16 Ocak 2022

MESSENGER'dan BepiColombo'ya: Merkür'ün gizemi

Üçüncü uzay aracı BepiColombo Merkür yolunda; Ekim 2018'de fırlatılmıştı ve 2025'te Merkür yörüngesine girmesi planlanıyor

İlk insan, her keşfettiği gök cismine bir tanrısını yerleştirdi, onlar artık tanrıların eviydi. Tanrılara adanan ilk beş evden birisi ise Merkür.

Merkür, tanrılar kralı Jupiter'in en genç ve en hızlı oğlu ve en enerjik olanı. Yunan mitolojisinde benzer özellikleriyle Hermes'e karşılıktır. Güneş sisteminin en hızlı dönen gezegeni bu nedenle ona layık görülmüş olmalı.

Sümerler 5.000 yıl öncesinden beri Merkür'ü biliyorlardı. Onlar da onu yazı tanrısı Nabu ile ilişkilendirmişlerdi.

Her keşfettiği gök cismini kendi yarattığı tanrılarına adaması, ilk dönem insanının en sıra dışı yaratıcılığıdır. Daha sonra bu gelenek bozulmadı ve her yeni keşfedilen gezegen ya da gök cismi erken dönem tanrılarına adanır oldu.

Tüm gezegenler içinde sadece Dünya'nınki tanrı ismi değildi. Çünkü o, biz ölümlülerin eviydi.

Gezegenlerden çıplak gözle görülebilenler de dahil bilimsel olarak teleskop yardımıyla keşfedildiler.

Çünkü teleskop bulunmadan çok önceleri çıplak gözle görülebilen gezegenlerin yıldız oldukları sanılırdı. Çok da haksız bir yargı değildi bu insan için; çünkü bu gezegenler ışığı yansıtarak yıldız taklidi yapıyorlardı.

Teleskop bu aldatmacayı bozdu, gökyüzünü daha anlaşılabilir kıldı.

1610 yılında İtalyan astronom Galileo Galilei, Satürn'e teleskopla bakan ilk kişi oldu. Teleskop da zaten onun tarafından keşfedilmişti.

Çıplak gözle izlenen beş gezegen ve Satürn dışında resmi olarak keşfedilen ilk gezegen Yunan mitolojisinde cennetin tanrısı Uranüs'ün oldu. Kaşifi Sir William Herschel, yıl 1781.

Uranüs'ün keşfinden sonra 1846 yılında 8. gezegen de keşfedildi, Alman astronom Johann Galle tarafından. Neptün adı verildi. Deniz tanrısıdır Neptün, Jüpiter ve Plüton'un kardeşidir.

Merkür'ün yörünge problemi

Merkür günleri uzun, yılları kısa, aşırı sıcak ve tuhaf gün batımlarıyla tanımlı Güneş sistemimizde en küçük ve Güneş'e en yakın gezegendir.

Merkür'ün ayrıca uzun yıllar bilim insanlarının kafasını karıştıran bir yörünge problemi vardı.

Gezegen yörüngelerini belirlemede kullanılan Kepler'in yörünge hareket denklemleri, tüm gezegenlerin yörüngelerini yüksek doğrulukla belirlenmesine olanak tanırken Merkür için gözlemlerle örtüşen bir sonuç vermiyordu.

Yapılan gözlemlere göre Merkür'ün Güneş çevresinde izlediği eliptik yol, her yörünge geçişinde hafifçe kaymaktaydı ve Güneş'e en yakın noktası her geçişte ileriye doğru gidiyordu.

Newton yasaları çerçevesinde yapılan hesaplar, gözlemlenenin yalnızca yarısı kadar bir değer verebiliyordu.

Merkür'ün yörünge sorunu, iki yüzyıl sonra 20. yüzyılın başlarında Genel Görelilik Kuramı ortaya çıkıncaya kadar çözümsüz kaldı.

Genel Görelilik Kuramı, evrenin uzay-zaman dokusunun kütleli cisimler tarafından eğrildiğini ve bu eğriliğin daha küçük gök cisimlerine hareket kazandırdığını ileri sürer. Bir anlamda gezegenlerin Güneş etrafındaki hareketleri bu eğriliğin bir sonucudur.

Merkür gezegeni, Güneş'e en yakın gezegen olması nedeniyle Güneş'in uzay-zamanda oluşturduğu eğrilikten diğer gezegenlere göre daha çok etkilenmektedir. Dolayısıyla Güneş'in büyük kütlesinin uzay-zamanda yarattığı eğrilik, bu en yakın gezegenin yörüngesinin yavaş yavaş kaymasına neden olduğu anlaşılır; bu bir anlamda Genel Görelilik Kuramı'nın da bir kanıtıdır. Merkür'ün Güneş çevresindeki eliptik yolu, her yörünge geçişinde hafifçe kayar, öyle ki Güneş'e en yakın noktası her geçişte daha ileriye gider.

Birkaç milyar yıl sonra Dünya ile çarpışması bile olasıdır, denilmektedir. 

BepiColombo Merkür yolunda

Merkür uzay yarışlarında uzay çıkarları açısından önemsiz kabul gören bir gezegen ve bu nedenle en az keşfedilen iç gezegen statüsünde bulunuyor.

Bunun başka nedenleri de var. Öncelikle Merkür'e ulaşmak zor; Güneş'e olan yakınlığı ve ona ulaşmak için gereken hızın çok yüksek olması, bir uzay aracının ona yaklaşarak bir yörüngeye yerleşmesini zorlaştırıyor.

Buna rağmen Merkür'ü bugüne kadar iki uzay aracı ziyaret etti: NASA'nın Mariner 10 ve MESSENGER uzay araçları.

İlk ziyaret, 3 Aralık 1973 tarihinde fırlatılan uzay aracı Mariner 10, yolu üzerinde bulunan Venüs gezegeninin ardından Merkür'ün ilk yakın plan fotoğrafları çekmeyi başardı. Mariner 10, Merkür'ün yüzey özellikleri ve atmosferi ile ilgili ilk bilgileri sağladı.

Merkür'e ulaşabilen ikinci uzay aracı MESSENGER oldu. Merkür'ün yörüngesine girerek dört yıldan fazla bir süre Merkür'ün yörüngesinde kaldı ve Merkür'ün yüzey bileşimini, jeolojik geçmişi ve manyetik alanıyla ilgili bilgileri Dünya'ya iletti. Bu bilgiler arasında kutuplarda su bulunduğu bilgisi de var. Sonra yakıtı tükendi ve Merkür'ün yüzeyine çarparak görevi sona erdi.

Şimdilerde üçüncü uzay aracı BepiColombo Merkür yolunda; Ekim 2018'de fırlatılmıştı ve 2025'te Merkür yörüngesine girmesi planlanıyor.

BepiColombo, Merkür'ü incelemek amacıyla uzaya fırlatılan üçüncü uzay aracı. Adını, İtalya'nın bilim insanı Giuseppe "Bepi" Colombo'dan almıştır.

BepiColombo, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve Japonya Havacılık ve Uzay Araştırma Ajansı (JAXA)'nın ortak projesi; ESA'nın uzay aracı, gezegenin yüzeyini ve iç yapısını; JAXA'nın aracı, gezegenin manyetik alanını inceleyecek.

Merkür niye önemli?

Güneş Sistemi içinde Dünya ve Merkür, ikisi de demir çekirdekli kayalık gezegenler ve bu anlamda Merkür bilim insanlarının ilgisini çekiyor. Hem Merkür'ün hem de Dünya'nın çekirdeklerinin demir ve kükürt gibi elementler içerdiği, bu elementler nedeniyle çekirdeklerin tamamen katı olmasının engellendiği ve bu durumun da manyetik alan oluşturma süreçlerine katkı verdiği düşünülüyor.

NASA'nın MESSENGER uzay aracının sağladığı verilere göre, Merkür'ün manyetik alanının kuzey yarımkürede güney yarımküresinden yaklaşık üç kat daha güçlü olduğu görülmüş.

Manyetik alanlar arasındaki bu farklılık bilim insanları açısından oldukça ilgi çekici.

Gezegenleri çevreleyen manyetik alanın kaynağı merkezlerindeki hareketli yüklü parçacıklardır. Ortaya çıkan manyetik alan Güneş'ten gelen enerji yüklü parçacıklara karşı bir kalkan görevi görmekte.

Güneş Sistemi içinde yer alan gezegenlerin manyetik alanları birbirinden farklı. Jüpiter'in manyetik alanı Dünya'nınkinden 20 kat daha güçlüyken Venüs, Mars ve Ay'da neredeyse hiç yok. Dünya, Jüpiter ve Satürn'ün manyetik alanları, gezegenlerin iki yarım küresi arasında çok az fark gösterirken Merkür'ün manyetik kutupları arasındaki farklılığın nereden kaynaklandığı merak konusu.

Bilim insanları, gezegen sistemlerinin oluşumu, karasal gezegenlerin iç dinamikleri ve manyetik alan değişimi gibi konularda Merkür'den çok şey öğrenebileceklerini düşünüyorlar.



Yazarın Diğer Yazıları

Uzayda niye akıllı bir yaşama rastlamıyoruz?

Bilgisayarlar teknolojik aşamaya ulaştığında, işleme kapasitelerini nasıl artıracaklarını da öğrenecekler, gelişmeleri daha da hızlanacak ve artık kontrol tümüyle kendilerinde olacaktır. Bu yeni zekâ, ölümsüz olacak ve evrenin her yanına yayılabilecek

Uzayın keşfinde robotik astronotlar dönemi

Öyle görünüyor ki yapay zekâ, insanın yakın gezegenleri kolonize etme tutkusunu tetikleyecek ve bu amacın gerçekleşmesinde insanın önemli bir müttefiki olacak. Tüm bunlar olanaksız bir hayal ürünü gibi görünse de unutmayalım, bugün yaşamakta olduklarımızı daha önce kim hayal edebilirdi ki?

Yapay zekâ duraklatılmalı mı?

Yapay zekâ, yaşamımızı ve çalışma tasarımlarımızı değiştirdi ve değiştirmeye de devam edecek, görünüyor. Peki neden yapay zekâyı geliştirme çalışmalarını duraklatmalıyız?

"
"