Sistemi'nin uzak gezegenlerini incelemek üzere uzaya fırlatılmıştı.

Voyager 1, 5 Mart 1979'da Jüpiter'in ve 12 Kasım 1980'de Satürn'ün yanından çektiği fotoğrafları ve geçerken topladığı bilgileri Dünya'ya iletti. İkiz kardeşi Voyager 2'nin 1986 ve 1989'da ziyaret ettiği buz devleri Uranüs ve Neptün'e doğru uzaktan baktı ve şimdilerde yıldızlararası uzaya doğru yoluna devam ediyor.

Voyager 1, yoluna devam ederken NASA görüntüleme ekibinde yer alan Cornell Üniversitesi astronomi profesörü Carl Sagan, Güneş Sistemi'nin eliptik düzlemine göre yükselmekte olan Voyager 1'in bulunduğu noktadan Dünya ve kardeş gezegenlerinin görüntülerini çekmesi fikrini ortaya atıyor. Bu, Voyager 1 uzay aracının yönünün döndürülerek Güneş Sistemi'nin kenarından Dünya'yı içine alabileceği bir fotoğraf çekmesi anlamına gelmektedir.

13 Şubat 1990'da NASA mühendisleri, önerilen fotoğrafı çekmek için Voyager 1'e yönünü Dünya'ya doğru dönme komutu verirler. Voyager 1, yaklaşık 6 milyar kilometre gibi rekor bir uzaklıktan, gezegenlerin yörüngelerinin eliptik düzleminin 32 üzerinde ve yüksek bir bakış açısı ile 14 Şubat 1990 tarihinde bir dizi fotoğraf çeker. Hemen ardından NASA mühendisleri, aracın geri kalan enerjisini yıldızlar arası uzayda daha verimli kullanılabilmesi için Voyager 1'in kamerasını kalıcı olarak kapatırlar.

Bir gün sonra, Dünya'ya bir görüntü gelir ama bu bir piksellik bir noktadır.

Voyager 1, Ağustos 2012'de yıldızlar arası uzaya girerek yoluna devam eder. 

Şimdilerde Dünya'dan yaklaşık 23 milyar kilometre uzakta,  uzayın deriliklerine doğru insan yapımı bir nesne olarak yoluna devam ederken NASA ve JPL de onu takip etmeye devam ediyorlar.

Soluk Mavi Nokta

Güneş Sistemi'nin bu uzak noktasından anlık görüntü çekilmesi fikrini ortaya atan Carl Sagan, Voyager 1'den ulaşan fotoğrafı "Soluk Mavi Nokta" olarak tanımlar.

Soluk Mavi Nokta, 14 Şubat 1990 tarihinde Güneş'ten 6 milyar kilometre uzaklıkta Güneş Sistemi'ni terketmek üzere iken Voyager 1 uzay aracı tarafından çekilmiş Dünya'nın bir fotoğrafıdır. 

Voyager 1'in çektiği bu fotoğraf, Carl Sagan'ın "Soluk Mavi Nokta: Uzayda İnsan Geleceğinin Vizyonu" adlı kitabının başlığına ilham kaynağı olur.

Carl Sagan'ın "Soluk Mavi Nokta" takdimi ise oldukça büyüleyicidir. 

"Şu noktaya tekrar bakın" diye yazar. "İşte orası, burasıdır; evimizdir. O nokta, biziz. Üzerinde sevdiğiniz herkes, tüm tanıdıklarımız, adını duyduğunuz herkes, gelmiş geçmiş her insan hayatını burada geçirdi. Türümüzün tarihindeki tüm sevinçlerimiz ve acılarımız, kendinden emin bin çeşit inancımız, ideolojimiz ve ekonomik öğretimiz; her avcı ve her yağmacı, her kahraman ve her korkak, uygarlığımızın mimarları ve tahripçileri, her kral ve her köylü, birbirine aşık olan her genç çift, her anne ve her baba, umutları olan her çocuk, her mucit ve her kâşif, ahlak değerlerini öğreten her öğretmen, yozlaşmış her politikacı, her bir "yıldız", her bir "yüce önder", her aziz ve her günâhkar işte orada yaşadı; bir Güneş ışınında asılı duran o toz zerreciğinde."

"Soluk Mavi Nokta görüntüsü, Dünya'mızı hem nefes kesici derecede güzel hem de kırılgan gösteriyor, ancak orası, bildiğimiz tek evdir. Bizim için çok büyük önemi var. Ancak bu, evrende aynı derecede önemli olduğumuz anlamına gelmez." 

O, gerçekten yerküre mi?

Adı "Soluk Mavi Nokta" olarak kayda geçen bu ünlü fotoğrafta belli belirsiz görünen mavi noktanın Dünya olduğundan nasıl emin olabiliriz?

Bilim insanları Voyager 1'in daha önce çekmiş olduğu Satürn fotoğraflarının gerçekten Satürn olduğundan eminler. Öte yandan NASA'nın navigasyon konusunda oldukça güvenilir ve Voyager 1'in o tarihte orada olduğu biliniyor.

Fotoğraf dar açılı bir kamera ile çekilmiş, dolayısıyla uzayı geniş olarak alamadığından diğer gezegenler bu resimde görünmüyorlar. Diğer gezegenler eğer aynı görüş hattında olsaydı, onlar da bir nokta olarak görünür olacaklardı.

Sagan diyor ki: "Dünya, dev bir evrensel arenada yer alan çok küçük bir sahnedir. Bütün o komutan ve imparatorların akıttıkları kan göllerini düşünün. Şan ve şöhret içerisinde, bu noktanın küçük bir parçasında kısa bir süre için efendi olabildiler. Bu noktanın bir köşesinde yaşayanların, başka bir köşesinde yaşayan ve kendilerinden zar zor ayırt edilebilen diğerleri üzerinde uyguladıkları zulmü düşünün. Anlaşmazlıkları ne kadar sık, birbirlerini öldürmeye ne kadar istekliler, nefretleri ne kadar yoğun!

Bu soluk ışık noktası, bütün o kasılmalarımıza, kendi kendimize atfettiğimiz öneme ve evrende öncelikli bir konuma sahip olduğumuz yolundaki yanlış inancımıza meydan okuyor. Gezegenimiz, çevremizi saran o büyük evrensel karanlığın içerisinde yalnız başına duran bir toz zerreciğidir. İçinde yaşadığımız bilinmezlik ve bu enginliğin içerisinde, başka bir yerden bir yardımın gelip bizi bizden kurtaracağına dair hiçbir ipucu yoktur."

Bu "Soluk Mavi Nokta"dan bir Carl Sagan geçti!

9 Kasım 1934 tarihinde New York'ta doğan ve 20 Aralık 1996'da Seattle'dan kayıp giden bir yıldız gibi, kaydı ve gitti!


Kaynakça:

Carl Sagan, Pale Blue Dot: A Vision of the Human Future in Space, 1994

https://news.cornell.edu/stories/2020/02/iconic-pale-blue-dot-photo-carl-sagans-idea-turns-30

https://voyager.jpl.nasa.gov/golden-record/whats-on-the-record/

https://www.planetary.org/worlds/pale-blue-dot

https://solarsystem.nasa.gov/resources/536/voyager-1s-pale-blue-dot/

Nafiye Güneç Kıyak kimdir?

Nafiye Güneç Kıyak, Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fizik Bölümü ve yüksek lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Nükleer Enerji Enstitüsünde tamamladı. 

Çalışma hayatına Türkiye Atom Enerjisi Kurumu- Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde araştırma reaktörü radyasyon güvenliği sorumlusu olarak başladı. 

Doktora sonrası Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu bursu ile Almanya-GSF (Gesselshaft für Strahlen und Umweltforshung-Munchen)'de "nükleer santraller çevre analizleri, radyasyon dozimetrisi, nükleer teknikler" alanlarında çalışmalarda bulundu. 

Yurda dönüşünün hemen ardından doçent ve daha sonrasında da profesör oldu.

1996 yılında kurulan Işık Üniversitesi'nin kuruluş çalışmalarına katıldı ve çeşitli kademelerde görev alarak kurucu fizik bölüm başkanlığı, Fen Bilimleri Enstitüsü müdürlüğü görevlerinde bulundu. "Lüminesans Araştırma ve Arkeometri Laboratuvarı"nı kurdu modern fizik konularında lisans ve yüksek lisans dersleri verdi.

2010- 2015 yılları arasında Işık Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptı. 

Rektörlük süresini tamamlamasının sonrasında Feyziye Mektepleri Vakfı okulları CEO'su görevinde bulundu. 

Prof. Kıyak'ın uluslararası bilimsel dergilerde yayımlanmış çok sayıda bilimsel makalesi, yurtiçi ve yurt dışında sunulmuş 200 dolayında bilimsel çalışması bulunmaktadır.

Ayrıca popüler bilim alanında üç kitabın yazarıdır: Aklın bilinmeyene yolculuğu: KOZMOS; Sırlar evrenine açılan kapı: KUANTUM ve Başlangıcın ötesi: ÇOKLU EVRENLER. 

2019'dan bu yana T24 Haftalık’ta popüler bilim konularında yazılar yazmaktadır. 

Prof. Kıyak evli ve iki çocuk sahibidir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Varoluşun anahtarı: Süpernovalar

Bilim insanları için süpernovaların sırlarını çözmek, Dünya'nın ve üzerindeki yaşamın nasıl ortaya çıktığını anlamamız açısından çok önemli. Bir anlamda bizim varoluş hikâyemiz...

Evrende neden başka uygarlık yok?

Yaşamın sonlanmasında astroid çarpması gibi dış etkenler olabildiği gibi nükleer savaş, doğal çevrenin bozulması, teknoloji kaynaklı varoluşsal tehditler de o gezegen üzerinde evrimin saatini sıfırlayabilirler

Zamanda asimetri

Kozmolojik zaman, bizim evren hikâyemizde yanıt bekleyen bir sorudur. Psikolojik zaman ve yönü ise bizim gerçekliğimizde zaman algımızı yansıtıyor. Buna karşın termodinamik, entropi kavramı etrafında dolaşarak bizlere zaman ve yönü konusunda açıklama getirmeye çalışıyor

"
"