Adını tarım, bereket ve bilgelik sembolü Roma tanrısından alan ve daha çok güzel şapkalı bir kadını andıran Satürn gezegeninin Arapça adı, ilginçtir bir kadın ismi; Zuhal. Ülkemizde de kız çocuklarına verilen oldukça yaygın bir isim.
Satürn'e yolculuğumuzda öncümüz Cassini.
Cassini, NASA, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve İtalya Uzay Ajansı (ASI) tarafından Satürn’ün daha detaylı incelenmesi amacıyla tasarlanmış ve uzaya gönderilmiş bir uzay aracı. Yakıt olarak plutonyum kullanan aracın toplam maliyeti ise 1,86 milyar dolar. Araç beraberinde Huygens sondası da taşıyor.
Bu nedenle aracın asıl adı Cassini-Huygens: Bu adı İtalyan asıllı Fransız astronom Giovanni Cassini ile Hollandalı bilim insanı Christiaan Huygens'den alıyor. Her ikisi de Satürn gezegeninin keşfinde büyük katkıları olmuş bilim insanları.
Halkalarını ilk görüntüleyen Galileo
Aslında Saturn halkalarını ilk görüntüleyen Galileo. 1610 yılında, tamamen kendi tasarımı olan bir teleskopla gökyüzüne bakarken Satürn halkalarını görür, ancak tanımlayamaz.
1655 yılında Hollandalı matematikçi Huygens, Satürn halkalarını ilk tanımlayan bilim insanı.
Daha sonra İtalyan asıllı Fransız gökbilimci Cassini, halkaların içinde kendi adını verdiği bir bölüm keşfediyor, yıl 1670. Ayrıca gezegen etrafında 4 yeni uydu da keşfedecektir.
Cassini'nin gezegenin yörüngesine oturmasının ardından Huygens sondası 2005 yılında Satürn'ün en büyük uydusu Titan'a iniş yapar. Çektiği 350 fotoğraf Cassini tarafından Dünya'ya iletildiğinde bir heyecan fırtınasına neden olacaktır. Bulgular sürpriz ötesidir. Resimlerde ve iletilen verilerde uydunun azot bakımından zengin ve kalın bir atmosferi bulunduğu görülür, dahası sıvı metan içeren göller ve akarsular da bulunmaktadır.
Bu önemlidir, çünkü Titan bir atmosferi olan, yüzeyinde kararlı sıvı bulundurduğu kanıtlanan, Dünya dışında, ilk gök cismi.
Sürprizler bununla da bitmez. Cassini, 2014 yılında şaşırtıcı bir görüntü daha yakalayacaktır.
Satürn gezegeninin bir başka uydusu olan Enseladus'un yüzeyinde gayzer benzeri püskürmelere rastlar ve onu resimler. Enseladus buzdan, donmuş bir uydu. Gayzerlerden belli aralıklarla buzlu püskürtmelerin olması, buz kaplı yüzeyin altında su bulunduğunun habercisidir; haber büyük heyecan yaratır.
Güzeller güzeli Satürn!
Dünya bu verileri, Güneş sisteminde ikinci bir yaşam şansı olarak okur ve sorgular.
Güneş sistemi içinde ikinci bir evimiz olabilecek mi? Başka sürprizlere de hazır olmalı mıyız?
Çünkü bizim bir gerçeğimiz var: Bir gün Güneş'imiz kızıl bir deve dönüşecek ve Dünya dahil kendisine yakın dört gezegeni ateş çemberi içine alarak yok edecek. Daha sonra da enerjisini tümüyle yitirerek beyaz cüceye dönüşecek. Ve evrende kendimize yeni yuvalar bulmak zorundayız!..
Dolayısıyla İnsan, varlığını sürdürmek üzere yapmak zorunda olduğu yıldızlara yolculukta, Güneş Sistemi içinde aradığı geçici ikametgahı Satürn'de bulmuş olabilir mi?
Cassini'nin uzaya gönderilme tarihi 15 Ekim 1997. Gezegenin yörüngesine oturması ise 1 Temmuz 2004, yani yolda geçen süre 7 yıl, çok da uzak değil!
20 yıl süren uzay serüveninin 13 yılını güzeller güzeli Satürn'ü fotoğraflayarak geçirdi Cassini. Hemen her gün, Dünya'dan milyarlarca kilometre uzaktan gezegenin halkaları ve uydularının fotoğraflarını çekip bizlere iletti.
Cassini için sadece uzay aracı demek yetmez, o uzayın gerçekte en mükemmel fotoğrafçısı.
NASA, Cassini'nin tarihi görevini tamamladığını ve 17 Eylül 2017, saat 17:55' de kendisi ile iletişimin kesildiğini duyurduğunda, milyonlarca takipçisi derinden üzülmüş olmalı.
Büyüleyici halkalar
Satürn olağanüstü bir gezegen ancak onu çok özel kılan şey büyüleyici halkaları.
Dünyadan bakıldığında bir yarış pistini ve elips şeklinde bir diski andıran bu göz alıcı halkalar mini bir güneş sisteminin farklı bir versiyonu gibi; ya da yıldız sistemlerinin oluşması konusunda bize söyleyecekleri çok şey var gibi duruyorlar.
Halkalar buz parçaları ve tozların yanısıra 150 üzerinde irili ufaklı uydu ve meteor parçalarından oluşuyor. Bu uydulardan 62'si isimlendirilmiş. Büyüklük sırasına göre bazı uyduları; Titan, Rhea, Iapetus, Dione, Tethys, Enceladus, Mimas, Hyperion, Phoebe, Janus ve Epimetheus.
Gezegenin bir yılı 29.4 Dünya yılına karşılık gelmekte. Kendi ekseni etrafında ise çok hızlı dönüyor, dönme süresi yaklaşık 10,5 saat (10 saat 39 dakika), yani dünyadan çok daha hızlı. Bu dönüş hızına göre çok rüzgârlı olması doğal, rüzgarların hızı ortalama olarak saatte 1800 kilometreyi bulduğu söyleniyor. Bu da gezegene inişi neredeyse imkânsız kılıyor. Ama uyduları, özellikle Titan ve Enseladus'a iniş mümkün.
Uydularında yaşam olasılığı var
Bugün Mars'ı bir yana koyarsak, Satürn bilim dünyasını heyecanlandırmanın ötesinde umutlandırıyor.
Bunun iki temel nedeni var. Birincisi uydularında yaşam olma olasılığı; ikincisi ise enerji kaynağı olarak Hidrojen ve Helyum izotopları zengini bir gezegen olması.
Satürn, büyük bölümü hidrojen ve helyumdan oluşan dev bir gaz küre, bu nedenle Güneş Sistemi’nde en düşük yoğunluğa sahip gezegen olarak tanımlı. Ancak demir ve kayadan oluşan sıcak katı bir iç çekirdeğe sahip olduğu düşünülüyor.
Cassini, bizlere hayal kurmamıza yetecek hacimde bilgi ve görüntü sağlamış durumda.
Gezegende çok miktarda bulunan döteryum, trityum gibi izotoplar ve özellikle Helyum-3 gibi nadir gazlar füzyon enerjisinin temel yapı taşları. Bu izotoplar Dünya'da çok az, neredeyse yok düzeyinde. Füzyon enerjisi için Satürn ve Jüpiter gibi gaz devlerinin atmosferinde “madencilik” yapmak niye mümkün olmasın? Gezegenin üst atmosferinden bu süper yakıt toplanıp Titan'da işlenmesi gibi çılgın fikirler var.
Sert rüzgarları nedeniyle Satürn'e inmek zor olabilir, ama yaşam şansı bulunan uydularına yerleşip Satürn'de "gaz madenciliği" yapma fikri, uçuk gibi görünse de çok yaratıcı değil mi?
Kaynaklar